Kapitalistler ve iktisadi kriz -1
Bireysel çıkar çerçevesinde temel amacı kâr maksimizasyonu olan kapitalistin, hedefe ulaşmada ahlaki kaygılardan azade hareket etmesi kaçınılmaz bir gerçekliktir. Bir başka deyişle, kapitalist bu amaca yönelik faaliyetlerini, tekil davranışı öndeleyerek ve dolayısıyla da, katlanacak toplumsal yükün önemsenmemesini asli hareket noktası olarak benimseyip sürdürür.
İktisat öğretiminde daha ilk yıl ilk derse öğretilen ve kapitalistin bireysel temelli davranışının sonuç itibariyle toplumsal yarar sağlayacağı ya da toplumun refahını artıracağı biçimindeki safsata, olsa olsa felsefede ifade edildiği haliyle en iyi ihtimalle ‘niyetlenilmemiş (ya da hedeflenmemiş) sonuçlar’ olarak ortaya çıkabilir. Tabii ki, bu böyle olsa da, böylesi bir sonucun neyin pahasına gerçekleştiği sorunsalının da enikonu değerlendirilmesi bir kaçınılmazlık olarak kendini gösterir. Açıkçası, güdülen amaç ve hedefe ulaşmada kullanılan ya da feda edilen araçlar kapitalist iktisadi sistem tarafından kutsansa da, toplumsal maliyetin ya da yükün de göz önüne alınması gerektiği yadsınamaz bir gerçekliktir.
Bundan başka, kapitalist veri aldığı hedefler üzerinden amacını gerçekleştirirken yoğunlaştığı iktisadi kategorilerin somut niteliğini de dikkate alır. Ancak, davranışlarının tam da somut büyüklüklerden hareketle şekillendiğini öne sürmek, kapitalistin varlık nedenine ve faaliyet gerekçelerine uymayan bir durumu ifade eder. Bu da, kapitalistin davranışının bir diğer boyutunun görmezlikten gelinmesi demektir. Daha açıkçası, kapitalist davranışını şekillendirirken spekülasyon temelli hamleyi de ister istemez içselleştirir. Spekülasyonun, hayal kurmanın ötesinde, ekonomide geleceğe ilişkin beklentiler üzerinden, geçerli mevcut somut veriler ve olası gelişmeler karşısında geleceğe ilişkin algılayış yetisinin yanı sıra kısmen nispi bir risk unsurunun da göz önüne alınması anlamına geldiği unutulmamalıdır. Spekülatif davranış, kaçınılmaz olarak belirsizlik unsurunu içermekte ve buna neden olan unsurlarda meydana gelecek olası değişmelere karşı riskten kaçınmayı sağlayacak her türlü girişimde bulunulmasını da mübah saymaktadır.
Kapitalist sistemin oluşturduğu piyasa koşullarında zaten ahlaki davranış sergilemesi beklenmeyen kapitalist, spekülatif davranışına neden olan unsurlar nedeniyle üstlendiği riskin artabileceği algısı içine girdiğinde bir başka yola, spekülasyonun toplumsal açısından yarattığı olumsuzluktan çok daha ağır koşulları beraberinde getirecek olan bir başka hamleye hiç tereddüt etmeden başvurur: Manipülasyon. Spekülasyon ve manipülasyonun eş anlı devreye sokulmasına ben manikülasyon diyorum. Bu çerçevede kâr maksimizasyonu peşinde koşarken spekülasyonu bir araç olarak kullanabilecek olan kapitalist, olası tekil riskleri azaltmak ya da genele yaymak amacıyla tereddütsüz manipülasyona başvurarak, maruz kalacağı zararları sorumsuz durumdaki geniş halk kitlelerinin omuzlarına bindirerek durumdan en az zararla kurtulmanın da planını yapar.
Tüm bunlar bir arada ele alındığında, kapitalistin geleceğe ilişkin öngörüsünün gerçekleşmesine ilişkin olumlu gelişmeler, davranışını değiştirmeden sürdürmesinin önünü açar ya da tersi bir durumla karşılaştığında ister istemez kendi zararını minimize etmesini sağlarken, gelişmelerden sorumsuz olan geniş halk kitlelerinin ağır bedeller ödemesine neden olur. Süreç bütünüyle değerlendirildiğinde, kapitalistlerin sözü edilen hamleleri, kaçınılmaz bir biçimde zaman zaman kapitalist sistemin iktisadi krizleriyle karşılaşıldığında bizatihi kendilerinin yok olmasını beraberinde getirir.
250 yıllık gelişimi içinde kapitalizmin yaşamış olduğu irili ufaklı iktisadi krizler karşısında öngörüleri sağlam temellere dayanan kapitalistler ayakta kalmış, rakipleri yok olmuştur. Süreç içinde kapitalist sistem kendini yeniden üretebilmişse de, dünya ekonomisinin yaşadığı iktisadi krizlerin ortaya çıkış nedenlerinin, şiddetlerinin ve sürelerinin birbirinden farklılık arz ederek gelişme göstermiş olduğu da bilinen bir vakıadır. Tüm yaşanmışlığı içinde gözden uzak tutulmaması gereken en önemli unsur ise sistemin yaşadığı iktisadi krizlerden çıkış sürelerinin giderek daha uzamış ve çözümünün daha da karmaşık hale gelmiş olmasıdır.
Bunu Marksist bakış açısıyla özetlemeye çalışırsam, dünya ekonomisinde yaşanan ve yaşanacak olan gelişmeler, kapitalizmin krizlerinin, sistemin birikime ilişkin krizlere neden olan eğilimlerin ve bu eğilimlere karşı gelişen eğilimlerin gücünde meydana gelen nispi değişmeler temelinde gelişme gösterdiği ve gösterecek olduğudur. Selam ola.
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüzsüzlük seferberliği
“Vergide adalet” sözünü ağzından düşürmeyen Maliye Bakanı Şimşek’in başlattığı seferberlikten yine sermayeye kıyak çıktı. Bütçede sermayeden alınacak 2.2 trilyon TL vergi gelirinden vazgeçen iktidar, trilyonlarca liralık gelir elde eden 100 şirketin, 62.5 milyar liralık vergisini erteledi. Yüksek enflasyon nedeniyle Türkiye’nin en zenginleri listesinde yer alan patronların ödeyeceği vergi kuşa dönecek.
Borsa İstanbul’da işlem gören ve 2024 yılında 3.6 trilyon TL gelir elde eden 100 büyük şirketten 62.5 milyar TL tutarında vergi tahsil edilmedi.
Türkiye’nin en zengin 10 ismine ait sadece 8 şirketin toplam 18 milyar TL’lik vergi borcu ertelendi.
Çevre Bakanı Kurum’un Emlak Konut Genel Müdürlüğü döneminde özelleştirilen Emlak Konut’tan tahsil edilmesi gereken 6.9 milyar TL tutarında vergi alacağı ertelendi.

Renault işçilerine kayyım atandı

Koç’un Bıçakçılar’ında; düşük ücret, mobbing, çifte standart…

Gençler gelecek kaygısı ve çetelerin cenderesinde

Evrensel'i Takip Et