16 Eylül 2011 06:28

Eğitim bir hak değildir!

Eğitim bir hak  değildir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün yaşananları bir cümleyle özetlersek, sanırım yazının başlığı yeterli olacaktır. Şubat ayında çıkan torba yasanın içinde, üniversite öğrencilerinin okuldan atılmalarını ortadan kaldıran bir madde kondu ve Türkiye işçi sınıfının kazanılmış birçok hakkını gasbeden maddenin üstü örtülerek ilgili yasalar Meclisten geçirildi. Üniversite öğrencilerini ilgilendiren madde ise, Bakanlar Kurulunun 26 Ağustosta açıkladığı bir kararla ayrıntıya kavuştu ve AKP’nin ticari zekasını tekrar gözler önüne serdi.
***
Eski sistemde azami süresinde okulunu bitiremeyenlerin ilişiği kesilirken yeni yasayla öğrencinin ilişiği kesilmiyor ancak kişi, hem uzattığı yıl için hem de aldığı her bir dersin kredisine bağlı olarak hesaplanan bir ücretle karşı karşıya kalıyor. Böylece hükümet çıkardığı yasayla okuldan atılmayı ortadan kaldırıyor ancak devlet üniversiteleriyle vakıf üniversiteleri arasındaki farkı da ortadan kaldırıyor ve “Paran varsa istediğin sürede okulu okuyabilirsin” veya “Paranın yettiği kadar ders al, paran yoksa yüksek kredili dersler alma” demeye getiriyor.
Sorunsa sadece okulunu uzatan öğrencileri ilgilendirmiyor. Öğrencilerden yükselen tepki de bunun göstergesi. Normal eğitim-öğretim döneminde olan öğrencileri de kapsayacak şekilde bu hüküm genişliyor. Örneğin alttan üçüncü defa aldığı dersi veya dersleri olan bir öğrenci, katkı payı kadar bu derslere ödeme yapması gerekebiliyor. Dünkü Evrensel’de yer alan haberde görüldüğü gibi, bir öğrenciden harç miktarı kadar alttan aldığı dersler için para isteniyor ve ortaya çıkan rakam binlerce lirayı buluyor.
***
Parayla ders alındığı, öğrenci –akademisyen- üniversitesi ilişkisini kökten etkileyecek ve bu bağı, piyasa ilişkilerine terk edecek bir adım olarak öne çıkıyor. Bu uygulamanın arka planına baktığımızda Bologna Sürecini görebiliyoruz. Bologna ile birlikte üniversite yönetimleri sürece entegre oldu ve ulusal-yerel sermaye örgütleriyle bağlarını kuvvetlendirdi. Üniversite yönetimlerinin iknası, akademisyenlerin, bilim insanlarının iknası veya sindirilmesiyle birlikte yürütüldü. Birçok bilim insanı çalışmalarından dolayı baskı ve sindirilmeyle karşı karşıya kaldı. Üniversitelerde örgütlenmek ve bilimsel özgürlüğü savunmak adeta suç ilan edildi. Üniversite harçlarına yapılan bu dolaylı zamla birlikte öğrencilerin de bu sürece dahil olması isteniyor. Piyasa ilişkilerini kavramış, biat etmiş ve oyunu kurallarına göre oynayan veya oyundan çıkan (Üniversite okumayan diyebiliriz) bir gençlik profili arzu ediliyor. Bu sebeple harçlara yapılan bu dolaylı zamlarla mücadele, basite indirgenemez ve geçmişteki genel geçer öğrenci eylemleriyle bu sorun bizlerin lehine çözüme kavuşamaz. Karşımızda ideolojik bir saldırı var ve buna uygun, güçlü bir muhalefet şart olmaktadır.
***
Geçen çarşamba günü Taksimde “Öğrenciyi Soymak Harcınız Değil” pankartı altında bir araya gelen yüzlerce öğrenci, eğitim hakkına yönelik bu saldırıyı protesto etti. Pazar günü de Taksim Tünelde saat 14.00’de bir açık kürsü konulacak ve bir araya gelen gençler bu saldırıya nasıl cevap vermeleri gerektiğini tartışacak. Şimdiden herkesin üstünde anlaştığı husus ise, tüm üniversitelerde, fakülte ve bölümlerde bu sorunu anlatmak ve mücadeleyi buralarda yürütmek. Bu çok olumlu ve mücadeleyi genişletecek bir öngörüdür. Bunun yanında ÖTK temsilcilerinin de bu mücadele içinde yer alması için çaba harcanmalıdır.
Bu zamlar, en çok 2. öğretim, teknik üniversiteler, tıp, diş hekimliği, fen-edebiyat fakülteleri gibi alanları etkileyeceğinden özellikle Tıp Öğrenci Komisyonunun, TMMOB’nin Gençlik Odalarının bu mücadeleye katılması için veya mücadelede onlarla buluşmak için emek harcamak gerekir. Geçtiğimiz ilk baharda 2 günlük bir grev gerçekleştiren sağlık emekçileri ve onların yanında duran sağlık öğrencileri, kazandıkları moral ve elde ettikleri deneyimleri diğer öğrencilerle elbette bu süreçte paylaşmak isteyeceklerdir.
***
Öğrencilerin cephesinde bunlar olurken YÖK Başkanı bir açıklama yaptı ve “Haksızlığı gidermek için yasa değişikliği yapılacağını” söyledi. Bu üniversite öğrencilerinin haklı bir mücadele yürüttüğünün göstergesi olarak yorumlanmalı ve moral depolanmalıdır. Ancak henüz bir yasal değişiklik yoktur ve ne zaman olacağı da belli değildir (Bu satırlar yazılırken sadece açıklama yapılmıştı). Bu sebeple rehavete kapılmak için de bir sebep yoktur. Şimdi hep beraber; üniversite öğrencileri, üniversiteye hazırlanan gençler, aileler, sendikalar, meslek odaları, aydınlar ve bu saldırıya “dur!” demesi gereken kim varsa, bir şeyler yapma zamanıdır.
*Marmara Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa