Temiz alına temiz dudaklar!
Fotoğraf: Envato
Dünyaya hükmeden büyük devletler, nerdeyse Roma İmparatorluğu’ndan beri, her zaman, kendileri dışında tüm insanlığı tehdit eden tehlikeler icat etmişler ve kendilerinin bu tehlikelere karşı insanlığı korumak için gece gündüz mücadele ettiklerini propaganda etmişlerdir. Böylece aslında kendi çıkarlarını savunurken, tüm insanlığın çıkarlarını savundukları görüntüsünü vermişlerdir. 1917 Ekim Devrimi’nden başlayarak 20. Yüzyıl boyunca kapitalist dünyanın sosyalizmi insanlık için bir tehdit olarak gösterip, bu tehdide karşı savaşma adına kapitalist sömürüyü ve emperyalist yağma düzenini savunması, bunun tipik örneğidir.
SB’nin dağılmasından sonra ise kapitalist dünya böyle evrensel bir düşman bulamamanın sıkıntısını ABD ancak, “uluslararası terörizm” diye, somut bir düşman olmasa da bir “kavram” geliştirerek, “sanal bir düşman” keşfederek aştı. Bu öyle bir “düşman”dır ki; her duruma göre yeniden yorumlanıp içi doldurulabilmektedir! Nitekim bu kavramın içeriğini Bush ve Obama dönemi ABD yönetimleri birbirlerinden farklı argümanlarla doldurabilmiştir.
“Kavram”ın içeriği farklı olsa da amaç değişmemiştir: ABD’nin dünya hegemonyasını yeniden kurup, ebediyen sürmesi için gerekenlerin yapılması!
Dün Evrensel’de yer alan ABD’nin 11 Eylül saldırısının 10. Yıldönümü vesilesiyle ilan ettiği; “Küresel terörizmle mücadele formu”, öyle anlaşılmaktadır ki, “uluslararası terörizme karşı mücadele” stratejisinin “yeni formu”nu oluşturacaktır.
1990 yılların ikinci yarısında, ortalığı kasıp kavuran Hantington’un; “Medeniyetler Savaşı” kuramını anımsayalım. O dönemde bu strateji, 11 Eylül’le birilikte, “insanlığı uygarlık çizgisinden geriye çeken İslam ülkelerine karşı yeni bir haçlı savaşı” naralarıyla taçlandırılmıştı! Sonra, silahlar konuşturulup Irak ve Afganistan işgal edilirken, strateji ılımlaştırılıp; “Ilımlı İslam rejimleriyle birileşip, terörist İslamcılara karşı mücadeleye” dönüştürülmüştü. “Ilımlı İslam”la birleşerek İslamcı terörizme karşı savaş, daha sonra da “Genişletilmiş Ortadoğu Projesi” (GOP) olarak, Fas’tan Pakistan’a, Endonezya’ya kadar tüm İslam dünyasın kapsayan coğrafyada, bir proje olarak ilan edildi.
Batı emperyalizmi ile uzlaşan İslam ülkeleri rejimleriyle işbirliği içinde Ortadoğu’yu ve İslam dünyasını piyasaya, neoliberal politikalara açmayı, ABD’nin çıkarları etrafında birleşmeyi amaçlayan bu ”proje”, emperyalizme karşı çıkan herkesi de terörizme başvurup vurmamasına bakmadan “terörist” ilan etmeye dayanıyordu. Nitekim o günlerde İran, Afganistan, Suriye, Yemen, Libya, Sudan “terörizme yataklık eden” ya da “terörist ülkeler” olarak ilan edilmişti.
GOP’un eşbaşkanı ise Türkiye (Erdoğan) ve İspanya (Zapetero) başbakanlarıydı!
Ancak Bush yönetiminin, Irak ve Afganistan’daki savaşın kazanılması üstünden gerçekleştirmeyi hesapladığı bu “proje”de evdeki hesap çarşıda bozulunca, proje de başarısızlığa uğradı.
Obama yönetiminin, Bush yönetiminin bu “projesi”nin, amaçlarını şimdi; “Küresel Terörizmle Mücadele Formu” üstünden gerçekleştirmeyi amaçladığı anlaşılmaktadır. Bu sefer bu formun eşbaşkanları ise ABD Başkanı Barack H. Obama ile Türkiye Başbakanı R. Tayyip Erdoğan’dır!
ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton, forumun amacını “Otoriter rejimlerin pençesinden kurtulan Ortadoğu ülkelerinde ‘kökten dinci terörizmin’ zemin kazanmasını engellemek” olarak açıklamıştır. Yani Clinton, Tunus’ta başlayan Arap-İslam ülkelerinde yayılacağının alametleri hâlâ süren isyanlara ABD’nin bölge stratejisi doğrultusunda müdahale etmek için kurulmuş bir forumdan söz etmektedir. Bunun pratikteki anlamı ise bu ülkelerde ayaklanmalara müdahale edip yönlendirmek üzere yeni müdahalelerin, yeni kontrgerilla örgütlenmelerinin yapılabileceğidir.
Libya ve Suriye müdahalelerinden ABD bu sonucu çıkarmış görünmektedir.
Bu foruma 30 kadar ülke (Bu ülkeler dünkü haberimizde vardı) katılacaktır. Böylece ABD, halk isyanlarını kendi stratejisinin bir manivelasına dönüştürmek üzere bir forum oluşturmaktadır. Olan budur!
Aslında ABD’nin 1990’lardan beri bölgede yapmak istediği dikkate alındığında da bu forumun böyle bir anlamının olduğu daha iyi anlaşılmaktadır.
İşte Başbakan Tayyip Erdoğan böyle bir “forum”un eşbaşkanlığını yapacaktır.
Böylece alnına öpücük konduracak “temiz dudakları” da bulmuş görünmektedir sayın Başbakan!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00