13 Eylül 2011 10:37

Ölü canlar

Ölü canlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye bir süredir, operasyon, harekat ve çatışma sarmalı içinde ölüm haberlerinin arka arkaya geldiği bir döneme geri döndü.  
Ve dün olduğu gibi bugün de, yaşanan ölümlere yüklenen sıfatlar bile bu ülkede insanların çözümsüzlüğü kanıtlanmış bir politika uğruna ne kadar kolay hiçleştirilebildiğini gözler önüne seriyor.
Son olarak Şemdinli’de yaşanan çatışmanın henüz bu haberin yer alacağı gazeteler baskıya girmeden önce Hürriyet’in İnternet sitesinde sunuluş hali buna somut bir örnektir. Haberde ‘Şemdinli’de çatışma: İkisi şehit 5 ölü’ başlığı kullanılmış. Başlığa bakınca önce ‘Toplam beş ölü var herhalde bunlardan 3’ü PKK’li, ikisi de asker’ diye düşünüyorsunuz. Hürriyet’in bu tür haberleri sunuş geleneği akla bunu getiriyor.
Haberi okuyunca görüyorsunuz ki aslında 7 ölü var. Bunlardan 1’i polis memuru, biri jandarma er, 3’ü vatandaş, 2’si de HPG’li. Sonuçta anlıyorsunuz ki, Hürriyet 2 güvenlik görevlisini şehit olarak nitelendirirken, 3 vatandaş ve 2 HPG’liyi de ‘kişi’ olarak geçmiş başlığında. Vatandaşlar ve HPG’liler kader birliği halinde ‘kişi’ olarak soğuk bir biçimde kodlanmış.
Aynı haber bizim gazetenin İnternet sitesinde ise, aynı saatlerde şu başlıkla yer aldı:
‘Şemdinli’de çatışma: 3’ü sivil 7 ölü’ Haberde de, “1 astsubay, 1 polis, 2 HPG’li ile 3 sivil yaşamını yitirdi’ deniliyor.
Bu sunumlardan hangisinin düzgün bir gazetecilik anlayışını temsil ettiğinin yorumunu okura bırakıyoruz.
Ama şunu sormadan olmaz. Bir oğlu dağda, bir oğlu askerde olan bir Kürt ananın böyle bir haber karşısında hissettikleriyle Hürriyet’in -bunu aslında genel olarak Türkiye’nin hakim medyası olarak okuyun- sunuş biçimi ne kadar kesişiyor? Kesişen tek nokta, ölümleri bu tür tasnif etme biçiminin bu ülkede yaşayan halklar arasındaki zaten yıpranmış olan kardeşlik bağlarını bıçakla keser gibi kesmek de hiçbir beis görülmemiş olması.
Sürecin askeri ve siyasal boyutu bakımından ise, bugün şu gerçeğin altını özellikle çizmemiz gerekiyor. Geçmişte generallerin Kürt sorununda askeri yöntemde ısrar etmelerinin temel bir nedeninin, askerin siyaset alanı ve hükümet üzerindeki etkisini de bu yolla hakim kılma isteği olduğu haklı olarak vurgulanıyordu. Bugün benzer bir hesabı AKP Hükümeti açısından söylememek için bir neden bulunmuyor. Hatta, 3 dönemdir tek başına iktidar olmuş olan AKP’nin, Kürtçe devlet televizyonu ve bir iki küçük adımla, Kürtlerin BDP’ye vermiş olduğu desteği kendi arkasına almayı başaramadığını görmesi ve son seçimlerde BDP’nin içinde olduğu Blokun, çıkardığı milletvekili sayısından dehşete düşmüş olmasının sonuçlarını yaşadığımız açık değil mi? AKP Hükümeti, hava harekatının ardından kara harekatını da gündemde tutarak, asıl olarak içeride BDP’yi tecrit edip, siyaseten zayıflatmak, Kürt halkına da, ‘Bu partiye bu desteği verdiğiniz sürece bu operasyonlar ve çatışmalardan da kurtulamazsınız’ mesajını göndermiş olmuyor mu? Yani AKP siyasal alandaki zayıflıklarını, ‘ölü canlar’ üzerinden tahkim etmiyor ise ne yapıyor?
AKP iktidarının -generallerin zaten öteden beri yöntemi olan- bu tavrının sonucu olarak ölüm haberlerinin giderek artması aklımıza ünlü Rus Romancı Gogol’un ‘Ölü Canlar’ adlı romanını getirdi. 19. Yüzyıl Rus toplumunun eleştirisini içeren romanda dikkat çekilen sahtekarlıklar, dönemin özellikleri açısından fikir verici niteliktedir.
Romanın kahramanı Pavel İvanovich Chichikov, kendisini etrafına üniversite danışmanı olarak tanıtan düzenbazın biridir. Aslında, bir süre gümrük dairesinde çalışmış kaçakçılarla iş birliği yaptığı anlaşılınca kovulmuştur. İnsanları överek kendini farklı bir yüzle tanıtarak kandırmakta zengin ve soylu kimselerin güvenini kazanmaktadır.
Karakteri ve sahtekarlığı para kazanmak için planladığı bir oyunu uygulamasında ona yardımcı olur. Dönemin yasalarına göre, toprak sahipleri malikanelerinin sınırları içinde yaşayan canlıların sayısına göre vergi ödemek zorundadır. Her nüfus sayımında bu rakam tespit edilmekte, sonkaki nüfus sayımına kadar da değiştirilmemektedir.
Pavel İvanovich Chichikov, Rusya’yı gezerek son nüfus sayımında ölen “ölü canların” ölüm belgelerini satın alır.Toprak sahipleri, bu alışverişten memnundur. Her iki tarafın da kârlı çıktığı bir durumdur bu. Pavel İvanovich Chichikov, bu belgeleri toplayarak mevcut olmayan mülkü rehine koyar ve karşılığında para alır.
Buraya kadar ki özet bile herhalde meramımızı anlatmaya yetmiştir.
Türkiye’de sayıları giderek artan ve ‘kişi’ ya da ‘şehit’ diyerek nüfustan düşülen ‘ölü canlar’ın, birçok evin ocağına ateş düşürdüğü biliniyor.
Peki medyadaki, siyasetteki ya da askeriyedeki Chichikov’lar için bu durum neyi ifade ediyor? Eğer ocağına ateş düşenlerle aynı şeyi ifade etseydi, bu tablo onlarca yıldır böyle devam eder miydi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa