01 Ağustos 2011 03:51

Kandil hesapları!

Kandil hesapları!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İran Ordusunun PJAK’ın (Partîya Jîyana Azadîya Kurdistan/Kürdistan Özgür Yaşam Partisi) Kandil’deki kamplarına karşı operasyonu devam ediyor. Kandil bölgesindeki sivil yerleşim birimlerinin de vurulduğu bombardımanlar eşliğinde sürdürülen operasyona 30 bin İran pastarının (askerinin) katıldığı belirtiliyor. Yine İran pastarları ile PJAK’ın askeri kanadı HRK (Hezên Rizgarîya Kurdistan/Kürdistan Kurtuluş Güçleri) arasında şiddetli çatışmaların yaşandığı gelen haberler arasında. Türk devletinin, bu operasyonu desteklediği ve İran’a istihbarat sağladığı biliniyor. ABD’nin bu operasyona tepkisi, Irak kuvvetleri sözcüsü General Buchanan’ın “Eğer İran, Irak tarafında bir tehdit görüyorsa Irak hükümeti ile görüşmeli ve sorunu çözmeli” açıklamasından ibaret. Bu açıklamaya bakan hiç kimse İran’ın ABD’nin hedefindeki ülke olduğuna inanmaz. Yine daha bir ay önce Suriye yüzünden aralarında kriz yaşanmamış gibi (İran, Suriye’ye müdahale halinde Türkiye’deki ABD üslerini bombalayacağını söylemiş ve AKP’yi de uyarmıştı) İran ile Türkiye arasında Kandil operasyonunda tam bir işbirliği var. Yani ortada bir “al gülüm ver gülüm” durumu var: İran operasyon yapıyor, Türkiye destekliyor, ABD seyrediyor! Kürt ulusal güçlerine karşı saldırganlıkta işbirliğinin arkasında elbette farklı hesaplar var. Öncelikle İran gericiliği, Bölge’deki halk ayaklanmalarının İran’da rejimi zorlayacağı kaygısını yaşıyor. İran’da bu değişimi zorlayacak en dinamik, en örgütlü halk güçlerinin başında da Kürtler geliyor. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Karayılan, uzun bir süreden beri İran ile savaşmak istemediklerini, Kürtlerin İran’daki statü talebinin demokratik yollardan çözülmesi çağrısını yapıyor. Öcalan’ın da İran’ın Kürtlere karşı savaşmasının, ABD’nin ekmeğine yağ sürmek anlamına geleceği yönünde uyarıları olmuştu. Bu çağrı ve uyarıları dinlemeyen İran’ın hesabı, bu operasyon ile kendisine karşı en dinamik muhalefet odağını etkisizleştirmek ve üstelik bu konu üzerinden Türkiye ile ilişkilerini yeniden onarmak, Türkiye’yi ABD’den çok kendine yaklaştırmak. Bu hesap ilk bakışta İran için akıllıca gibi görünebilir ama daha önce başta Saddam olmak üzere böylesi hesaplar yapan Bölge gericiliklerinin kendi sonlarını hazırladıklarını hatırlatmak gerekiyor. Çünkü her şeyden önce kendi sorunlarını ülke içinde ve demokratik yöntemlerle çözmemek aynı zamanda dış güçlerin ülkeye müdahalelerine zemin hazırlamak anlamına geliyor. ABD’nin Irak’tan çekilme sürecinde Kürt ulusal hareketinin (PKK/PJAK) askeri varlığının Bölge’de istikrarsızlık yaratabileceği hesapları üzerinden bu operasyona göz yumduğu söylenebilir. Üstelik bu savaş, İran’daki çatışmaları derinleştirerek İran rejiminin kendi iç sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalması anlamına da geliyor. Yani hem İran’ın Bölge’deki etkisini zayıflatması, hem de İran’a olası müdahale koşullarını sağlaması bakımından ABD’ye yeni olanaklar sağlıyor. Türk devleti ve AKP’nin hesabı bilinmez değildir. Öncelikle İran’ın saldırısını kendi operasyonlarını yoğunlaştırmak için fırsat olarak görmektedir. Hatta İran’la eş zamanlı sınır ötesi operasyon yapılabileceği yönünde sinyaller de verilmektedir. AKP ve devletin özellikle yeni anayasa yapım sürecinde ve üstelik Irak’tan sonra Suriye’de de Kürtlerin özerklik talebi için cephe kurduğu bir dönemde Kürt ulusal mücadelesini etkisizleştirmek ve silahlı güçlerini tasfiye için bütün varını yoğunu ortaya koymaya hazırlandığı görülmektedir. Ama ülke egemenlerinin Kürt coğrafyasını Sri Lankalaştırma* hesaplarının tutmayacağını söylemek için kâhin olmaya gerek yoktur. Kürt ulusal hareketinin Bölge gericiliğinin ve ABD emperyalizminin hedefinde olmasının temel nedeni, Bölge’de demokratik dönüşümü zorlayan en örgütlü halk hareketi durumunda olmasıdır. Yoksa mesela “PJAK’ı ABD kurdurdu” diyen, Kürt özgürlük hareketini emperyalizmle işbirliği ile suçlayan Türk ulusalcıları, ulusalcı “sol”cuları bugünkü tabloyu izah edemezler. Bunca saldırganlığa ve bu şer ittifakına rağmen Kürt ulusal hareketi tarihinin en güçlü, en örgütlü dönemlerinden birini yaşamaktadır. Dün ve önceki gün Diyarbakır’da toplanan ve Kürt halkının bütün örgütlü kesimlerini birleştiren DTK (Demokratik Toplum Kongresi) Kürt halkının bu saldırganlığa eli kolu bağlı seyirci kalmayacağını bütün dünyaya ilan etmiştir. Kandil’deki yanlış hesap, Diyarbakır’dan dönecektir! (*) Sri Lanka’da devletin 2009 yılında Tamil Kaplanlarını elindeki kurtarılmış bölgelere yaptığı operasyonlarda Tamil Kaplanlarının askeri güçleri ile birlikte on binlerce sivil katledilmiştir.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa