Hem Şam’ın şekeri
Fotoğraf: Envato
Türkiye’nin aynı zamanda komşusu olan Arap dünyası ile ilişkilerini tarif için kullanılan meşhur bir tanımlama vardı. ‘Ne Arab’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri’ sözü, adeta bir dış politika ilkesi gibi dile getiriliyordu.
Arapların bizi arkadan vurduğuna dair iddialarla süslenen analizler, biz bize yeteriz anlayışını ve sınırlarımızın içine kapanma yaklaşımını beslemek için kullanılırdı.
Bir süredir dile getirilen aktif dış politika söylemi ise başka bir çelişkiyi bünyesinde barındırıyor. Bir yandan Arab’ın şekerine göz dikip ama diğer yandan bunun faturasını ödememe eğilimi kolaycı beklentileri beraberinde getiriyor.
İçe kapalı dış politikanın nasıl bir bedeli varsa, aktif dış politikanın da kimi bedelleri olacaktır. Bunları yok sayarak toz pembe tablolar çizmek kısa süre içerisinde hayal kırıklıklarını beraberinde getirir.
Arap dünyasında gerçekleşmesi istenen değişim zor bir süreci kaçınılmaz kılmaktadır. Sadece eski yönetimlerin direncinden ibaret olmayan ve azınlık bile olsa bir toplum kesiminin kaygılarından beslenen mevcut yapıyı koruma eğilimi tehlikeli süreçleri de beraberinde getirmektedir.
Suriye değerlendirmelerinde göz ardı edilen bu gerçek, son günlerde yaşadığımız çıkmazın temel nedenini oluşturuyor. Sanki Suriye yönetimini destekleyen hiçbir toplum kesimi yokmuş ve tüm Suriye halkı Sünni Araplardan oluşuyormuş hatta ahalinin büyük çoğunluğu İhvan üyesiymiş gibi politikalar geliştirmeye kalkmak duvara çarpmayı da beraberinde getirdi.
Suriye’de yaşanması gereken değişimi abartılı ve keskin hamlelere bağlamaya kalkmak kimi kırılmaları da kaçınılmaz kılmaktadır.
Bu kırılmalar sadece Suriye’nin geleceğini değil bütün bölgenin geleceğinde başka kırılmaları tetikleyecek niteliktedir. İran, Türkiye, Lübnan, Filistin bu noktada adı ilk anılacak coğrafyalardır. Dolayısı ile bu süreci yönetme heves ve eğilimi ağır çatışmaları, yoğun gerilimleri beraberinde getirecektir.
Suriye ile yaşadığımız balayı havasının ardından şimdi neredeyse savaşın eşiğine gelmiş olmamızı daha dikkatli ve gerçekçi ele almak zorundayız.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00