Bir ülkede 12 bin 897 terörist olur mu?
Fotoğraf: Envato
Ne zaman İsrail’le Türkiye’nin arasında gerilim olsa, liberallerin ve Amerikancı, İsrailci takımının en çok sarıldıkları; “Ortadoğu’nun demokrasiyle yönetilen iki ülkesinin birbiriyle çatışması doğru değildir!” klişesidir!
Son, Türkiye-İsrail geriliminde de bu klişe sıkça yinelenmektedir.
Tevrat yasalarına göre yönetilen Siyonist, Yahudi şeriatçı İsrail’in Filistinlilere “soykırım” uyguladığı, Yahudi olmayan kendi vatandaşlarına nasıl zulmettiği bilinmektedir. Ve gerçek insan hakları ve özgürlükler açısından, yasaların herkese eşit uygulanması açısından İsrail’in demokratlığı elbette sorgulanabilir. Ve Türkiye-İsrail gerilimi sürerse, bugün İsrail’i, “Ortadoğu’nun demokrasiyle yönetilen iki ülkesinden biri” ilan edenlerin bile, İsrail’deki rejimin demokratikliğinin tamamen yüzeysel ve yakıştırma olduğuna dair pek çok kanıtı yayınlamaya başlayacağını söyleyebiliriz.
Türkiye’ye gelince; durum daha da çarpıcıdır.
Nitekim 15-20 milyon Kürt’ün “ulusal kimlikleri” tanınmaz, daha birkaç yıl öncesine kadar dilleri bile yasaklanırken (Kürtçe ile seçim propagandası yapma, son seçimlerde serbest oldu. O da fiilen!), 8-10 milyon Alevi’nin inanç özgürlüğü tanınmazken, seçilmiş tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılması hükümetin keyfine kalmış, polis kitlesel etkinlikleri keyfine göre yasaklayıp yasa dışı saymaya devam ederken Türkiye, “demokratik ve laik bir ülke” olarak gösterilip, böyle propaganda edilmektedir.
Ancak dün yayımlanan Amerikan haber ajansı AP kaynaklı haberde, “Devletlerin sağladığı bilgi edinme hakkını kullanarak” dünya nüfusunun yüzde 70’ine denk gelen 66 ülkede yapılan araştırmada Türkiye’nin tuttuğu yer, Türkiye’deki demokrasi normlarının ne kadar göstermelik olduğunu gösterdi.
AP’nin araştırması, 11 Eylül 2001’de ABD’de ikiz kulelere yönelik saldırıdan bu yana tüm dünyada, “teröre karşı yasaların” sertleştirildiğini ve bu kapsamda yapılan tutuklamaların arttığını ortaya koydu.
AP’nin araştırmasına göre, 11 Eylülden bu yana tüm ülkelerde 119 bin 44 kişi tutuklanmış, 35 bin 117 kişi de terörist olarak hüküm giymiş!
Bu süre içinde Türkiye’de ise 12 bin 897 kişi terörist olarak hüküm giymiş ve Türkiye bu performansıyla bütün ülkeler içinde ilk sırayı almış. Listenin ikinci sırasında ise 7 bin kişi ile bir buçuk milyar nüfuslu Çin var.
Yani bütün dünyada “terörist” olarak yargılanıp ceza verilen insanların üçte biri Türkiye’de!
Peki; bu normal mi? Hele de demokrasinin olduğu, vatandaşlarının, düşüncelerini ifade etme özgürlüğüne, iktidarları değiştirme özgürlüğüne sahip olduğu iddia edilen bir ülkede, bütün dünyadaki “terörizm”le suçlanıp ceza verilenlerin üçte birini teşkil eden 12 bin 897 kişi terörist olabilir mi?
Üstelik bu sayı, Türkiye’nin “ileri demokrasiye geçtiği yıllar” olarak gösterilen 2006’dan sonra birden artmış!
Nitekim aynı rapora göre, 2005’te 273 olan “terörizmden mahkumiyet” alanların sayısı 2009’da 6 bin 345’e çıkmış.
Bundan ne sonuç çıkar? Ya birden ülkedeki terörist sayısı 30 kat artmış ya da yasa değiştirilerek (Terörle Mücadele Yasası değiştirildi) öyle bir tarif yapılmış ki, olağan, herhangi biçimde cezalandırılması mümkün olmayan siyasi faaliyetler, “terör suçu” sayılarak, insanlar, her muhalif girişim “terörizm”le suçlanmış! Nitekim Adalet Bakanı, tutuklu 62 gazeteciyle ilgili olarak, “Tutuklu 62 gazeteci yok cezaevlerinde. Sadece dört gazeteci tutuklu geri kalanlar ‘terör’ ve başka suçlardan tutuklu” diyebilmektedir.
AP’nin bu araştırması çok çarpıcı rakamlarla Türkiye’deki yasaların her tür siyasi faaliyeti “terör suçu” olarak tarif etmeye müsait olduğunu gösteriyor. Ve dahası KCK davası tutukluları ve Ergenekon davasındaki pek çok, “devlet içi çeteler”le bağlantılı olmayan kişi, aynı rahatlıkla, “terörizm”le suçlanmakta, mahkemeler acayip yöntemlerle davaları uzatarak, tutukluluk süresini cezaya dönüştürmektedir. Buradan bakıldığında bugün Türkiye’deki “terör tutuklusu” olarak gösterilen binlerce tutukluyu da yukarıdaki rakama eklemek gerekir.
Peki, bütün dünyadaki terör suçlularının üçte biri olan 12 bin 897 kişinin terörizmden hüküm giydiği bir ülke, bırakalım “ileri demokrasi”yi “normal” ya da “az çok demokratik bir ülke” sayılabilir mi?
Bu olsa olsa “Ortadoğu normlarında bir demokrasi” olabilir.
Kategori böyle olunca, İsrail’deki Siyonist rejim, “demokrasi” sayılabilir.
Ama gerçek bir demokrasiden ne Türkiye’de ne de İsrail’de söz edilebilir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00