28 Temmuz 2011

Böyle bir şey var mı, Sayın Başbakan?

Sayın Başbakan, Norveç’in başkenti Oslo ve Utöya Adası’ndaki saldırılar sonrasında kayıp olan bir Türk kızının ailesini telefonla aradığını belirterek, “Kendileriyle görüştüm. Diyorlar ki ‘Benim kızımın resmini yayımlamak için bizden izin istediler…’ Bakın burası çok anlamlı ‘izin istediler’ diyor... Soruyorum, bizde böyle bir şey var mı?​” dedi.
***
Başbakan, her türlü duygusallığı suiistimal ederek kendisine politik pay çıkarma anlayışından vazgeçemiyor bir türlü!
Norveç’teki dramdan yola çıkarak, Türk medyasını “sansürleme” denemesi, bitip tükenmek bilmeyen didişmenin yeni bir tezahürü!
Sayın Başbakanın sorusunu yanıtlarken, “Haklısınız, bizde böyle bir şey yok!” demekten kendinizi alamazsınız.
En azından “yargısız infaz” yapmayı görev edinmiş Türk medyasına bakarak!
Haklısınız, bizde, güvenlik güçleri, bürokratlar, devlet yöneticileri bu tür görüntüleri medyaya servis ederler! O zaman mağdurların kişilik haklarının ihlal edilip edilmediği dikkate alınmadan medyada yayımlanmasında bir sakınca görülmez!
***
Haklısınız, bizde böyle bir şey yok!
Gazetecilik meslek ilkelerine uygun yayıncılık yapmak için çabalayan meslektaşlarımız, kişilik haklarına yönelik hassasiyet gösterirler ama onları da siz -kafanızdaki tanıma göre-”gazeteci” saymazsınız zaten… Çünkü onlar -sizin anlayışınıza göre- ya “teröristtir” ya da “terör örgütü” propagandası yaparlar! Onlar, cezaevine girmeyi, yargılanmayı hak eden gazetecilerdir!
Meslek örgütlerinin, gazetecilik etik kodlarına uygun nitelikli yayıncılık ısrarı, niteliksiz yayınlarla mücadeleye yöneliktir, ama siz bunu da fark etmezsiniz…
“Norveç’te böyle bir şey var mı, Sayın Başbakan?​”
***
Türk Basın Kanunu’nun 21’inci maddesinin ( c ) bendinde, “on sekiz yaşından küçük olan suç faili veya mağdurlarının kimliklerini açıklayacak ya da tanınmalarına yol açacak şekilde yayın yapılmasının” cezai yaptırıma tabi olduğu yazılıdır. Bu kuralı, Hrant Dink cinayeti sonrasında, ilk önce bu ülkenin Başbakanı olarak siz ihlal edersiniz; Ogün Samast’ın adını, bir katili yakalamanın verdiği böbürlenmeyle zikredersiniz; fakat bu ismi yayımladığı için yalnızca Evrensel gazetesi hakkında Basın Kanunu’na muhalefetten dava açılır… Ne sizin hakkınızda ne de aynı haberi yayımlayan diğer medya kuruluşları hakkında!
Sonra aynı katili yargılarken, yaşının 18’den küçük olduğu aklınıza geliverir, Güneydoğu’daki “taş atan çocukları” Terörle Mücadele Kanunu kapsamında yargılanmaktan kurtarmak gibi ulvi bir amaç uğruna hareket edermiş gibi yapıp, bir gazeteci katilini Çocuk Mahkemesine çıkarıverirsiniz!
“Dünyada böyle bir şey var mı, Sayın Başbakan?​”
***
Terörle mücadele ederken medyanın desteğinden de şikayetçi olan Sayın Başbakan,  bazı medya kuruluşlarının, “moralleri güçlü olması gereken” kuruluşları “demoralize etmek için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini” ileri sürdü. Başbakan, soluksuz şöyle devam etti:
“Medyanın yaptığı iş bu! Böyle bir şey olmaz! Biz burada eğer teröre karşı ortak mücadele vereceksek, her zaman söylüyoruz terörün en önemli çıkarı, propagandasını yaptırtmaktır. Şu anda terörizmin sırt sırta olduğu temsilcileriyle medyanın el ele vermesini, kusura bakmayın anlamak mümkün değil. Bu kadar da açık konuşuyorum. Bizim burada dikkat edilirse, basın özgürlüğü noktasında da verdiğimiz destekler her zaman ortadadır. Bütün bunlar rahatlıkla yazılabiliyor, bütün bunlar rahatlıkla fotoğraflarla, her zaman gazetelere, televizyonlara getirilip yayımlanıyor. Tabii ki istisnalar yok değil, var. Bu konuda hassasiyet gösteren yayın organlarımız da var. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum. Biz istiyoruz ki bütün yayın organları bu konuda o hassasiyeti göstersin ki ülkemiz bir an önce arzuladığı o milli birliğe, barışa kavuşsun.”
Haklısınız Sayın Başbakan, medyamız daha fazla “yemek tarifi”, daha fazla “survivor”, daha fazla “yeteneksiz(siniz)”, daha fazla “hamamotu kullanım kılavuzluğu” yapmadıkça, teşekkürü hak etmeyecek!
Ara sıra, siz isteyince, güvenlik güçleri, medyayı, çatışma bölgelerine götürsün…
Siz isteyince…
Sıra sıra vurulmuş insanların görüntülerini yayımlasınlar!
Siz isteyince…
Güvenlik görevlilerinin “teröristlerle mücadele eğitimi”, özel tatbikat senaryolarıyla film gibi medyada oynatılsın…
Yeter ki sizden bir teşekkürü hak edelim!
Yanlışları, çelişkileri ortaya koymadan, kamuoyunda tartışmaya zemin hazırlayacak farklı fikirleri gündeme getirmeden…
Yeter ki siz isteyin!...
Haklısınız, başka kimsede olmaz böyle şeyler!

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et