11 Ağustos 2011 09:50

Zaman ortak mücadele zamanıdır

Zaman ortak mücadele zamanıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Referandumdan beri, kamu emekçileri sendikalarında grev, TİS vb üstüne üstü örtülü bir tartışma sürüyordu. Çünkü kamu emekçilerine referandumda, “Toplu sözleşme hakkı” veriliyordu. Ancak, bu toplu sözleşmenin nasıl olacağı belli olmadığı gerekçesiyle hükümet, “Ağustos’ta toplu görüşmeyle devam edileceğini” söylediyse de tepkilerin büyüme ihtimali karşısında hükümet, geri adım atıp, “o zaman TİS prosedürüne ait düzenlemeleri hızla yapıp toplu sözleşme görüşmelerine başlayalım” dedi.
Şimdi hükümet, toplu sözleşmenin nasıl bir prosedürle yapılacağına dair düzenlemeleri (yasa, yönetmelik vb.) hazırlıyor. Ancak kamu emekçilerinin, sendikaların ne hazırlandığından, hükümetin nasıl bir toplu sözleşme düzeni oluşturmak istediğinden haberi yok. Hani belki hükümetle içli dışlı sendikacıların bundan haberi vardır. Hatta onların bazıları bir biçimde hükümetle birlikte çalışıyor olabilirler ama olup bitenden ne yüz binlerce sendika üyesi kamu emekçisin ne de Türkiye’nin emek kamuoyunun bilgisi vardır.(*) Dahası hükümet temsilcisi pozisyonundaki Kamu Personel Dairesi Başkanı zatın, sendika yetkililerine, “TİS’in yetkili konfederasyonla yapılacağını” söylemesi, hükümetin niyetinin ne olduğun göstermektedir. Ki; bu Memur-Sen dışındaki konfederasyonları tasfiye etmek anlamına gelmektedir. Toplantıda hükümetin sorunu böyle getirmesine Memur-Sen temsilcisin de karşı çıktığı, tek konfederasyonun sözleşme yapmasını doğru görmediklerini söylediği de belirtilmektedir.
Ancak süreç son derece önemli, yakın geleceğin nasıl olacağını da belirleyici bir süreçtir. Ve kamu emekçilerinin 20 yıldan beri “en önemli talebi” olan “grevli toplu sözleşme hakkı” talebini “toplu sözleşme” yanına ilişkin hükümet düzenlemeler yapmaktadır ama konfederasyonlar, kendi aralarında kimi “diplomatik nitelikli” ve birbirinin söylediklerini anladıkları şüpheli konuşmalarla zamanı harcamaktadırlar.
Açıktır ki sermaye hükümetleri, felsefeleri ve üstlendikleri görev gereği, elinden gelse sendikayı tümden kaldırır! Ama kaldırması mümkün olmazsa, onu kendi dümenine alan, ipin kendi elinde olduğu yasal düzenlemelerle sendikanın elini kolunu bağlamak ister. Bu yüzden de bugün daha iyi bir TİS düzeninin oluşturulmasının tek yolu sendikaların sürece müdahale ederek, işçinin iradesini ve sendikanın taraf olarak hükümet karşısında elin kolunu bağlamayan bir prosedürün oluşturulmasıdır. Ancak bunun olabilmesi için sendikaların hükümetin baskı altına alınması, bu düzenlemelerin her aşamasında sokaktaki gücünü de kullanacağını ortaya koyarak sendikaların “hayır” dediği hiçbir düzenlemenin çıkmamasını sağlamaktır.
Peki sendikaların böyle bir tutum alması söz konusu mudur?
Konuyu yakından izleyenler, Memur-Sen ve Kamu-Sen’in bazı girişimlerini duyuyorlar. Nitekim önceki gün, daha önce Memur-Sen’le de görüşen Kamu-Sen Genel Bakanı KESK’i ziyaret ederek “ortak mücadele” için bir çağrı yaptı. Ama bugüne kadar sendikal mücadelenin en dinamik odağını oluşturan, hatta sendikal mücadele adına kamu emekçileri alanındaki birikimin en önemli odağı KESK’in bu gelişmeler karşısında ne dediği pek bilinmiyor. KESK burada, “grev yoksa toplu sözleşmeyi de kabul etmiyoruz; o zaman nasıl bir prosedür hazırlandığı bizi ilgilendirmez” mi diyor, yoksa “sağcı sendikacılarla bir yere gidilemez” diye düşündüğü için mi, böyle bir ortak mücadelenin başına geçmekten geri durmaktadır; yoksa daha başka bir nedeni mi var? Bu belli değildir. En azından kamuoyu, daha önemlisi de KESK’in üyesi olan olmayan kamu emekçileri için bu belirsizlik vardır.
Ve böyle dönemlerde en kötüsü belirsizliktir. Çünkü insanlar belirli fikirler, öneriler etrafında saflaşırlar.
KESK olmadan da bu mücadelenin ilerlemesini kimse beklemez. Nitekim kamu emekçilerinin son en önemli eylemlerinden birisi olan 25 Kasım 2009 grevini, KESK ve Kamu-Sen yaptı. KESK olmasa Kamu-Sen eylem kararı bile alamazdı. KESK’te Kamu-Sen olmadan bu grevi yapamazdı.
Şimdi çok daha önemli bir dönemden geçiliyor: Sendikaların varlıkları yoklukları söz konusu. Ve şimdi zaman üç konfederasyonu ortak eylem için her itirazı ve her ön yargını bir yana bırakarak ortak bir mücadele için birleşme zamanıdır.
(*) Oysa böyle önemli düzenlemeler önce işçiler, emekçiler arasında, üniversite ve sendikalarda tartışılır ve ortak bir fikir oluşmaya başlanmasıyla bunlar yasal düzenlemeye dönüşür. Ama hükümet, her zaman yaptığı gibi bu düzenlemeleri kapalı kapılar arkasında yapmayı tercih etmektedir.    

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa