Somali seferi!
Fotoğraf: Envato
Başbakan Erdoğan Başkanlığında, Bakanlar, TÜSİAD, MÜSİAD, Kızılay yetkililerinin yanı sıra, Deniz Fenercilerinden Nihat Doğan’a kadar seçkin simaların da içinde yer aldığı, iki uçak dolusu heyetle yapılan Somali ziyaretinden yeni bir şey öğrenen var mı?
Evet, Somali’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor. 21’inci yüzyılda insanlığın ana yurdu koca kıtanın ortasında, milyonlarca insan açlık, savaş ve çatışmaların pençesinde adeta ölüme terkedilmiş bir durumda. Ve uzunca bir zamandan beri, sinek sürülerinin üzerlerinde uçuştuğu aç çocuklar, gözlerinin ışığı sönmüş yetişkinler, gelecek umudunu yitirmiş kadınlar ve erkekler, TV kanallarından yansıdığı kadarıyla dünyanın gözlerinin önünde eriyip gidiyor.
BM’nin ilgili kurumları, bu felakete son vermek ve yeni bir yaşamın kurulmasına adım atmak için sadece 2 milyar dolara (bir süre önce 1.3 milyar dolar yetebilir deniyordu) ihtiyaç var ama sadece 1 milyar dolar bulabildik diye yakınıyorlar. Dahası BM, açlık tehdidinin giderek büyüdüğünü, Afrika Boynozu’nda 300 bin çocuğun yakın ölüm riskiyle karşı karşıya olduğunu ısrarla söylüyorlar.
Bu büyük felaketi, kendileri için bir tehdit olarak görmeyen batılı hükümetler, olanları boş gözle seyrediyorlar ve sanki elinden bir şey gelmeyen sıradan insanlar gibi “Bu büyük bir insanlık dramıdır” içerikli, umursamazlık yansıtan açıklamalarla geçiştiriyorlar.
Başbakan Erdoğan ve Hükümetin, batı ülkelerinin, Afrika’nın bu hale gelmesindeki sorumluluklarını ve şimdi yaşananlar karşısındaki umursamazlıklarını eleştirerek konuya el atmasını herkes, “iyi yapıyor” diye karşıladı. Din istismarcılığı çok sırıtan bir propaganda ile yürütülse de sonuçta insanların dayanışma kampanyasına çağrılması, insani duyguları uyandırır umuduyla her kesimde olumlu karşılandı. Ancak bu kampanyanın zirvesi olarak Somali’ye yapılan bu, “insanlığın dikkatini Somali’ye çekme” amaçlı olması gereken ziyaret, biraz Angeline Jolie’nin Suriye sınırına kurulan “mülteci çadırlarına” yaptığı “insani ziyarete” benzemesiyle yaralamıştır.
Çünkü bu ziyaret, asıl olarak Somali’deki açlık ve yoksulluğa dikkat çekmesi gerekirken Türkiye’nin “Somalili Müslüman kardeşlerine nasıl büyük bir yardım seferi başlattığı” merkezli, Türkiye’nin iç ve dış politikasının ihtiyacına yönelik bir propagandaya dönüştü.
Hadi hükümet böyle de, bu heyetle giden basına ne demeli? Somali’den haber alma zorluklarının da getirdiği bir zorunlulukla, televizyonlar, neredeyse aynı görüntüleri dönüp dönüp veriyorlar. Elbette bu ziyaret, Somali’deki insanlık dramının son ve çarpıcı görüntülerini tüm dünyaya göstermek için de bir fırsattı; öyle olmalıydı. Ama ne var ki, bütün gazetecilik reflekslerini ve değerlerini yitirmiş olmalı ki, heyetteki basın mensupları, “heyetin mütevazı üyeleri” gibi davranmayı tercih etmiştir. Bu nedenle de basın Somali’deki gerçekleri değil, heyete katılan “renkli kişilerin” (Ajda Pekkan, Sertap Erener, Nihat Doğan’ın) duygu ve düşüncelerini “Somali gerçeğinin haberi” olarak vermiştir. Ama en çok da Mogadişu Havaalanı’na inerken uçağın kanadının ağaçlara sürtünmesi, bütün diğer haberlerden daha çok “haber değeri taşıyan olay” olmuştur. Bir başka “haber değeri” görülen de Mogadişulu iyi giyimli ve hiç de açlık çeker görüntüsü vermeyen Somalili kadınların bizim gösteri dünyasını aratmayan dansları ve sıkça Türkiye’ye ve Erdoğan’a “teşekkür konuşmaları” olmuştur.
Doğrusu Türkiye’nin Hükümet düzeyindeki bu seferinden verilen görüntü, “Somali’de öyle dendiği kadar, acele yardım edilmesi gereken bir insanlık dramının” olmadığıdır!
Eğer gazetecilik hâlâ ölmediyse; Somali’den bu görüntülerle dönen habercilerini, editörleri ve şefleri, “Bu Sertap, Ajda, Nihat görüntülerini burada da çekerdiniz. Sizi magazin haberi yapın diye mi gönderdik” deyip gazetecilik ve insanlık görevi üstünden çok ciddi fırçalamaları gerekirdi.
Peki öyle olmuş mudur?
Sanmıyoruz!
Tabii yapılan bir ziyarette, Somali’ye destek için dünyaya kapsayıcı bir çağrı yerine, Somali’de seçime girecek gibi şuralara yol, buralara okul, hastane açacağız propagandasına yönelip, “Bizden başka bu iyilikleri size kimse yapmaz, Sıkıysa gelip yapsınlar!” türünden demeçler verilince, Somali’ye insanlık seferi değil de propaganda seferi yapılmış duygusu büyüyor insanda. Ama Somaliler öylesine bitap düşmüş ve yardıma muhtaç ki; “200 yıl önce gelen batılı sömürgeciler de gelip bize aynı nutukları atmışlardı!” deme gücünü bulamıyorlar kendilerinde.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00