29 Temmuz 2011 09:43

AKP, MHP ve CHP ile ne görüşebilir?

AKP, MHP ve CHP ile ne görüşebilir?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son günlerde hükümet “terörle mücadeleyi”  dilinden düşürmüyor.
Olup bitenler dikkate alındığında, hükümetin “terörle mücadele”den kastının, Kürt sorununu askeri yöntemlerle çözmede ısrar, çatışmaların sürdürülmesi, yeni Türk ve Kürt gençlerin ölmeye devam etmesinde bir sakınca görmediği biçiminde algılanmalıdır.
Hele son günlerde “terörle mücadele” denildiğinde; Özel Tim’in bölgeye yeniden gönderilmesi, profesyonel askerlikle ilgili bürokratik işlemlerin tamamlanarak asker alımına başlanması ve “Kürt sorununun çözümünde esaslı strateji değişikliği”nden söz edilmektedir.
Oluşan bu tablonun iki anlamı vardır. Bunlardan birincisi, AKP Hükümeti’nin 2009 Mart’ında ilan ettiği, “Kürt açılımı” stratejisinin iflas ettiğinin hükümet tarafından da kabul edilmesidir. İkincisi ise bu yeni dönemde hükümetin silah ve şiddeti kullanarak, Kürtlerin hak talebinde bulunan odaklarını tasfiyeyi esas alan bir yola girdiğidir.
BDP Meclis Grup Başkanı Selahattin Demirtaş, dün yaptığı açıklamada, “Silvan çatışmasının bir kurguya benzediğini” belirterek, “Bu vatan bizim de vatanımız; biz de bu topraklar üstünde ameliyat istemeyiz. … Özerklikte vergi verememe diye bir şey yoktur” diyerek, Başbakanın gerilimi artırmak için başvurduğu argümanlarının aslında demagojik iddialar olduğunu işaret etse de hükümetin yeni stratejisine zemin oluşturma tutumundan vazgeçmeyeceği görülmektedir.  
Hükümet ve yandaş basın, özellikle de seçimden sonra, bu yeni stratejik yönelimine destek bulmak için uğraşmaktadır. Yandaş basının ve sermaye basınındaki hükümete destek atmayı ekonomik ve ideolojik çıkar gören kesimlerin de desteğini alan Hükümet, Silvan çatışması sonucu kamuoyunda oluşan havadan yararlanarak bu stratejiye desteği genişletmek istemektedir.
Hükümetin Kürt sorunu konusunda aldığı yeni önlemler ve “strateji değişikliği” gibi konuları diğer partilerle görüşüp görüşmeyeceğini soran gazetecilere İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yanıtı çok önemlidir.
İçişleri Bakanı Şahin, “Elbette Meclis’teki diğer partilerle bu konuların görüşülebileceğini ama BDP ile görüşmeyeceklerini” söylemiştir.
Evrensel okurları gibi olup bitene belirli bir mantık açısından bakmayı başarabilen herkes, burada şu soruları soracaktır:
- Peki hükümet Kürt sorununun çözümüyle ilgili konuşacaksa MHP ve CHP ile ne görüşecektir?
- Bu iki parti de hükümetin bu strateji değişikliğine esasta karşı çıkmadığı, hatta MHP, ”Nihayet hükümet bizim çizgimize geldi!” dediğine, CHP’nin de ufak tefek itirazlarla aynı şeyi söyleyebileceğine göre, Hükümet bu iki partiyle görüşmekten ne ummaktadır?
- Böyle, bir görüşmenin (görüşmelerin), Hükümete moral veren “geyik muhabbeti”nden başka ne anlamı olabilir?
Ama burada daha önemli sorular şunlardır: Eğer ortada çatışmalı bir sorun varsa, bu çatışmanın iki tarafı bir araya gelip konuşmadan bu sorun çözülebilir mi?
Bakan hükümetin ve devletin sözcüsü ise; onun muhatabı da Meclis platformunda Kürt sorununun çözümünün öteki tarafı olan BDP ile görüşmeden bir sonuç elde edilmesi mümkün müdür?
Siyaset alanındaki gelişmeler az çok izleyen herkes görmektedir ki; hükümet, Kürt sorununun çözümünde strateji değiştirmeyi (Kürt direniş odaklarını tasfiyeyi sorunun çözümünün ön koşulu yapmasından beri) çoktan kafasına koymuş; bu stratejiyi hayata geçirmek için plan ve projeler hazırlamıştır. Silvan’daki çatışma bunun ilan edilmesi için bir bahane olarak kullanılmıştır. Ve bu strateji, artık herkesin bildiği gibi “90’ların strateji”sidir.
Girilen tehlikeli yoldan “Kürt sorununun barışçıl çözümü”ne dönüş de ancak, Türkiye’nin demokrasi güçlerinin mücadelesiyle olabilirdir. Çünkü AKP gibi partiler, başka türlü ikna edilemezler.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa