25 Ağustos 2011

Anadolu Ajansı’ndaki baskılar ve dezenformasyon

Benim de çalıştığım işyeri olan Anadolu Ajansı’nda ağustos başındaki yönetim değişikliğinden sonra çalışanlara yönelik baskılar tahammül edilemeyecek ölçüde arttı.
Emekliliğe zorlanan mesai arkadaşlarımın sayısı 80’lere ulaştı. İnsanlar üzgün, insanlar kırgın…
Bazı arkadaşlarım, yıllık izinlerini kullandıkları sırada evlerinden çağırılıp, emeklilik dilekçesi vermeye zorlandılar…
Bazı arkadaşlarım, işyerinde bilgisayarlarının başına oturmuş özel haberlerini yazmaya hazırlanırlarken, yönetim katına çağrılıp kendilerine iletilen emeklilik talebi karşısında şaşırdılar… Hatta haberlerini yazmalarına dahi izin verilmedi… Ajansın haber sistemine girişleri engellendi, şifreleri iptal edildi… Yıllık izne çıkarıldılar… İşyeriyle ilişikleri dahi kesilmeden, gözden uzaklaştırılmak istendiler…
Bir arkadaşım, kendisine emeklilik talebi iletilince, “Ama şu anda benden başka yayıncı yok, haberleri kim okuyacak?​” diye refleks göstererek, yıllarını verdiği bu kuruma bağlılığını karşısındaki yöneticilerin yüzüne vurdu…
Ortaya çıkan bu boşluklar, o sırada yıllık izin hakkını kullanmakta olan redaktörlerin, izinlerini keserek işyerine çağrılmasıyla doldurulmaya çalışıldı…
***
Bazı İnternet sitelerinde “Denetçi Mehmet Timur” kaynak gösterilerek bazı yanıltıcı bilgiler yayımlandı. Önceki genel müdür döneminde danışman kadrosunda olanlardan güya Somali’ye giderek rapor hazırlamaları istenmiş ve onlar da açlıkla mücadele eden bu ülkeye gitmekten çekindikleri için emeklilik talebinde bulunmuşlar…
Konunun muhatabı olan gazeteci-danışman arkadaşıma söylenen şudur:
“Bugün saat 17.00’ye kadar emeklilik dilekçenizi vermeniz isteniyor. Aksi takdirde, Somali’ye muhabir olarak tayin edilmenize dair yazınız hazır…”
Böyle bir tayinin hiçbir yasal dayanağı yok…
Şu anda Anadolu Ajansı’yla hiçbir bağı bulunmayan “Mehmet Timur” isimli eski denetçi tarafından ortaya atılan bu yanlış bilgi karşısında, konunun muhatabı olan kişi benim aracılığımla şöyle sesleniyor:
“4 Ekime kadar kurumun elemanıyım. Eğer benden Somali’ye gidip rapor hazırlamam istenmişse, derhal gitmeye hazırım! Ama gerçekler böyle değil!”
***
Gerçekleri irdelemeye devam edelim…
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu tarafından, sendika olarak eylem yaptığımız 24 Ağustos günü bir açıklama yayımlandı. Bu açıklamada, “Ajans yönetimi, çalışanlarla yaptığı görüşmelerde, gönül rızalarıyla emeklilik dilekçelerini almış, bazı çalışanlara hediyeler vermiş ve karşılıklı hoşgörü ile emeklilik süreci başlatılmıştır” deniliyor.
Bazı mesai arkadaşlarım, kendilerini rencide edici şekilde yöneltilen emeklilik talebi üzerine, dilekçelerini şöyle evrak kayıttan geçirdiler:
“Anadolu Ajansı yönetiminin isteği üzerine emekli dilekçesi veriyorum…”
Kayda girmiş olan bu dilekçeler, AA yönetimi tarafından onaylanmak istenmedi… Dilekçe sahipleri yeniden evlerinden çağırıldılar… Bu dilekçelerin, “Kendi rızalarıyla emekli olduklarını” beyan edecek biçimde değiştirilmesi talep edildi…
Hiç kimse emekliliğe zorlanmıyorsa, bu telaş niye?
***
Yine AA yönetimi, emeklilik operasyonunu hızlandırdığı 18 Ağustos tarihinde, “mizansen” bir haberi yayına verdi.
O gün emeklilikleri istenen arkadaşlarımı, dilekçelerini verdikten sonra makamında kabul etmek isteyen genel müdürün bu talebini kimse kabul etmedi… Fakat bazı özel durumlarıyla ilgili “bilgi verilmek üzere” makama çağrılan birkaç arkadaşımın bu görüşmesi, sanki “teşekkür ziyareti yapıyorlarmış gibi” haberleştirildi ve o sırada çekilen fotoğraflarla da süslendi…
Personele yapılan baskılar, işte bu fotoğrafla perdelenmeye çalışıldı!
***
Önceki gün, emekliliği istenen arkadaşlarımdan birisi, stresi daha fazla kaldıramadı… Tansiyonu 21’e fırladı, baygınlık geçirdi… İşyerindeki hemşirenin iki adet dilaltı hapı vermesiyle tansiyonu 17’ye kadar düşürülebildi… İşyerine çağrılan bir ambulansla derhal hastaneye sevk edildi… Şimdi evinde istirahatlı…
***
Arkadaşlarım ağır baskı altında… Kişilik haklarının ayaklar altına alındığı bir yönetim tarzıyla çalışmak istemeyip –emeklilik hakkını elde edemedikleri için– işyerinden istifa edenler var. Aynı gerekçelerle bazı arkadaşlarım, kendilerine yeni iş bulmak için temasa geçmiş durumda...
***
İlgililer bu kadar baskıyı sessizce izlemekle mi yetinecekler?
Sendika olarak, yeni yönetimle görüşmek istiyoruz. İş barışı istiyoruz. Buna katkı sağlayacak kimse yok mu orada?
***
Son olarak, dezenformasyonun bir başka boyutu da benim şahsi durumum üzerinden yürütülmeye çalışılıyor.
Güya bir “sendika ağası” olarak kuruma maliyetim 15 bin 800 liraymış, yılda 63 bin 200 lira ikramiye alıyormuşum…
İşyerinde ağustos ayında sendika aidatı ve yardım sandığı için yapılan kesintilerden sonra bana ödenen net maaş 4.705 TL. İşyerinde 24 yılı aşkın süredir muhabir olarak çalışıyorum. Asgari ücretle işe başladım. Ücretime toplu iş sözleşmesiyle alınan zamların haricinde herhangi bir ek düzenleme yapılmadı.
Anadolu Ajansı, toplu iş sözleşmeli bir işyeri ve burada çalışanların yılda 4 maaş ikramiyesi, ayrıca yemek parası, yakacak parası, yol parası, bayram parası, giyecek yardımı, evlilik parası, çocuk parası, eğitim yardımı, yıllık izin yardımı gibi bazıları aylık bazıları yıllık ödenen sosyal hakları var. Bunlar benim şahsımın değil sendika üyesi tüm AA çalışanlarının verdikleri mücadeleyle elde edilmiş haklardır.
Bazı arkadaşlar, bu dezenformasyon içerikli haberlerle ilgili olarak dava hakkımı kullanmamı salık veriyorlar.
Ama ben bu haberleri yazan meslektaşlarımın basın ve ifade özgürlüğü için, onların da AA çalışanları gibi aynı sendikal haklardan yararlanması için mücadele eden bir örgütün genel başkanıyım. Dava açmak bana düşmez…
Sadece şunu tekrarlayabilirim:
“Tanrım onları affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar!”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et