30 Ağustos 2011 08:35

Siyanürlü su ile bayrama durmak

Siyanürlü su ile bayrama durmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün bayram. Adettendir hangi ünlünün hangi gazinoda sahne alacağı hangi devlet erkânının nerede namaz kılacağı haberleri?
Ama benim merakım başka. Misal merak ediyorum Sağlık Bakanı baz istasyonlu camide namaz kılmayı protesto eder mi diye? Yaşadık; başbakan “kubbe şeklinde kamufle edilmiş baz istasyonu” altında namaz kılarken gayet rahattı geçmişte.
Merak ediyorum çevreden sorumlu bakan siyanürden zehirlenmiş köylülerle cemaat olmayı düşündü mü hiç?
Merak ediyorum adaletten sorumlu kılınmış bakan ne zaman toplu mezarlar diyarında abdestli dolaşacak diye?
Merak ediyorum diyanetin fetvalarını; misal taşlanmış kot giymek Müslümanın abdestini bozar mı cinsinden?
Ramazanda sorudan geçilmiyordu: “Orucu neler bozar”. Ama siz hiç duydunuz mu siyanürlü su ile abdest almanın, yıkanmanın dini yorumunu? Dindarlar pis su ile abdest alınmaz der. Suya iktidar onaylı siyanür bulaşınca ne zamandan beri su temiz oldu?
Ama artık muktedirlere bu soruları sormak pek kolay olmayacak. Açın gazete arşivlerini ya da dolaşın internette karşınıza “VİP camiler projesi” gelecektir. VİP (Very İmportant Person) yani çok ünlü kişiler (ç.ü.k) ayrı namaz kılacaklar yakın gelecekte.
Çok ünlü olmayanlar namaz kılarsa bu camilerde başlarına neler gelir bilemem. Ama bir bildiğim var ki Yeşilçam filmlerinden esinle “nerede VİP orada bip” diyebilirim.


SSK İLAÇLARI VE AYRIMCILIK

Genel Sağlık Sigortası araya giren seçimle birlikte hafızalardan nerede ise silindi. Hatırlanacağı üzere GSS’na giden yolda önemli aşamalardan birisi 18 Şubat 2005’de SSK sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devri ve hatta kimilerinin kapatılmasıydı. Hangileri mi kapatılmıştı? Poliklinik eczaneleri ve SSK ilaç fabrikası ilk akla gelenler.
İşte o tarihte devrolunan SSK’nın elinde zamanın para birimi ile 5 trilyonu aşkın ilaç mevcuttu. Yani SSK’nın kendi sağlık kapsamında olan sigortalılarına elindeki ilaçları vermesi yasaklanmıştı.
Ama dedik ya işçilerin primlerinden karşılanan bu 5 trilyon bankada değil son kullanma tarihi tanımlı ilaç kutularında saklanıyordu. Zaman daralıp bazı ilaçların son kullanma tarihleri yaklaşınca örtülü ve tercih edilmiş bir telaş yaşadı yetkililer.
Gerek önceden satın alınmış gerekse henüz kapatılmadığı için üretimi devam eden ama satış yapması ve hatta ihracatı yasaklanmış olan SSK ilaç fabrikasının ilaçlarını Sağlık Bakanlığı’na devretmeye karar verdiler. Ama bir koşulları vardı; ilaçlar sadece SSK’lı hastalara verilmeliydi. Ama stok ve son kullanma tarihi öyle bir zorluyordu ki birazını Kızılay aracılığı ile Sudan ve Afganistan’a gönderdiler. Hatta bir bölümü Kızılay aracılığı ile hacda yani İslam inancına göre görece en zenginlerde kullanıldı.
Ne ülkede yaşıyoruz değil mi? Hac yollarında zengin Müslümana her koşulda ücretsiz; açlık sınırındaki yeşil kartlısından hiçbir sosyal güvencesi olmayanına, Bağ-Kur’lusundan emekli memuruna bırakalım tüm yurttaşları yoksul Müslümanına dahi yasak SSK ilaçları!
Bu ayrım hacla sınırlı değil elbet. Geri kalan ilaçlar Genelkurmay’a bedelsiz olarak devredildi. Genelkurmay bu ilaçları (ki eldeki ilaçların yüzde 90’ı idi) ‘köy destek uygulamaları’ kapsamında kullanacağını beyan etti. İşte bu beyan dahi içinde net bir soru barındırıyor: Hangi köylere? Sanırım tahminde gecikmediniz: Kürt köyleri
Sağlık Bakanlığına sadece SSK’lı hastalarda kullanılmak kaydı ile stok ilaçlarını aktarmış olan Sosyal Sigortalar Kurumu hac yollarında ve askeri sahada bu şartı unutturmuştu bizlere. Hani dil, din, ırk, mezhep farkı gözetilmeyecekti sağlık alanında?
Hani Sağlıkta Dönüşüm başarıya ulaşmıştı? Öyle ise kendi ülkemizde askerin Kürt köylerinde sivil halka sağlık hizmeti sunması, sünnet yaptırması, nikâh kıydırması ne anlama geliyor?


SOMALİ’DE KİRLENMEK

Somali’de insanlar her daim zamansız ölüyor. Ve biz her ölümle yeniden kirleniyoruz.
Televizyonlar adeta Türkiye için iftar, Somali için “one minute” zamanına ayarlanmıştı geçen ay. Kibre büründürülen kampanyada Birleşmiş Milletlerin Somali’nin komşusu Sudan’a yönelik geçmiş tarihli ilaç ve gıda ambargosundan ise pek bahseden yoktu. Daha da önemlisi AK Parti iktidarının “stratejik ortak” olarak andığı ABD’nin Sudan’da 1998 yılında ilaç fabrikası bombaladığı gerçeği ajitatif resmi söylemde yer bulamadı yine.
Hükümete yakın yayın bir kuruluşunda ise on yıl önce Sudan’a insani amaçlı sivil ilaç yardımının Türkiye’nin de ambargoya aktif katılımı nedeni ile ancak Hollanda üzerinden yapılabildiği yer alıyordu anı kıvamında.
Sağlık başlığında yardım ise doğası gereği yine önlerde yer buldu gazete manşetlerinde: Misal “Karaman’da Ak Partili gençler 10.000 kutu ilaç topladı Somali için” diyordu bir haber.
Muhtemeldir kimi işçiler ve sendikalar da başbakanın çağrısına uydular. Ama hiçbir işçi sendikası Ak Parti ve başbakanını samimiyete davet edemedi. SSK’nın devri aşamasında Emek Platformunda saf tutan dönemin DİSK başkanı şimdi mecliste; üstelik parti başkanı Kemal Kılıçtaroğlu eski SSK Genel Müdürlerinden. İkisinin de unutmasını beklemezdim Ak Parti iktidarında SSK ilaçlarının su ile değil Afrika ile dansını.
Nedense kimse soramadı el konulan SSK sağlık kurumlarında çürümeye terk edilen SSK ilaçlarının o dönem neden hepten Somali dahil tüm Afrika’ya gönderilmediğini. Hatırlarsak 2005 yılında SSK sağlık kuruluşlarının Sağlık Bakanlığına devri aşamasında SSK ilaç fabrikası kapatıldı. Yine gerek hastane gerekse fabrika stoklarında olan trilyonlarca ilaç bir anlamda çürümeye terk edildi. Derken son anda çok az bir kısmı Sudan ve Afganistan’a gönderildi. Geri kalanı asker eli ile Kürt köylerine şutlandı.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa