Dön baba dönelim meselesi (3)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Geçen haftaki mektubuma noktalı virgül koyarak bıraktığım yerden devam edersek, özetle diyeceğim şu ki; daha dün birbirlerinin ümüğünü sıkan, birbirlerini bir kaşık suda boğmak için türlü dalavereler, çeşitli entrikalar çeviren bilumum devletler, özellikle bir ve iki “nümero”lu cihan harplerinin akabinde, ortaya çıkan dehşetengiz manzaralar karşısında nihayet “çeyrek porsiyon” akıllanıp, dolayısıyla “Bu iş böyle gitmez” düşüncesiyle aynı çatı altında Birleşmiş Milletler Topluluğunu, keza onun yanı sıra “insan”ca yaşamanın temel “kural”larını belirleyen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni en azından kağıt üzerinde de olsa çiziktirip, böylece uçsuz bucaksız evrende deli danalar misali kendi yampiri ekseni etrafında dönüp duran dünyamızın, ezelden beri bitip tükenmeyen sorunlarına becerebildikleri ölçüde “çare” arayıp, “derman” olmanın yollarını arayıp durdular, duruyorlar.
Nitekim bir zamanlar kimi ülkeler arasında “kan”la, silah zoruyla çizilen “sınır”lar, örülen “duvar”lar yıllar sonra yer ile yeksan oldu. Adı gibi kendisi de itici olan “soğuk savaş”ın suyu ısındı, şu ya da bu nedenlerle parçalanıp bölünen kimi ülkelerde federatif yapılanmalar, özerk bölgeler peydahlanıp yeni cumhuriyetler kurulurken, beri taraftan temelleri “hot-zot”a dayanan kimisi üniformalı, kimileri kostüm kumaş ekselans görünümlü “sivil” dikta rejimleri ve onların “muktedir”lerinin çoğunun sonu “selamet” yerine “felaket”e dönüştü…
Kirvem, aslında sağır sultanın bile duyup gari ezberlediği bu girizgahı daha fazla uzatmadan, kapı dururken illa da paldır küldür bacadan dalıp bir şeyler daha yumurtlamama gerek yok; çünkü senin de bizatihi bildiğin gibi, papirüsünden, parşömenine; samanından, ipeğine kadar tüm kağıtlarda, derisinden, mermerine; killi tabletinden, taa anasının örekesine kadar uzayıp giden “tarih” sayfalarına bunca yıl kalemle kazınıp, divitle, mürekkeple yazılanlara bakılırsa, yıllar yılı, seneler senesi, tüm insan nesilleri boyunca köprülerin altından hayli sular akıp giderken, bu arada suların akışına paralel gelişen “zaman tüneli”nde şu cavalacoz alemin hemen her tarafında kin, kan, gözyaşı üçgeninde az ya da çok “devran” değişti, “Eski çamlar bardak oldu”, derelerde, ırmaklarda kimi devletler, kimi toplumlar “kirli çamaşır”larını tahta tokaçlarla tokaçlayıp, sabunlayıp, mümkün mertebede temizlemeye, arınıp temizlenmeye, hatta bir anlamda sanki “günah çıkarmaya” kalkışıp, dolayısıyla mazide kalan tarihleriyle “yüzleşmeye” çalıştılar…
Dünya kuruldu kurulalı gelip geçen zaman zarfında kazara da olsa ateş yakmayı, tomruklardan yola çıkıp az buçuk zekalarıyla tekerleği icat etmeyi, avlanıp karınlarını doyururken aynı zamanda da çiftleşip çoğalmayı “içgüdü”leriyle halledip, daha daha sonraları çoğu da “gavur” icadı teknolojik gelişmeler sonucunda, küçüle küçüle neredeyse “nohut oda, bakla sofa”ya dönüşen dünyamızda yaşayan, hepsi de “Allah’ın kulları” olan “soluk benizli” sinden “çekik gözlü” süne; dolikosefalinden brakisefaline; siyahından beyazına; bodur bacaklısından domates sırıklarına taş çıkaran boylardaki bilumum insanların “mağara” dönemlerinden yola çıkıp, günümüzde kimilerinin “gökdelen” diyerek mekan tuttukları yerlerde neredeyse hemen her şey, şu ya da bu koşullarda arada bir at nalı, bazen tosbağa hızıyla da olsa değişti, değişmeye devam etti, ediyor…
Öyleyse?..
Öyleyse şu kavanoz dipli dünyada aynı yerde otlamayı marifet sanıp, nalıncı keseri gibi daima kendinden yana yontan, kısacası “ben” merkezli, “Benden sonrası tufan” egosuyla yanıp tutuşan, “Dön baba dönelim” kulvarında saplanıp kalan kafalarla, aynı “nakarat” doğrultusunda “ilelebet yaşayacaklarını” dillendiren devletler de, eninde sonunda, hatta belki de öncelikle onlar tarihin çöplüğünde eşelenip duracaklar mı, kim bilir…
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30