05 Eylül 2011 02:31

Kapitalizm ve mücadele

Kapitalizm ve mücadele

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İzmir-Karaburun’da bu hafta içinde bir grup genç akademisyen dostlar tarafından organize edilen bir seminer yapılacak. Seminerin genel başlığı “Kapitalizm ve Mücadele” olarak belirlenmiş. Dünya elimizden kayıyor; kulakları sağır eden özgürlük çığlıkları arasında insan hakları çiğneniyor; ne olduğu belirsiz liberalizm kavramının perdelemesi arkasında sermayenin emeği boğmasına devlet çanak tutuyor; kimi yerde gericilik, tarikat ve cemaat aymazlığı, kimi yerde de çeşitli başka sosyal hayallerle kandırılan ve güdülen haklar da bu iktidarları besleyerek, idam ilmiğini kendi elleri ile boğazlarına geçiriyorlar! Böyle bir ortamda Karaburun Semineri’nin anlamı ve topluma sağlayacağı yarar çok yüksektir.
Günümüzün emperyalizm aracı olan neoliberal politikaların ne olduğunu ve çeşitli ülkelerde nasıl geliştiğini irdeleyenler, bu durumu Şili ve Arjantin gibi ülkelerde “üst sınıfların çıkarlarına tehdit oluşturan emek gücü ve sosyal hareketlerin oluşturduğu özgürlükçü çevreleri baskılayan (ve ABD hükümetinin de desteği ile girişilen)  askeri darbe” ile açıklamayı yeterli görürken, İngiltere ve ABD gibi demokrat olduğu ileri sürülen ülkelerdeki durumu ise şöyle açıklamaktalar:      
“Fakat 1979 neoliberal dönüşümünün genellikle isimleriyle anılan Reagan ve Thatcher seçimle işbaşına gelmişler ve bu ülkelerde süreç (neoliberalizm) demokratik araçlarla gerçekleştirilmiştir. Böylesi büyük cesametli bir dönüşümü gerçekleştiren liderlerin seçimle işbaşına gelebilmeleri için toplumda yaygın bir kabul ortamını oluşturan politik uzlaşmanın gerekli olduğu açıktır. Uzlaşmanın esasını, Gramsci’nin tanımına göre ‘kamuoyu’ oluşturur. Kamuoyu ise, uzun yıllar içinde yöresel ya da ulusal düzeyde yaşanmış olan kültürel sosyalleşmeden oluşur. ‘Kamuoyu’nun, günlük ilişkilerdeki yaşanmışlıklardan oluşturulan ‘doğru algı’ ile karıştırılmaması gerekir. Uzun dönem içinde oluşan kamuoyu, sosyal önyargılarla toplumsal algılamayı çarpıtır ve yanlış algılamaya yol açar. Din kisvesi altında toplumda yaygınlaşan hurafelerin oluşturduğu çarpıtmalar ya da toplumda kadın hakkındaki hakim görüş gibi kültürel ve geleneksel değer yargıları ya da komünizm, göçmenler veya yabancılar hakkındaki korkular toplumsal gerçeklerin maskelenmesinde ustalıkla kullanılır. Muğlak retorikler altında saklanan gerçeklerin maskelenmesinde sıkça politik sloganlar da kullanılır. Genel kamuoyunda Amerikalılar bağlamında ‘özgürlük’ o denli sıkça gündeme getirilir ki, bu kavram bir dizi kapının açılmasına yönelik olarak halkın uyumlaştırılmasında aydınların sıkça bastığı düğme olarak karşımıza çıkar. Böylece Bush cesaretle Irak savaşını savunabilir. Gramsci’ye göre, kültürel olarak ortaya atılan sorunlar karmaşasında politik sorunlar çözülemez hale gelir. Politik uzlaşmanın yapısının anlaşılabilmesi için politik ifadelerin kültürel bağlantılarından soyutlanması gerekmektedir. Neoliberal dönüşümün meşrulaştırılabilmesi için gerekli toplumsal uzlaşma çeşitli kanallardan topluma enjekte edilmiştir. Bu amaçla, toplumun hemen her kesiminde, şirketlerde, üniversitelerde, profesyonel düşünce kuruluşlarında güçlü politik şartlanma oluşturulur. Bu süreçte özgürlüğün güçlü garantörü olarak neoliberalizm ileri sürülür ve bu yönde genel kanı oluşturulur. Bu hareketler zamanla siyasi partilere sıçrar, oradan son kertede devlet kademesine hakim olur.”
Yazı, sanki ve hayret edilecek derecede yakınlıkla neoliberal politikaların şahikası uygulanarak, hızla ekonomik sömürgecilik (emperyalizm) döneminin bağımlı ekonomisi konumuna sokulan Türkiye’yi anlatıyor; lazer döneminde tungsten ampulle “yol bulmaya çalışan aydınlar”ın tavrı ile, üniversitelerimizin genel duruşu ile, arkasında derin politikaların gizlendiği uygulamaların Gramsci’nin gösterdiği gibi kültürel konular ve önyargılarla bulanarak halka nasıl yutturulduğu ne kadar açık olarak gözüküyor yazıda! Oysa yazar (David Harvey) ne Türkiye’yi biliyor ne de yazıyı kaleme alırken Türkiye’yi anlatma çabası güdüyor. Hayret edilecek benzerlik doğrusu!

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa