Neden sevgili Sazak, neden?
Fotoğraf: Envato
Özgür Gündem’de başlamıştık, sürdürmek zorunlu görünüyor.
Gündem’de Derya Sazak’a seslenirken sadece “boykot”u ve özerklik eleştirisini dile getirdiği ilk yazısından haberdardık. Sazak peş peşe yazmayı sürdürdü ve işin acısı tüm yazıları Kürtleri, PKK’yi BDP’yi hedefe koymaktaydı. Eleştiri oklarını, “dost acı söyler” diye düşündüğünden olmalı, hep örgütlü güçleriyle Kürtlere yöneltti.
Fıkra şöyle: Gece eve hırsız girmiş. Ertesi sabah ev halkı tartışıyor. Kapının kilidi sağlam değildi.. Sıcak diye pencereyi aralık bırakmıştık.. Uykumuz ne kadar da ağırmış, hiç duymamışız.. Evdekiler daha bir dizi eksiklerini sayıp dökünce, evin anası dayanamayıp, “tamam, yahu demiş, kabahat hep bizde mi yani, bu hırsızın hiç mi kabahatı yok?”
Sevgili Sazak’ınki ona benziyor. Arkadaşları “milli irade”ye rağmen Meclis’e sokulmadığından BDP ve tüm Blok vekilleri Meclis’e girmeyince gelsin BDP eleştirisi.. “Demokratik özerklik” ilan edince DTK, hemen Kürtlere sitem okları, BDP’ye eleştiriler. BDP Van’da toplanıp süreci mi tartışacak, gelsin –aslında ırkçı bir takım köşe yazarlarının söylemi olan– “BDP’nin eğitim kampı” üzerine “sıkıntı”yı dillendiren haber-analizler.. Şerafettin Elçi “benim eğitime ihtiyacım yok” deyip katılmıyormuş.. Altan Tan’ın eleştirileri varmış, söyleyecekmiş, Sırrı Süreyya ile Levent Tüzel Van’a gitmeyen isimlerdenmiş.. Sıkıntılıymışlar. Tüzel’i biliyorum, İngiltere programı nedeniyle yok. Ama sıkıntılı falan değil özerklik nedeniyle; çünkü eski başkanı olduğu EMEP’in geçen hafta sonu düzenlediği Konferansı “özerklik ilanı”nı selamladı.
Başka katılmayanların da mutlaka bir “mazeretleri” vardır. Ama birileri “iyi Kürt-kötü Kürt”ten başladıkları bölme gayretlerinde “bebek katili” diye niteledikleri Öcalan’ı “iyiler”in başı sayarak “iyi PKK-kötü PKK” ayrımına gelip bunu “iyi BDP-kötü BDP” şeklinde BDP’ye de yayarak geliştirdiler ya.. Buradan yürümeye ne gerek var? Çekiştiriyorlar, bir milimlik bir çatlak bulup su sızdırmaya, birbirine düşürmeye, güçsüzleştirmeye uğraşıyorlar. Böyle mi? Neden bu söylem?
Özerklik ilanı.. Evet, zamanlama problemi olabilir. Emek Partisi’nin kapatılma davası vardı. Bir gün öncesindeyse HADEP Kongresi’nde biri bayrağı ipini koparıp yere düşürmüştü. Biz yükseltilen şoven saldırganlık ortamına boşverip Anayasa Mahkemesi’ne yürüyelim dediğimizde, polisin hunhar saldırına uğramıştık. Zamanlama önemlidir tabii. Tuğluk da söyledi, ama biliniyor ki, Silvan olay duyulalı bir-iki dakika olmuştu Tuğluk açıklama için kürsüye çıktığında. Ve günlerdir hazırlık yapılmış, delegeler toplanıp tartışmış, basın çağırılmış, uzun uzadıya örgütlenmişti toplantı. Yine de ertelenemez miydi? Ama sorun bu mu? İçeriği göz önüne alarak tartışmak gerekmiyor mu sevgili Sazak?
Özerkliğin hak eşitliğinin sahiplenilmesi olduğu ortada değil mi? Halkın kendi kendisini yönetmek istemesi nasıl kötülenebilir? Nerede “milli irade”? Halk iradesi nerede kalır, kendisini yönetmek isteyen bir halka dirsek çevrildiğinde? BDP’nin buradan eleştirilmesi haktan reva mıdır?
Ya “değişen paradigma”ya dair yazı? Sevgili Sazak, yani “12 Haziran seçimleri Anayasal yurttaşlık, anadilde eğitim, yerel özerklik gibi alanlarda yeni bir ‘toplum sözleşmesi’nin önünü açtı. Bunu da parlamento yapacak” da, Kürtlerin payına, onlara sorulacak “1970’lerdeki paradigmanın tersine acaba Kürtler için bugün tek seçenek şiddeti sürdürmek midir?” sorusu mu düşüyor? Böyle mi Allahaşkına? Silvan’da “hain pusu” değil operasyon ve “tesadüf muharebesi” olduğu açık değil mi? Ve Hükümet barıştan, çözümden yana, çözümün yolu açık da Kürtler şiddete mi başvuruyor? “Silahlı mücadelede ısrar” eden, bizim bildiğimiz Hükümet. Öcalan “BDP’nin PKK’yi temsil gücü yok” ya da “BDP’nin şiddetle ne ilgisi var?” derken bundan “BDP’nin siyasi temsil yeteneği yok” sonucu mu çıkar? Hükümet “tamam” dese temsili BDP de yapar, başkası da. Sorun; hükümetin çözmek istememesinde. Operasyonlara ara vermemesi, çözümden tasfiyeyi, “sıfır taviz”i anlamasında. Biraz bunları eleştirmek gerekmez mi sevgili Sazak? Şovenizme hız verilmesiyle Samsun’da bedenine yüzlerce kurşun sıkılan küçük Gökhan’ı, Zeytinburnu’nda olanları yazsak örneğin…
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11