08 Ağustos 2011 02:02

Yine kriz

Yine kriz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Haftalarca üst üste kriz yazısı yazmanın bir anlamı, krizin atlatılmamış ve bizi de tehdit ediyor olmasıdır. Siyasîlerin ne söylediği fazla önemli görülmemelidir. Bunun nedeni, siyasilerin kriz paniği yaratmamak ve halkı sükûnetle davranmaya sevk etmek istemeleridir. Bu isteklerinde siyasîler haklı olabilir, ne var ki, gerçek onların gösterdiği pembe tablo gibi değil. Bu konuda bürokratlar hem beyanatları ile hem de aldığı kararlarla halka daha güvenilir bilgi sunar. Nitekim Merkez Bankası Başkanının son açıklamaları ve aldığı kararlar önemli görülmelidir.
Her şeyi bir tarafa bırakalım, küreselleşen dünyada sadece üretim ve tüketim küreselleşmemekte ya da sadece sermaye tüm yerküreyi dolaşmamakta, aynı zamanda sistemin tüm sorunları ve bu arada krizleri de dünyayı dolaşmaktadır. Küreselleşme derecesine bağlı olarak merkez sermayenin ilişki kurduğu her ülke ekonomisi merkezdeki krizden etkilenir. Merkezdeki krizden kurtulmanın hiçbir yolu yoktur. Zira tüm dünyadan izole olunsa dahi krizden kaçınılamaz. Çünkü ülkeler arasında faktör akışkanlığı olmasa, günümüzün küreselleşmesinden uzak olunsa da, ticaret yoluyla ekonomiler birbirinden etkilenir.
Türkiye, aynen geçen krizde olduğu gibi, ikinci kez derinleşme eğilimine giren yeni dalgadan da etkilenecek ve böyle bir dalganın ortaya çıkması durumunda bir kez daha küçülme eğilimine girecektir. Hatırlayalım, geçen kriz ekonomiyi ciddî şekilde vurdu ve krizin en şiddetli yaşandığı yılda ulusal gelirde yüzde 6 dolayında küçülme yaşandı.
Bunun ötesinde yüksek cari açığı nedeniyle Türkiye çok büyük bir risk taşımaktadır. Bu risk reel ekonomi açısından olduğu kadar finansal ekonomi açısından da çok büyüktür. Bu risk nedeniyle, salt bankaların fazla hasar almadığı gerekçesiyle ülkemize geleceği tahmin edilen sıcak para da bir müddet kendisini güvenceye alma ihtiyacı duyabilir.
Devletin riski atlatmada inşaat sektörüne ve Arap dünyasından gelen paraya büyük çapta bel bağladığı görülüyor. İnşaat sektörü kısa süreli istihdam yaratır, ekonomide canlanma oluşturur ve ulusal gelire katkı yapar, ama uzun dönemde kör yatırımdır. İnşaat sektörüne yatırılan sermayenin sanayiye ya da tarımda yenileştirme çabalarına yatırılması durumunda ekonomide uzun dönemde çok önemli ve kalıcı etki oluşur. Doğu ve Güneydoğu sorununun çözümünde fabrika ve o yörelere özgü tarıma dayalı sanayi kuruluşlarının kurulması bu dönemde fevkalade olumlu bir önlem olarak görülebilir. Öyle anlaşılıyor ki, neoliberal uygulamaların kör takipçisi olma pozisyonunu benimsemiş olan hükümet devletin özel sektör alanına girmeme yönünde ısrarlı bir politika sürdürmeye kararlıdır.
Bu düşüncelerle Merkez Bankası’nın son önlemlerine baktığımızda, alınan kararlarla verilen mesajlarda sadece Bankanın değil, siyasilerin de beklenti ve politika hedeflerini görmekteyiz. Bir kere, bürokratlarca krizin tüm dünyada ikinci kez derinlemesine ortaya çıkacağı ve gelişmiş merkezlerde önemli daralma yaratacağı tahmin edilmiş. Bu tanı yerinde, fakat alınan önlemler o denli profesyonel gözükmüyor. Genellikle faizin düşürülmesi ve Bankanın gecelik faizi yükseltmesi ile birlikte geliştirdiği döviz mevduat karşılık oranlarının indirilmesi gibi önlemlerle bir yandan piyasada döviz arzının yükseltilmesine çalışılırken diğer yandan da piyasada TL sıkışıklığının önü alınarak ekonomide canlanmanın hedeflendiği gözlenmektedir. Canlanmanın iç taleple yaratılacağı, böylece Batı dünyasındaki olası daralma ile ihracatta yaşanması beklenen daralmanın iç taleple giderilmesi hesabı yapılmış olmaktadır. Ancak, bir yandan dövizin yükselmesi önlenemez, diğer yandan da iç talebin canlanması gerçekleşirse hükümetin korkulu rüyası enflasyon ayağa kalkıyor olabilir. Enflasyonun canlanması ve genel fiyat artışının ortaya çıkması negatif faiz riski yaratarak, ani ve zecrî önlemleri gerektirebilir. Böyle bir durumda Banka derhal bugünkünün ters yönünde karar alarak duruma müdahale ediyor olabilir.
Kısaca manzara; (1) kapitalizm krizi dalgalanarak devam ediyor, (2) Türkiye kesinlikle etki alanı içinde, (3) Türkiye’nin cari açık nedeniyle taşıdığı risk büyük, (4) son önlemler cari açığa çare olabilecek reel önlemlerden çok, parasal önlemler üzerinde durmuş bulunmaktadır.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa