02 Eylül 2011 09:15

Kapitalizm: Nereye kadar?

Kapitalizm: Nereye kadar?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dünya ekonomisinin Eylül 2008’den bu yana içine düşmüş olduğu ve bir türlü atlatamadığı iktisadi kriz ortamı, ister istemez kapitalist sistemin tartışılmasını ve dahası, bundan sonra da varlığını sürdürüp sürdürmeyeceğinin sorgulanmasını beraberinde getirmiştir. Kapitalist dünya sisteminin devam edip etmeyeceğine ilişkin tartışmalar ve sorgulamalar ise yaygın bir biçimde burjuva iktisatçıları arasında da halihazırda değişik temellerde ele alınmakta ve sistemik sorunlara ilişkin çözüm üretilmeye çalışılmaktadır.
Kapitalizmin yaklaşık olarak 250 yıllık tarihi boyunca değişik nedenlere bağlı olarak ve çeşitli adlar altında yaşamış olduğu irili ufaklı birçok iktisadi krizden çıkmış olması, 2008 yılından itibaren yaşamaya başladığı son iktisadi krizi de atlatabileceğine ilişkin yaygın bir inanç ve kabulün ortaya çıkmasının önemli gerekçelerinden birini oluşturmaktadır.
Gerçekten de, sistemin bir taraftan iktisadi krizlerin yaşanmasına neden olan ve diğer taraftan da, iktisadi krizlerle baş edebilmesini ve ortadan kaldırılabilmesini sağlayabilen diyemeyeceğim ama ertelenmesini mümkün kılabilen bir doğaya sahip olduğu da bir gerçek olarak olanca çıplaklığıyla karşımızda durmaktadır. Bir başka deyişle, kapitalist sistem her defasında kendisini yeniden üretebilmesine rağmen kendisinin yeniden üretimini sağlayan koşullar, aynı zamanda da, süreç içinde sistemin celladı haline gelmektedir. Kısacası, sistemin doğasını Marx’ın ifadeleriyle ortaya koymamız gerekirse; ‘Sistem kendi mezarını kendisi kazmaktadır’.
Buradaki yani sistemin iktisadi kriz ortamına düştüğünde kendisini yeniden üretebilmesi imkanı ve söz konusu krizlerden çıkış sürelerinin giderek daha da uzuyor olması ise işin yani kapitalist dünya sistemin geleceği hakkındaki tartışmaların ve değerlendirmelerin püf noktasını oluşturmaktadır. Daha açık ifadelerle belirtmek gerekirse, sistemin yaşam sürecine ilişkin değerlendirmelerin sadece sistemin kendisini yeniden üretmesi üzerinden değil de, aynı zamanda da, içine düşmüş olduğu iktisadi kriz ortamından çıkış imkanlarının sınırlarının ya da bu imkanlara yönelik engellerin göz önüne alınması temelinde değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
İktisadi kriz süreçlerinden çıkışlara ilişkin değerlendirmelerde yapılan temel vurgulardan bir tanesi, kapitalist dünya sisteminin yaşanan kriz süreçlerinden yara almadan çıkması çerçevesindedir. Bunun böyle olabilmesi yani sistemin yara almadan çıkabilmesi mümkün değildir, zaten hiçbir zaman da mümkün olmamıştır. Ancak, bir an için bunun mümkün olduğunu düşünsek bile, sistemin kendisini yeniden üretmesi çerçevesinde ortaya çıkan durumu ister sıfır toplamlı oyun, isterseniz de Nash Dengesi çizgisinde ele alın, ulaşılan sonucun, geniş emekçi halk kitlelerinin giderek yoksullaşması ve sefalete sürüklenmesi ve hatta yok olması pahasına gerçekleştirilmiş olduğu bilinmelidir.
Burjuva iktisatçılarının, Sovyetlerde bir zamanlar gerçekleştirilen iktisadi uygulamalara bakarak ve yaşanan pratiklerden elde edilen sonuçlardan hareket ederek, kapitalist sistemin henüz bir alternatifinin bulunmadığını iddia etmelerini de, en müeddebe bir tabirle, ‘ahmaklıktan’ ya da ‘başlarına gelecek olanlardan korkmalarından’ başkaca bir şey olmadığını belirtmek gerekir.
Söz konusu iktisatçıların söylemlerinden hareket ederek, bir an için Sosyalist sistemin başarısız olduğunu ve gelecekte de böylesi bir sistemin uygulama imkanının olmadığını varsayalım. Bugün için ise mevcut kapitalist sistemin temel veçhelerinin; özel mülkiyet yapısı, her türlü iktisadi faaliyeti piyasaya devretme hevesi ve iktisadi kazanç ve dolayısıyla da, iktisadi gücü tümüyle ele geçirip, bu gücü geniş emekçi halk kitleleri üzerinde bir baskı aracı olarak tutma güdüsü olduğunu belirtelim. Bu çerçevede, tüm bu veçhelerde mündemiç olan niteliğin, sosyalizm dışında, kapitalizme bizzat kendisinin çıkarlarına hizmet edecek bir yapılanmayı engelleyen mekanizmalar olduğunun farkına varılmasını gerekli kılmaktadır.
Durum bu iken ve yaşanan gelişmeler veri olarak alındığında, kapitalist dünya sistemi 3 yıldır yaşamakta olduğu iktisadi kriz ortamından çıkmayı başarsa da, bunu, belirtilen veçhelerini daha da pekiştirerek gerçekleştireceği açıktır.
Nihai olarak da, ulaşılacak sürecin sonucunda, finans elitlerinin her alanda yegane güç sahibi olarak kendini göstereceği daha şimdiden net bir biçimde görünmektedir.
Selam Ola…

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa