Şaban için
Fotoğraf: Envato
Büyük gemiler de yok artık bayım
Büyük yelkenler de
Büyük kâğıtlar yakmak istiyor şimdi canım.
İşte az önce bir karabatak daldı suya
Bir süredir kayıp
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım.
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum.
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz?
Bir gül, bir güle derdi ki görse
Yalan söylüyorum
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım
Didem Madak
Ölüm Meleği, hasadına erken başladı bu yıl. İbrahim Çeşmecioğlu, ardından Şaban Dayanan…
Ve genç bir şair, Didem Ozan…Çevremizde, alıp başını giden kanserden…
Hepsi 12 Eylül öncesi ve sonrasının çocukları…
Kimisi tutukluluk ile, DAL grupları ile, işkence ve zulüm ile çok küçük yaşta tanıştılar.
Çocukluklarını ve gençliklerini doya doya yaşayamadan, arkadaş cenazelerinin yükü bindi omuzlarına, mahallelerde…
Ve bir yanıyla da hep çocuk kaldılar.
Kimi de soluk alınamayan bir yalan dünyasında büyüdü.
12 Eylül yargısının yüzlerce yıl hapis istediği Veli Yılmaz’ın kalbi, daha 40’larında duruverdi Kadıköy Meydanında, daha yeni kavuştuğu küçük kızının eli elindeyken.
Yargılı, yargısız infazlar yanında bir de böyle infazı var ülkete çöreklenmiş zulüm sisteminin.
Genç ölenler…
Anna Seghers’in deyimi ile “Hep Genç Kalanlar”…
Şaban, İHD kurulalı beri oraya emek verdi, bu kurumun proleteri olarak.
Orada büyüdü bir bakıma.
“Ablaları”, ve “anneleri” arasında.
Daha 12’sinde Mersin’de işkence ile tanışmıştı.
Sizi hiç, Orta Okulda, sınıfın içinden alıp işkenceye götürdüler mi?
Şaban götürüldü.
Cenazenin kaldırılacağı gün, tarihin garip tecellisi, 1981’de onu sorgulayan işkence ekibinin sorumlusu Hanefi Avcı’nın suçlandığı bir iddianame açıklandı.
Acaba Avcı ne düşündü, Şaban’ın ölümünü duyunca?
Şaban, bir epilepsi nöbeti sırasında öldü.
Dostoyevski’nin hastalığı…
Derler ki, idam mangasının önüne çıkarıldığı gün başlamış hastalığı, büyük yazarın.
Epilepsinin önemli nedenlerinden biri, başa gelen yada indirilen darbelerdir.
Bazen sizi döven anneniz babanızdır, bazen okulda öğretmeniniz, bazen eşinizdir, askerde ise komutanınız…
Ve elbette bir de sıradanlaşmış karakol dayakları…
Hele işkence zulmü…
12 yaşında, tabanca kabzası indirmişlerdi Şaban’ın kafasına, okulda göz altına alınır alınmaz.
Çocuk Şaban’dan mahalledeki arkadaşlarının, devrimci abilerinin, ablalarının isimlerini istemişlerdi.
Vermemişti…
Sonra da kendini insan hakları mücadelesine adamıştı.
Faşistin teki, elinde tabanca İstanbul İHD’yi bastığında, onu alt ettiği gibi, ağır cüssesi ile sırtına oturup, çağrılan polis gelene kadar kıpırdamamıştı.
Evini kaç defa basıp tarumar ettiler, sayısını ben de bilmiyorum.
O, aynı zamanda yaşadığı dönemin bir tanığı idi kamerası ile.
“Ayşe Ablasına” az fotograf taşımamıştı, ilk 1 Mayıslardan, direnişlerden, grevlerden, yürüyüşlerden, kitaplara kapak yapsın diye…
Hep bir “Albümü” olsun isterdi..
Olmadı.
İyi, sevecen bir baba, iyi bir yaşam arkadaşı idi.
Bir yaşam daha çalındı aramızdan.
Faşizm adın kalleş olsun.
- Vatansızlığı vatan eylemek 05 Aralık 2023 04:29
- Uzun mesafe koşucusuydu Osman 04 Kasım 2023 03:50
- Kitap yakmanın dayanılmaz ayıbı 02 Temmuz 2023 03:14
- İsveç’in de ATY’si var artık! 05 Mayıs 2023 04:14
- İhsan Doğan (Sinan Oza) ve Niyazi Dalyancı için 11 Nisan 2023 04:00
- Dünya Anadil Günü vesilesiyle 09 Mart 2023 04:15
- Soykırımı tartışmak 19 Ocak 2023 03:19
- Mahmut Baksi anısına 14 Aralık 2022 04:32
- Kendi kutsalına bomba koyan 06 Aralık 2022 04:10
- Yorum yetmez! 28 Kasım 2022 04:00
- Kesişen yollar 15 Kasım 2022 04:16
- Seyfo ya da kılıçtan geçirilmek 08 Kasım 2022 04:10