“Yetmez ama Evet”çiler, nasılsınız?
Yaşam nasıl da hızlı geçiyor? Bakın bu gün, 12 Eylül 2010’un üzerinden tam 366 gün geçmiş. Yani 366 tane 24 saat.
Neydi o günler, hani 12 Eylül 2010 öncesi? O günden tam 9 ay sonra “Usta”lığını ilan eden piriniz-üstadınız, zat-ı şerif-i muhterem 3. kez seçimi kazanıp, başımıza oturdu.
12 Eylül 2010’dan önce yani malûm referandum öncesi ilanlarla, söyleşilerle, tv programlarıyla, gazetecilere yapılan açıklamalarla bangır bangır bağırıyordunuz: “Yetmez ama Evet”… Olmayacak bir düş peşindeydiniz. Kenan Evren tipi “İleri Demokrasi”den “Apoletsiz İleri(!) Demokrasi”ye geçileceğini, ne acıdır ki anlayamıyordunuz.
Sizler o düşlerin havasından kurtulamadığınız süre içinde, şimdiki “Usta”nız sizin anlayamayacağınız bir biçimde hızla ilerliyordu. Anımsamazsınız ama ben size anımsatayım; önce “2.Peygamber”lik çıktı ortaya. Pankartla falan “2.Peygamber” ilan ettiler, “Usta”nızı.
Yetmedi, “Usta”nızın yalakalarından biri, “Her gün O’nun için 2 rekât Şükür Namazı kılın,” dedi. Araştırdım, öğrendim, “Şükür Namazı” denilen şey sadece Allah için kılınırmış. Neyse… Bu olayın arkasından bir adam çıktı, “Usta”nızın adamı. O da, “Başkanımızın koluna dokunmak ibadettir,” gibilerden bir şey söyledi. Onu da araştırdım, ibadet sadece Allah’a yapılırmış. Yalnız bir şeye çok şaşırdım, bizim “Elhamdülillah müslüman”lardan tık çıkmadı, bu iki olay üzerine. Bu şaşkınlığım sürerken, bir de Mehmet Barlas’ın bu zat-ı muhteremin yanağından okşayışını gösteren fotoğraf geldi gözlerimin önüne. Kolunu tutmuyor, yanağını okşuyor. Ne muhteşem bir ibadet değil mi?!..
Neyse…
Gelelim size… 12 Eylül 2010’dan sonra sesiniz hiç duyulmadı. Aradan da, bugün itibariyle 366 gün geçti. Bırakın ufukta “İleri Demokrasi”nin görülmesini, 12 Eylül 1980 darbecileriyle de, onların işbirlikçileriyle de hiçbir şey olmadı. Olmayacağını ben biliyordum, ama ne yazık ki siz gerçekleri görmekten çok uzaktaydınız.
Hiç sesiniz soluğunuz çıkmayınca, sizin adınıza çok üzüldüm. “Yoksa,” dedim, “Bu ‘Yetmez ama Evet’çiler hasta mı? Ya da utanıyorlar mı, ortaya çıkmaktan?”
Türkiye’de emekçiler kan ağlıyor. Siz yoksunuz…
“Kürt Açılımı”nı bir yana koyun, Kürtlere karşı büyük bir terör estiriliyor. Siz yoksunuz…
Halkın seçtiği milletin vekilleri zındanda. Siz yoksunuz…
İnsan hakları yerle yeksan, iktidarın ordusu durumuna gelen güvenlik güçleri her geçen gün zulmünü arttırıyor. Siz yoksunuz…
İntiharlar, cinayetler günbegün artıyor, nedeni de işsizlik, açlık, yoksulluk. Siz yoksunuz…
Bakmayın siz, “Dünyanın gelişmiş bilmem kaçıncı ülkesiyiz,” laflarına, Türkiye’de sefalet kol geziyor. Siz yoksunuz…
En son verilere göre, günde ortalama 5 kadın öldürülüyor. Ünümüz dünyaya yayıldı. Siz yoksunuz…
“Çocuk gelinler”de Dünya Şampiyonluğu’na oynuyoruz. Siz yoksunuz…
“Gelecek gençlerindir,” diye cart-curt ötülen bir Türkiye’de, gençlerin canına okunuyor, coplarla, biber gazlarıyla, gaz bombalarıyla. Siz yoksunuz…
Düşünceleri dolayısıyla, yazdıkları yazılar yüzünden insanlar zındana atılıyor. Siz yoksunuz…
Basılmayan kitaplar toplatılıyor. Siz yoksunuz…
Ak Yargı, Ak Ordu, Ak Polis, Ak Sendika oluşturuluyor. Siz yoksunuz…
Ülkenin toprakları, dağları, kıyıları peşkeş çekiliyor; yer altı, yerüstü zenginlikleri işporta masasına yatırılıyor. Siz yoksunuz…
Yeni anayasa çalışmaları yapılıyor. Siz yoksunuz. (Pardon, bir tek Osman Can’ınız var.)
“Barış”ın yerine “Savaş”, “Demokrasi”nin yerine “Kakakrosi” isteyenler istediklerini adım adım uyguluyorlar. Siz yoksunuz…
Neyse, daha fazla uzatıp, sizlerin yüzlerini aşırı kızartmayayım. 366 gün sonra sizleri “Usta”nız önünde zorda bırakmayayım…
Ama yine de dilimi tutamayacağım: “Entel yetmez, ama dantellisine Evet…”
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Baykar İsrail’e silah satan Leonardo’ya ortak oldu

Kadınlar güvencesiz, esnek ve düşük ücrete çalışıyor

Gensoru oylanacak, sokaklar boş kalmayacak

Evrensel'i Takip Et