28 Şubat 2011 17:05

İkiyüzlülükte sınır tanımıyorlar!

İkiyüzlülükte sınır tanımıyorlar!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Meğer ki, Türkiye’nin en sevilen siyasetçisi ve en takdir edilen bilim insanı önceki gün yaşamını yitiren Necmettin Erbakan’mış!

Öyle ki daha dün partisinin başına geçmesi bile eleştirilen; “koltuğa yapışmayı bırakmalı”, “artık köşesine çekilmeli” öğütleri verilen kişi; “Türkiye’de bir siyaset duayeni”, “bulunmaz bir siyasetçi”den de öte günümüzde Mısır’da, Tunus’ta, Lübnan’da, … İslam dünyasındaki “İslamcı siyasi eğilmin yumuşaması” bile Erbakan’ın girişimlerine, onun “felsefesine” bağlayan kimi gazeteciler ve politikacılar öte yandan da onu ”büyük ilim adamları” arasına kattı.
Basında tam bir “Ölümüyle tarih yazdı”dan (28 Şubat’tan bir gün önce ölmesine işaret ediliyor) “Siyaset Hocasız kaldı” ya bir hamaset ve mistik yakıştırmalarla içi içe bir propaganda yansıtılmaktadır.

Hoca’nın her söylediğinde alay edecek bir yan bulan, konuşmalarını “müstehzi bir eda” ile izleyen gazeteler; Hoca’nın “derinliğine” ve “kerametine” sayfalar ayırmıştır. Örneğin bunlardan kendini “solcu” göstereni binrinci sayfasıyla birlikte 9 sayfasını Erbakan’a ayırarak parmak ısırtmıştır.   

Başbakan Tayyip Erdoğan’dan Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’e, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner’e, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den Halkın Sesi Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’a kadar Erbakan Hoca’yı yere göğe sığdırmıyorlar.

Yani Erbakan Hoca’yı TOBB’dan polis zoruyla dışarı attıran, Adalet Partisi (AP)’den milletvekilliği adaylığını veto eden,  28 Şubat darbesinde onu oyuna getirip istifa ettiren kendisi değilmiş gibi konuşuyor ve olanları; hastaneye gidip “Helalaştım!” gerekçesine sığdırıp “normalleştiriyor”! Ya da 28 Şubat’ın yol göstericiliğinde AKP’yi kurarak hocasını arkadan vuran o değilmiş gibi Tayyip Erdoğan; “Öğretmeyi hayatın merkezine koyan bir ilim adamı; milletimizin daima hatırasını hayırla yad edilecektir” diyor. CHP ve MHP genel başkanları için de doğrusu söylenecek bir şey yok.

Peki; hadi, “Bunlar siyasetçi; ne yapsa, ne söylese çok görülmez!” denebilir. Ama Genelkurmay Başkanı Koşaner’e ne demeli. TSK’nın 1 Numaralı sözcüsü, “Türkiye’yi uçurumun kenarına getirdi” diyerek TSK zoruyla iktidarı terke zorlanan Erbakan için; “Bilim ve siyaset adamı olarak ülkemize yaptığı büyük hizmetleri daima hatırlanacaktır!” diyor Koşaner. Ve bu mesaj basında,”Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat’ın sonu” olarak ilan ediliyor. Koşaner’e sorsanız, “Böyle bir şey yok!” der.

İslam inancında “Ölünün arkasından kötü konuşulmaz” diye güzel ve anlaşılır bir deyim vardır. Ama ne basının tavrı ne de politika erbabının, Erbakan’ı “arkasından” değerlendirilmesi, onun ”Bulunmaz, kusursuz bir kul” ilan edilmesi böyle bir gelenekle açıklanamaz. Çünkü burada belki; dün yaptığınız eleştirileri söylemezsiniz; İmamın sorduğu rutin soruya, “İyi bilirdik!” yanıtı verir gibi, kuru bir ses tonuyla konuşursunuz. Ama bütün hayatınız boyunca “yaptıklarınızı” ve “mevtanın yaptıklarını”, timsah gözyaşları eşliğinde inkâr edecek biçimde konuşursanız; bunu geleneksel görenekle bir ilgisi olmaz. Tersine bu yaklaşım olsa olsa, “Ölünün arkasından ikiyüzlülüğün sınırı bile zorlanmış” denilecek durumdur.

Dün sabah gazetemizdeki gündem konuşulurken, basının ve sermaye politikacıların ikiyüzlülüğü, istismarcılığı değerlendirmelerine karşı; bir arkadaşımız; “Erbakan Hoca’nın böyle seçim öncesinde ölümünden en çok AKP yararlanır herhalde!” diyerek, hamasetin arkasındaki asıl ve bugünden sonra başlayacak tartışmaya dikkat çekti. Nitekim yarından itibaren; Erbakan’ın ölümü üstünden yapılan hamasetin arkasındaki perde aralanacak; Erbakan’ın mirasını paylaşma kavgası başlayacaktır. Ancak o kavga içindeki hal ve tavırlar bile bugünkü ikiyüzlülükten daha anlaşılır olacaktır.

Evet, biz de Erbakan Hoca’nın ailesine, yakınlarına, dostlarına başsağlığı diliyoruz. Ama ölümün yarattığı duygusallığı istismar edenleri, yarın miras kavgasına girişecek olanları da kınıyoruz.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa