28 Ağustos 2011 10:24

Her dilde sansür

Her dilde sansür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Televizyon kanalının bayram hediyesi Mehmet Ali Erbil olmadığı sürece iyi olabiliyor. Son yılların ilgiye değer filmlerini gösteriyorlar mesela. Geçen akşam Başka Dilde Aşk’ı televizyon izleyicisiyle tanıştırması gibi.
Ama bayram hediyesi diyorlar, sonra insanın hevesini kursağında bırakıyorlar. Konumuz RTÜK’ten korkarak yapılan sansür. Hâlâ anlamadıkları şey şu, filmlere herkes seyirci toplasın diye “parça” atmıyor. Parça tabiri, hakikaten bu amaçla filmin olmadık yerlerine bir iki çıplaklık sahnesi eklemekle oluşmuş, vaktiyle. Ama işte bu sahneler filmin anlamı olan bir parçası ise, üstelik o “parça”lara göre bile hiçbir şey sayılmayacak kadar usturupluysa, onları kesmek, filme haksızlık. Yayınlananın kendisine bile yapabileceği en kötü şey.
Başka Dilde Aşk’a da öyle oldu. Filmin daha başında, sağır çocukla çok konuşan kız tanıştıktan sonra eve giderler. Kız aslında çocuktan hoşlanmıştır ama birden onun tuhaf sesler çıkarmaya başladığını fark eder. E haliyle, çünkü çocuğun kulakları duymamaktadır. Kız da bundan korkup evden çıkar gider. Bunun adına “sevişme sahnesi” diyeceksek, filmin kendisi seks filmi sayılmalı, çünkü burada öykünün kilit noktalarından söz ediyoruz. (Lütfen kimse filmin seks filmi falan olduğunu sanmasın.) Bu sahneye televizyon gösteriminde ne oldu? Çat diye baştan sona öyle bir kesildi ki, bırakın evde ne olduğunu, bunların eve gittiklerini bile görmedik.
Bir sonraki sahne geldi, kızla çocuk birbirine bozuklar. Hayda, daha demin yan yana pek mesut görünüyordu bunlar. Ne oldu, sen mi kanalı değiştirdin?

YENGEYE SELAM

Bizim Yenge, daha ilk bölümünden yaz sezonunun en çok reyting alan dizisi olmuş. Kendisini kutlamak için benim aklıma gelen neden başka. Ama bu nedenin elbette bu kadar çok izlenmesinde payı vardır.
Bu dizi, ekranın yıllardır devam eden kavuşma-özürlü-aşk-hastalığını ilk kez yendiği dizidir. Çünkü diziler, normal koşullarda, birbirine aşık olan gençlerin, yirmi bölüm sevgiliye küsmesi, on bölüm barışması, on bölüm aileye açılması, on bölüm ayrılması ve ancak hâlâ dizi devam ediyorsa yüz bölüm sonra kavuşması gibi bir matematiğe sahip. Bizim Yenge’de birinci bölümde tanışıp aşık olup karar verip evlenince, dengemiz bozuldu!
Dizilerin kavuşmayı bir türlü beceremeyen, birbirine açılması bile onlarca bölüm süren aşıkları küçük bir rastlantı falan değil, bütün dizilerin alameti farikası haline gelmişti. Diziler, bu matematikte, aşıkların hangi aptallığı daha çok yaptıklarına göre ayrılıyorlardı. Mesela, kavuşma süresini uzatırsan onun adı Canım Ailem, küsme süresini uzatırsan Kavak Yelleri.
Bizim Yenge onun için ilaç gibi geldi.

YALÇIN ABİ, KURTAR BİZİ

Yalçın Çakır’ın geçen gün programında söylediği söz, eğer saf numarası yapmıyorsa, birlikte cevap aramamız gereken bir soru: “Neden bütün karısından ayrılanlar beni buluyor?”
Acaba neden? Evden kaçma, eşinden ayrılma gibi aile meselelerine baktığı için olmasın?
Diğer Flash TV programları gibi Yalçın Çakır da diğer televizyoncuların bile tepeden baktığı bir program yapıyor. Her gece müzikli eğlence programı yayınlıyor diye, evlilik programı türünü icat eden kanala haksızlık bu. Hepsi de programlarını ondan kopyalayan kanallarla kapışır.
Yalçın Çakır’ın televizyonculuğu da, tamam tabii reyting derdi var ama, hepsinden daha fazla çözüme dönük. O yüzden bir samimiyeti var. Oradan kazanıyor. O yüzden bütün karısından ayrılanlar onu buluyor. Sadece, onu takip edebilmek için tanımak gerek. Sık sık “arkadaş tavsiyesi” üzerine Yalçın Abi’ye gelip de “Doğru dürüst anlat şunu” ya da “Neden karınla ilgilenmiyorsun” gibi fırçalar yiyen adamların başına geldiği gibi. Herkese göre değil ama aslında hepsinden daha gerçek.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa