‘Niyetli’ misiniz?
Fotoğraf: Envato
Ramazan’dayız, ancak sorumuz oruç üzerine değil. Biliniyor, yönetici zevat artık ezici çoğunlukla oruç tutuyor. İnansın inanmasın, sahurda niyet ediliyor ve iftara kadar yenmiyor. Hele son emeklilik operasyonundan sonra, yönetici zevatın kararları buradan vermediği kesin olmakla birlikte, dinin ve dinselliğin gidişatın tüm fonuna asıl rengini verdiği ortada. Anayasa ve siyasi partiler yasası da içinde tüm yasalara damgasını vurmuş olan eski renk verici Kemalizm, tabii ki öyle kolay yok olup gitmeyecek, ama ideolojiler arası ligin egemenlik tahtından çoktan sökülüp atıldı. Yeni anayasa ile egemenliğin yeni biçiminin belirticisi yeni dayatıcı ideolojik çerçevemize yakında kavuşacağımız tartışmasız. Herkes bunca hevesliyken.. Tüm burjuva partiler bunca sözünü etmişken… Dinci, İslami bir çerçeve mi? Bu motifli olacağı ne denli kesinse asıl içeriğinin neoliberal nitelikli olacağı da o denli kesin bir Anayasa!
“Demokrasi”ye, hatta “ileri”sine bunca ulaşılmışken!..
“Askeri vesayet”e son verilmiş, başbakanımız gururla yönetim masasına tek başına kurulmuş ve “bir mahalleye iki muhtar”ın fazla olduğunu kanıtlamışken.. Darbeciliğinden kuşku bile duyulanlar kıdemlerine bakılmaksızın askeri cezaevine doldurulmuş, biz olsak neyse, Nedim’le Ahmet’e de eyvallah, ama koca generale yakalama emri çıkarılmışken.. Zamanında “sıkıyorsa gelin de alın” demiş olan eski 3. Ordu paşası emekli edilmiş, “first lady”nin elini sıkmaktan sarfınazar eden eski ikinci başkan paşa onun akıbetine uğramaktan kurtulsa da selefinin “kızağı” EDOK’un başına getirilmiş, “tasfiye” adım adım ilerliyorken.. Üstelik artık kimilerinin “paralel ordu” dedikleri ağır silahlarla mücehhez bir polis teşkilatıyla berhudar olmamız an meselesiyken.. “Demokrasi” yani, hem de “ileri” dereceden olanı bu kadar elle tutulur hale gelmişken, ılımlı İslami biçimiyle neoliberalizmin yeni demokratik bir anayasa ile taçlanması hâlâ bazı münafıkları kuşkular yaymaktan alıkoymamaktadır. Bunca “demokrasi” oysa.. Nankörlük tabii!
Yok “otoriter rejim” ihtimaliymiş.. Yok muhalefete söz hakkı tanınmamasıymış.. Yok içeride çok sayıda gazeteci varmış.. Yok protestoya teşebbüs eden gençlere ceza davaları açılıp yıllarca hapis cezası isteniyormuş.. Yok “tek millet” dayatılıyormuş.. Yok o yok bu!
Ne olsaydı yani? Anarşiden ne hayır gelmişti şimdiye kadar da “otoriter” olunmasaymış!
Darbe gerekçesi “35. maddeyi değiştirin destekleyelim” diyen eski ana muhalefet partisi başkanının inandırıcılığının olmadığı söyleyen B. Arınç haksız mı yani? Muhalefete söz hakkı da neymiş! Ne söyledi de, yenisini söyleyince ne olacak?
Gazeteciler gazetecilik yaptıklarından hapiste değiller zaten! Tüccarlık yapıp, alıp satsalar neyse.. Başkalarının yaptığı gibi: Arsa.. Orman.. SİT alanı.. Maden sahası.. Devlet olanaklarının tümü.. Yer altı, yerüstü zenginlikleri.. Memleket.
Öğrencilerse kuzuların konuşma ve ifade özgürlüklerini engellemeselerdi! Protesto da neymiş/ Hiç kariyer peşine düşmüş, gemi alış-verişiyle uğraşan, Avrupa’da, Amerika’da okuyan gençlere dokunuluyor mu? Sadece “ideolojik davranan”, örneğin ideolojik saz çalıp türkü söyleyen, halay çeken kendini ve haddini bilmez, ‘68 falan hayranı, özetle, gazeteci olmayan gazeteciler türünden genç olmayan gençlerle uğraşılıyor.
Bal gibi “demokratikleşiyoruz”.. Bu ne kadir bilmezlik?
Belli ki bu “demokrasi” bize bol geliyor! Lüks bize bunca özgürlük ve demokrasi.
“Demokrasi” dendi diye, “ayaklar baş mı olsun”?
Günlük 14-16 saatlik mesaisiyle üç kuruşa güvencesiz ve esnek çalıştırma özgürlüğünden mi olsun patron takımı yani, kıdem tazminatından kurtulma özgürlüğünü mü yitirsinler?
Ne Kürdü ne eşitliğiymiş, memleket mi bölünsün, eşitlik ve “demokrasi” derken? KCK’lilere anadille savunma hakkı tanınsın da “millet” birbirini mi anlamaz olsun? Gençler canlarının istediğini konuşsun, onu bunu protesto etsin de “eğitim özgürlüğü”nden mi olalım? Hele gazeteciler, öyle her olup biteni yazarlarsa, memleket nasıl idare edilir?
“Kimse bizden iyi niyet beklemesin”! “Okullar olmasa maarifi ne güzel idare ederdik” değil mi!
Halkın mücadeleyle koparıp alacağı, söz hakkının sadece halkta olacağı gerçek bir demokrasiye ne dersiniz?
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11