Evde doktormatik
Fotoğraf: Envato
Bir ara Sağlık Bakanlığı hızını alamamış ve “24 saat aile hekiminiz hizmetinizde” afişleri hazırlamıştı. O dönemde hekimlerin yanıtı gecikmemişti: “Doktormatik”
Sahi tek hekimin üç bin kişiye tek başına 24 saat sağlık hizmeti sunabileceği, ilaveten cep telefonunu hafta sonu dahil servis edeceği bir ortam sizin aklınıza yatıyor mu?
Sözü hekim yakınlarının sitemine getirirsek gerçeklik daha iyi hissedilebilir: “Mum dibine ışık vermiyor; özellikle de evde”
Pazar günü oğlum bir haftalık tatil ardından eve döndü. İlkokul birden ikiye geçerken hak etmişti akraba içi hareketliliği. Öğlen üzeri el ve yüzünde birkaç döküntü hissettim; ‘uzaktan şöyle bir bakarak’ sivrisinek ısırmıştır dedim. Akşamüstü baktım ki kaşıntısı fazla ucundan gömleği kaldırdım; “uyuz olmuş” diyiverdim. Annesi bana ters bir bakış attı; malum anneler çocuklarına uyuzu yakıştıramazlar. Hemen yelkenleri indirdim: “galiba, sanki benziyor, olmayabilir de…”
Derken dün gece hastane nöbetinde eşim aradı, döküntülerinin arttığını söyledi; muayene olanağım olmasa da önlüklü halin verdiği ciddiyetle uzaktan tanıyı koydum: “Su Çiçeği”. Bugün hastaneye götürdüm, tanı doğrulandı. Hekim arkadaşım tüm elbiselerini çıkardı, lezyonların dağılımını kontrol etti, akciğer ve kalbini dinledi. Oysa ben de biliyordum gerçek muayene yöntemini; bana da böyle bir hasta gelse ben de muayene usullerine uyardım.
Peki, sorun neydi; dedim ya hasta çocuğunuz dahi olsa hele yakınmaları o an çok ciddi değilse “Doktormatik” olamıyorsunuz.
Ev halkı pek memnun olmasa da bir anlamda üç kişiden sorumlu ‘zorunlu gönüllü aile hekimiyim’. Üç kişiye dahi yirmi dört saat kesintisiz, nitelikli sağlık hizmeti sunulamayacağını kendi ailesinde test eden bir hekim olarak diyeceğim odur ki “doktormatik” öldürmez ama süründürebilir.
Siz siz olun sağlıkta yalan rüzgârından uzak durun.
Cildimiz kılıf değildir
Yaz aylarında tatile çıkanların yolu eğer denize düşmüşse, güneş yanıkları kimi zaman kabusa dönüşür. Ondan mıdır bilinmez ama cildini bir “kılıf” olarak algılayanların sayısının hiç de az olmadığı herkesin malumudur. Sözgelimi, uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmanın cilt kanserlerini artırdığı söylendiğinde ne hissederiz? Ya da kemik gelişimi için gerekli D vitamininin etkin hale gelebilmesi için güneş ışınları ile ciltte buluşması gerektiğini duyduğumuzda? Cildimize reva gördüğümüz “kılıf” algımız değişir mi?
Cildin kimi özelliklerini sayarsak, belki de değerini daha iyi anlayabiliriz. Sözgelimi “normal ısılı bir ortamda istirahat halinde kalbin pompaladığı kanın yaklaşık yüzde 5-10’u derimizde bulunur”. Peki aşırı ısı artımı hallerinde derimizdeki kanın miktarını biliyor musunuz? Duyunca şaşabilirsiniz; evet, aşırı ısı artımı hallerinde kalp debisinin yarısı deriye, diğer kalan yarısı ise tüm vücuda gider. Sanırım aşırı sıcak havalarda neden halsizleşip tansiyonunuzun düştüğünü veya güneş çarpmalarının neden ölümcül olabildiğini şimdi daha iyi anlamışsınızdır.
Ortam ısısındaki artışın birçok nedeni olmakla birlikte, hazır mevsimlerden yaz iken konuya sıcak havalar ekseninden bakmakta yarar var. Güneşin dik geldiği zaman dilimlerinde uzun süre güneşlenen tatilcileri bekleyen olası akıbet, önce derideki kan akımı ve kan miktarının artması, dolaşan kanın ciltte depolanması sonucu damar içinde dolaşan ve kalbin sürekli emip pompaladığı damar içi kan miktarının azalması sonucu kalp atım hacmi ve debisinin azalması ve doğal olarak tansiyon düşüklüğü, iç organların kanlanmasında azalma ve yine kas dokusunda kan akımının azalmasıdır. Ama daha da risk altında olanlar, tatilcilerden ziyade gün ışığında çalışmak zorunda kalan tarım işçileri, seyyar satıcılar ve yüksek ısılı fırın, imalathane benzeri yerlerde çalışan emekçilerdir aslında.
Sıcak hava, güneş ve sağlık
Eski yazılarımdan birisinin başlığını yeniden hatırladım: “Cildimiz Kılıf Değildir”. Peki gerçek ne; nasıl algılıyoruz cildimizi?
Cilt sağlığın aynasıdır derdi hocalarımız. Cilt sadece iç organları örten bir kılıf değil. Vücudu, virüslere, bakterilere ve zehirlere karşı da koruyor. Kimi zaman da ciltte meydana gelen değişmeler ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilmektedir
Şimdi teoriye biraz ara verip sıcak iklim sakinlerine kimi basit önerilerde bulunmak istiyorum:
* Güneş ışınlarının etkisinin güçlü olduğu 11.00-16.00 saatleri arasında güneş ışınlarından kaçınılmalı ve bu saatlerde uzun süre güneş altında kalınmamalıdır. Denize sabah saat 06.00- 10.00 arası, öğlenden sonra 16.30’dan sonra girilmesi daha uygun olsa da, onun dışındaki saatlerde süreyi uzatmamak gerektiğini hatırlatmak isterim.
* Yürüyüş, gezinti ve spor aktivitelerinin sabah erken veya akşam serin saatlerde yapılması daha uygun olur.
* Yeterli sıvı alımına dikkat ediniz. Günde en az 2-2.5 litre su içilmelidir. Yine aşırı terleyenlerin ek hastalıkları yoksa, bir miktar tuz alımını artırmaları gerekebilir. Ama bu arada nadir görülmekle birlikte su zehirlenmesine dikkat etmek gerekiyor. Malum, insan aşırı terleyince terle tuz da kaybeder. Böyle bir durumda aşırı terleyenlerin, telafi amaçlı sodyum, potasyum gibi tuzları eklemeden aşırı su içmeleri, zaten vücutta azalmış olan tuzun içilen su sonucu görece damar içi yoğunluğunu daha da azaltarak ciddi sorunlara yol açabilir.
* Tok karnına denize girmeyiniz.
* Az ve sık beslenmeye özen göstermek ve öğün atlamamak gerekir. Sıcaklar nedeniyle oluşan iştahsızlığın önüne geçmek ve sindirim sistemini rahatlatmak amacıyla hafif ve su içeriği yüksek besinler sıklıkla tercih edilmelidir.
* Bacaklarında varis olanların kum banyosundan kaçınmaları gerekir.
* Ültraviyole ışınlarından koruyucu gözlükler takılmalıdır.
* Gözlerde ağrılı kızarıklıklar olması durumunda, soğuk kompres yapılmalı, gerekirse bir hekime başvurulmalıdır.
* İshal, aşırı kusma benzeri yakınması olanların güneşlenmekten kaçınmaları ve tıbbi danışmanlık almaları, su-tuz eksiklerini gidermeleri gerekir.
- Alfa kuşağı: Çeyrek yüzyıl biterken sağlık 30 Aralık 2024 04:32
- Nar: Sağlık, barış, esenlik 23 Aralık 2024 04:45
- Tamamlayıcı sağlık sigortası: Eksik olan ne? 16 Aralık 2024 04:47
- Barış kokusu: Ege denizi 09 Aralık 2024 04:53
- İnsandan inşaata demir eksikliği 02 Aralık 2024 04:48
- Bir davayı seyretmek: Başka bir sağlık sistemi mümkün 25 Kasım 2024 04:43
- Kırmızı kurdele: AIDS ve çocuk 18 Kasım 2024 04:04
- Hekim grevleri tüm dünyada tarihsel bir eşikte 11 Kasım 2024 04:50
- Özelleştirme yolunda aile hekimliği ya da sağlık hakkımız 04 Kasım 2024 04:11
- 2025 ya da sağlık: Yeni sağlık bütçesinin ipuçları 28 Ekim 2024 04:35
- Sağlıkta kayıp kuşak: 0-23 yaş arası ve AKP'li yıllar 21 Ekim 2024 04:53
- Hangi antidepresan bize eşitlik, özgürlük, adalet getirebilir ki! 14 Ekim 2024 04:00