Kapitalizm aynası: Kriz ve açlık
Fotoğraf: Envato
Bir kaç haftadır dünya gündeminin ilk sıralarını meşgul eden AB ve ABD’deki borç krizleri ile Somali başta olmak üzere Afrika kıtasını sarıp sarmalayan açlık ve ölümler, tam anlamıyla kapitalizmin gerçek yüzünün aynaya yansımasından başka bir şey değildir.
Her iki gelişme her ne kadar ilk etapta birbirinden bağımsız gibi görünse de, özünde birbiriyle doğrudan bağlantılı. Çünkü; her iki sorun özünde kapitalizmin nasıl çürümekte olan bir düzen olduğu ve kapitalistlerin bu sorunlara dair çözümlerinin olmadığı fikrinin geniş kitleler arasında daha iyi anlaşılmasına olanak sağlıyor.
Avrupa Birliği (AB), iki yılı aşkın bir süredir “borç krizi”ne çözüm adına planlar hazırlayıp uygulamaya koydukça, kriz büyüdü, iflasın eşiğine dayanan ülkelerin sayısı arttı.
Bu yüzden durmadan toplantı üstüne toplantı, emekçi halka acı reçete üstüne acı reçete yazıyorlar. Gelinen aşamada borç krizinin yaşandığı ülkelerde halk yoksullaştıkça, sermaye sahibi ülkeler ve onların büyük tekelleri zenginleşiyor.
Yunanistan ile başlayan süreç şimdi ekonomiler daha büyük olan İtalya ile İspanya’nın kapısında dayanmış.
Benzer bir durum en büyük ekonomiye sahip ABD için de geçerli. Daha bundan bir kaç yıl öncesine kadar kapitalist dünyanın “parlayan yıldızı”, “baş döndüren” ülkesi ABD, şimdi hızla çöküşe doğru ilerliyor. “Borç limitini” artırmak adına sermayenin iki fraksiyonu arasında, faturası emekçilere kesilerek son anda sağlanan uzlaşmanın çare değil erteleme amaçlı olduğu, dolayısıyla daha şiddetli bir krizin er ya da geç geleceği anlamına geliyor. Zira; son uzlaşmanın üzerinden daha saatler geçmeden, AB’deki gelişmelerin de etkisiyle, dünya genelinde borsalar dibe vurdu, “piyasalar” güven arayışına girdi. Ve öyle görünüyor ki, bu “borç krizi” nedeniyle Avrupa ve ABD’de yaşanan kriz ve dalgalanmalar, güçlü bir direniş sergilenmediği taktirde, emekçiler için daha fazla işsizlik, yoksulluk, sefalet ve düşük ücretli işlerde köle gibi çalıştırma anlamına gelecek. Son bir kaç yıldır olup bitenlere baktığımızda; emperyalist kapitalist ülkelerdeki emekçiler öncekine göre daha fazla yoksullaşırken, yoksul ülkelerin halklarına açlıktan ölüm reva görülüyor.
Bu nedenledir ki; Somali ve diğer Afrika ülkelerindeki açlıktan ölümlere dair uluslararası kurumlar tarafından yapılan uyarılar ile emperyalist kapitalist ülkelerdeki gelişmeler birbirinden çok da bağımsız değil, tam tersine bir sürecin devamı biçiminde ilerliyor. Zira; Afrika’daki açlık ve yoksulluğun baş sorumlusu da emperyalist kapitalistlerden başkası değildir. Hemen belirtmemiz gerekiyor ki; Somali ve diğer ülkelerdeki açlık ve açlıktan ölümler, “acil önlem” çağrısı yapanlar için çoktan yeni, bilinmez değildir. Kara Afrika’ya biçilen “kara yazgı”nın yıllardan beri on binlerce, yüz binlerce çocuğun, kadının ölümüne yol açtığı ve bunun giderek dramatik düzeye ulaştığı, önlem alınmadığı taktirde büyük felaketlerin yaşanacağı biliniyordu.
Ama; başta ABD ve AB olmak üzere pek çok kapitalist merkez açlığa çözüm bulma, çare arama yerine, gelinen aşamada açlıktan ölümleri, bölge üzerinde kendi siyasi emellerine ulaşmak için kullanmanın insafsızlığını ve utanmazlığını yapıyor. Son çağrının arkasındaki asıl neden, ölen bebeklerin, çocukların, kadınların çığlığını duymaktan çok İslamist El Şabab grubunun başkent Mogadişu ve çevresinden nasıl kovulacağı, işbirlikçi hükümetin nasıl işbaşına getirileceğinden ibarettir.
Bu yüzden kapitalist dünyanın Somali’deki açlığın üzerinden siyasi amaçlarına varma çabası, onun insanlıktan ne kadar uzak olduğunu gösteriyor.
Halbuki; Afrika’yı gerçekten büyük bir felaket bekliyor ve ciddi anlamda acil önlemlerin alınması gerekiyor. Çeşitli verilere göre Doğu Afrika’da (Etiyopya, Eritre, Somali, Kenya ve Sudan) 10-12 milyon arasında insan açlıkla karşı karşıya.
Küresel ısınmaya bağlı olarak söz konusu bölgede yeterli kadar yağış olmadığı için meyve ve sebzeler beklenen düzeyde verimli olmadı, hayvanlar açlıktan ve susuzluktan öldü.
Dünya Tarım Raporu’na (2008) göre Ekvator’un kuzeyinde ve güneyinde kalan ülkelerde tarımsal verimlilik yüzde 50 geriledi. Ama bu gerilemenin tek nedeni iklim ya da verimlilik ile ilgili değil. Uluslararası tarım tekelleri açlığın ve yoksulluğun kol gezdiği ülkelerde hektarlarca alanlık toprağı on yıllarca kiralamış, dışarının ihtiyacına göre ekim ve hasat yapıyor. Örneğin, Etiyopya’da bir tarafta hektarlarca alana mısır ve tahıl ütünler yabancı tekeller tarafından ekilirken diğer tarafta insanlar açlıktan ölüyor. “Endüstriyel tarım” adına kiralanan alanların dışında kalan bölgeler ya verimli değil ya da iç savaşlardan ötürü işletilemiyor.
Bütün bunlarla birlikte; FAO’nun hazırladığı fiyat endeksine göre Mayıs 2010-Mayıs 2011 arasında dünya genelinde tarımsal ve hayvansal ürünlere ortalama yüzde 36 zam geldi ve bu “rekor yıl” olarak belirtilen 2008’den de fazla.
Bu fiyat artışları Afrika ve Asya’da milyonlarca insanı açlıktan ölüm ile karşı karşıya bırakırken, gıda tekellerinin ise kasasını dolduruyor.
Tablo böyle olunca, toprağın asıl sahibi Afrikalılara açlıktan ölmek, başka ülkelere göçmek ya da isyan edip kaderini eline almak düşüyor.
Kapitalist düzenin genel olarak insanlığı özel olarak emekçi sınıfları ve ezilen hakları içine ittiği bu sefalet ve açlıktan ölüm, her yerde muazzam bir öfke birikmesine yol açıyor. Kurtuluş ancak bu öfkenin doğru zamanda ve doğru şekilde patlamasıyla mümkündür.
- Almanya seçimlerine doğru: Muhafazakarlar aşırı sağcılaşıyor 31 Ocak 2025 04:47
- Avrupa Trump’a karşı durabilecek mi? 24 Ocak 2025 04:15
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12