8 Ağustos 2011

M.K. Canpolat’la D.Özgüden’in Mektupları

Geçtiğimiz hafta, gazetelere göz atmak dışında günlük politikasız, dolu dolu iki gün geçirdim. Televizyona bile bakmadım. Çünkü bir rastlantı sonucu, beğendiğim dergilerden üçü aynı gün postadan çıkmıştı. “İnsancıl”, “Özgür Edebiyat” ve “Kar”.
 “Özgür Edebiyat”ta Kemal Bek’in “Türkçe konusunda muzır sorular, Ad tamlamalarına ne oluyor?​” başlıklı yazsısıyla Özdemir İnce’nin “Ne var ne yok (IX)” başlıklı yazısının üzerinde durmak isterdim. Neyse, bir başka sefere…
“İnsancıl”ı okumaya sondan başlıyorum, sanki Arapça basılmış kitapmışçasına. Cengiz Gündoğdu’nun “Yıldız Güncesi” yıllardır bir bağımlılık yarattı, bende. Birçok bölümün altını çizdim. Ama bu yazımda olsun güncel politikaya girmeyi düşünmediğim için, onu bir başka yazı için ayırdım…
“Kar” dergisine gelince… 11 Nisan 2011’de aramızdan ayrılan Şair ve Yazar Ruşen Hakkı için özel bir sayı hazırlanmış. Sevgili Güngör Ağabeyim (Gençay) aracılığıyla tanışmıştım. Çok az birlikteliğimiz olmuştu, ama dolu doluydu. Cağaloğlu’nda, Sarıyer’de, Kuledibi’nde…
Dergide beni 40 küsur yıl öncesine götüren birkaç mektup vardı. Müşür Kaya Canpolat ile Doğan Özgüden’in birbirlerine yazdıkları “Yeni” mektupları.
40 küsur yıl… O sıralarda, Cağaloğlu, Başmusahip Sokak’taki Tan Apartmanı’nın bir numaralı dairesinde yayınevim vardı. Üçüncü katta, sanırım 11 numaralı dairede de Ant Yayınları, Ant Dergisi bulunuyordu. Hâlâ Tan Apartmanı’nı terketmemiş olan Osman Yeşil de Ant’ta çalışıyordu. Ona her uğradığımda Doğan Ağabey ve İnci Hanımla da karşılaşırdım. Aslında Doğan Ağabeyle tanışıklığımız, çok önceleri “Gece Postası” gazetesinde başlamıştı. Cengiz Tuncer’le birlikte yönetiyorlardı gazeteyi.
Şimdi aramızda olmayan Orhan Apaydın, Muvaffak Şeref ve Faik Muzaffer Amaç benim yayınladığım kitapları mahkemelerde, tabii Ağır Ceza Mahkemeleri’nde savunuyorlardı. Ama en ağırlıklı savunmanım Müşür Kaya Canpolat’tı. Bürosu, Nuruosmaniye Caddesi’nin hemen yanı başındaki bir sokağın girişinde bulunan bir handaydı, Anadolu Ajansı İstanbul Bürosu’nun bir üst katında. Sultanahmet Adliyesi’ne giderken, hemen hemen tüm sanıkların, avukatların, yargıcıların geçtiği sokak, bizimkiydi. Müşür Ağabey, Adliye’ye giderken ya da oradan dönerken genellikle bana uğrardı. “Günün mânâ ve ehemmiyeti”nden başlar, başka konulara sürüklenirdik.
Onlarca yıldır Doğan ve İnci Özgüden’ler Türkiye dışındalar. “Vatansız Gazeteci” başlığı altında anılarını yayınlar Doğan Özgüden.
Kitap eline geçer geçmez Müşür Kaya Canpolat da kaleme sarılır, mektup için. Şöyle başlar:
“Doğan Özgüden, İnci Özgüden
“Sevgili dostlarım,
“Vatansız Gazeteci yeni elime geçti. Yıllardan sonra sizden bana ulaşan ilk haber olduğu gibi, bir bölümüne ortak olduğum ANT anılarını da kapsadığı için kitabı merakla ve coşku ile okuyorum.”
Mektubun daha sonraki bölümlerinde anılar falan var. Şöyle bitiyor ilk mektup:
 “Anıların çoğu için ileride düşüncelerimi yazmayı ümit ediyorum. Ancak kitabın ismi bana dokunuyor.
En yurtsever insanların yurdundan uzak, yurtsuz kalmalarına dayanamıyorum. İlk fırsatta karşılaşmak üzere özlemle gözlerinizden öpüyorum… Müşür Kaya Canpolat”
Müşür Ağabey, mektubunun bir yerinde, “Ant Dergisi, eylemli dergiciliğin tam da kendisidir,” diyor.
Doğan Özgüden de ilk yanıtında şunları diyor: “Senin dediğin gibi, ANT eylemli dergiciliğin ta kendisidir, ama şiirselliği içinde taşır. Yazarlarıyla, çizerleriyle, dizerleriyle, basımcılarıyla, ciltçileriyle, okurlarıyla o bir destandır. Ben belki de onun sadece belli bir kısmını yansıtabildim.
Benim kökenimle ilgili anılarına gelince, pek şaşırmadım.
Kavga içinde özel yaşam pek konuşulmazdı. Mahkeme koridorlarını yıllarca birlikte aşındırdığımız halde hep kavga konuştuk…”
İlklerin arkasından ikinci mektuplar. Yıllar sonra beni, 40 yıl öncesine götürdükleri için Müşür Kaya ve Doğan Ağabeylerime teşekkür ediyorum…


Üç “Yeni Anayasa” haberi -Yorumsuz-

“Taslak ‘anayasaya’ ceza. Ankara 11.Ağır Ceza Mahkemesi, ‘Halk Anayasası Taslağı’ kitapçığını basan kişiyi 3 yıl, dağıtan 9 kişiyi ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.” (Cumhuriyet, 21.7.2011)
“Yeni anayasa için düğmeye basıldı. 9 kişilik heyet oluşturan AK Parti, anayasa hazırlıklarına başladı. Ön kabul ya da ideolojik refleks taşımadıklarını söyleyen Bozdağ, her konunun müzakere edilebilir, tartışılabilir olduğunu kaydetti.” (Milliyet, 23.7.2011)
“Erdoğan, ulusa seslendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, yeni bir anayasa için herkesi katkı vermeye çağırırken…..” (Cumhuriyet, 31.7.2011)

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et