Diklenmeden dik durunca…
Fotoğraf: Envato
Diklenmeden dik duruyoruz ya.. Haydi içeride şimdilik idare ediyoruz ama dışarıda? İdare ediyor göründüğümüz içeride de denizin bittiği yere geleceğimiz yakındır.. Ama ya dışarısı?
Dışarıda idare ediyor gibi görünme şansı yoktur. Dış politikada adama yedirir yuttururlar. Öyle “hastane kuyruklarını kaldırdım” deyip, “Elhamdülillah Müslümanız” tafrası satıp kandırılacak kimse bulamazsınız dış ilişkilerde.. Pazarlamacılık yine de önemlidir, ama ambalajlamakla ve iyi çığırtkanlık yapmakla yutturamazsınız kimseye. Neyse, o. Belki sırtını yaslayacak “ağabey” aramakta olan bir iki ufak-tefek ülke bulursunuz. Görmemişin oğlu olmuş gibi sarılırsınız, ama ya zaten birisiniz adamıdır, size taşeronluk düşer ancak.. Ya kimsiz kimsesizdir, bir güç değildir, tam “hah, buldum” diyecek olursunuz, ya başınızı belaya sokar ya da devirirler gider. Ya da taraf değiştirme girişimindedir. Ama sizin tarafınıza geçecek değildir ya şu küçücük dünyada. Öyle küçüktür ki, herkes birbirini bilir. Kaç kıratlık adam olduğunu da bilir, elindeki silahları da. Biri güç kaybetmekte olsa da belirgin olarak diğerlerinden daha güçlü olan birkaç büyük güç vardır. Siz “bölge gücüyüm” diye hava atmaktasınız. Oysa dünya güçleri var. Enerji deposu stratejik önemdeki bölgede nasıl güç olacaksınız? Tek yol, daha büyük bir güce sırtını dayamak.. Bölgede de onun gücü olarak “güç” olmak. Yani? Yani yine taşeronluğa çıkıyor.
İşte bu nedenle içeride atıp tutarak daha bir süre idare edebilirsiniz. Onlarcasını hapse tıktım diye öğünebilir, generallere topuk selamı çaktırabilirsiniz. Gazeteci değil deyip Ahmet’le Nedim’e örneğin Ergenekoncu muamelesi edebilirsiniz. Hele adı duyulmamış aşağı sınıflardan olanlara nefes almayı bile çok görebilir, barış diye miting yapmak isteyenleri bile bombayla gaza boğabilirsiniz. Yumurta attı diye gençlere onlarca yıl hapis isteyebilir.. “Terör” deyip dağı taşı asker doldurup aklınıza gelen her yeri uçakla helikopterle, tankla, topla bombalayabilir, operasyon üstüne operasyon düzenleyebilirsiniz. Bayır aşağı düşüşe geçmek de var ve o zaman halkın da, kinlenmiş generalin de eline geçmeyeceksiniz, ama henüz astığım astık kestiğim kestik davranabilirsiniz yüzde elliyi buldum diye.! Ama ya dışarısı?
Adama yediriyorlar.. İki gün geçmiyor tam tersini yaptırıyorlar. İki saate kalmıyor hem de gücü olmakla öğündüğünüz bölgeye ilişkin politikanızı değiştirtiyorlar. Bu iş böyle. Büyüklenmeyecek, büyük konuşmayacaksın. Halk değil ki dışarıda karşındaki.. Amerika.. İngiltere, Fransa. Rusya.. Çin. Diklenmeden dik duruyorum demeyecek, ya da gerçekten dik durmak istiyorsan başta kendi halkına dayanacak, dünya halklarının çıkarını gözeteceksin. Afra tafra da yapmayacak, öyle her aklına geleni konuşmayacak, sorumlu davranacaksın.
Yoksa dış politika diye ortaya attığın ne varsa çöker gider. “Sıfır sorun” dersin, sorunlardan başını alamazsın.
Hani ne oldu Libya’da? Hani biz NATO operasyonuna karşıydık? Ne oldu da katıldık? Parsa toplamak için mi? Kolay olmadığını göreceğiz. Tam bir kurtlar sofrasına dönüşmüş Libya’da yer tutmak kolay mı?
Ya Suriye? Hani “kardeşimiz”di Esad? Hani “Yüksek Stratejik İşbirliği Konseyi” kurmuş, bakanlar kurullarımızı ortaklaştırıyorduk? Ne oldu da tam karşısına geçtik? Esad “halkına zulmettiği”, biz de çok halkçı olduğumuz için mi? Geçiniz efendim! Türkiye’ye davet ettiğiniz Bahreyn Kralı Halife halkına kan kusturmuyor mu? Kendi gücü yetmeyince Suudilerle Ürdün ve Birleşik Arap Emirliklerinden binlerce işgalci askerle birlik olup kanını içmiyor mu Bahreynlilerin? Bu ne perhiz ne lahana turşusu?
Peki, eğer İsrail’in varsa atomu İran’ın da olabilir dediğimiz ve pek seviyor göründüğümüz komşumuzun nükleer silah üretme ihtimaline karşı şimdi füze kalkanı radarlarını neden yerleştiriyoruz topraklarımıza? Hani zinhar olmazdı? Hani karşıydık? Nasıl dik durma bu? Attığın her adımı, söylediğin her lafı anında değiştirerek nasıl dik duruluyormuş?
Şimdi İsrail’e atıp tutuyoruz. “B Planı” şu bu.. Suriye değişikliği sonrası getirileriyle birlikte “one minute” gösterisi bitti. Ve Mavi Marmara’yı gönderirken düşünmediniz. Şimdi toparlayamıyorsunuz! Nasıl dik duracağınızı göreceğiz. Ve ne zaman manevra yapacağınızı!
- 'Savaş ilanı'... Kim, kime? 21 Ocak 2025 13:45
- Gündem ve saptırma... 14 Ocak 2025 04:53
- Öcalan görüşmeleri ve CHP 07 Ocak 2025 05:17
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55