17 Eylül 2011

Rejim ihraç edip füze kalkanı almak

Türkiye geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren yaşadıkları ile Ortadoğu rejimlerinden bir adım önde gözükmektedir. Şekli olarak da işlese, seçimler, parlamento gibi mekanizmalar Türkiye siyasal hayatına batıdan çok geç ama doğudan erken girmiştir.
Yirminci yüzyılın ortalarına kadar açık sömürge ya da yarı manda rejimlerinden çıkış ve nihayet dikta yönetimleri Ortadoğu rejimlerinin ortak karakteri olmuştur.
Bu yönetim modellerinin sürdürülemez hale gelişi elbette o ülkelerde ve bazen sürgünde yürütülen mücadelelerle doğrudan ilişkilidir. Ancak Ortadoğu’ya ilgi duyan güçlerin,bu değişim arayışını kendi lehine yönlendirme, şekillendirme ve sınırlandırma çabaları da göz ardı edilmemelidir.
Bu iki ya da çoklu değişim dinamiği karşısında Türkiye nerede durmaktadır?
Başbakanın son ziyaretindeki söyleme de yansıdığı üzere Türkiye tıpkı Orta Asya ve Kafkasya da olduğu gibi “ağabeylik” rolüne taliptir. Şimdilerde kimsenin ilgi odağı olmayan Asya’ya yönelik Özal’lı yılların söylem ve yaklaşımını azıcık hatırladığımızda benzer refleksleri kolayca görebiliriz.
Koçbaşı mı, yoksa etkin bir aktör mü olmak istediğimiz konusunda elbette değişen koşulları dikkate almalıyız. Türkiye’nin  tarihsel gücü üzerine siyaset üretmenin avantajları kadar zorlukları olduğu ihmal edilmektedir.
Dahası bugün ve muhtemelen yarınlara damgasını vuracak gerilim alanlarında renk vermeden siyaset yapmanın riskleri ortadadır. Hele füze kalkanı gibi konularda İran başta olmak üzere bölge ülkelerini ciddi biçimde tedirgin eden bir pozisyon aldıktan sonra bölgesel liderliğe oynamanın ne anlama geleceğini daha açık tartışmalıyız.
İslam, demokrasi, laiklik gibi konularda Türkiye sentezinin nasıl bir model ortaya çıkaracağı elbette başlı başına bir analiz gerektiriyor.  Baskıcı yönetimlerden kurtulmak ile halk yönetimine geçmek arasındaki süreci hafife alan değerlendirmeler büyük bir yanılgıya dönüşebilir. Turuncu devrimler konusunda yaşanan kırılmalar, bu açıdan ilginç örnekler içermektedir.
Türkiye sadece orta ve uzun vadede değil kısa vadede de kimi maceraların içinde kendini bulabilir. O aşamada  yüzme hevesimizle , bizi havuza kimin ittiği sorusunun cevabını ayırt etmek çok önem ifade etmeyecektir.

evrensel.net

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ülkede 10 milyon kişi 25 bin liranın altında, açlık sınırı civarında bir ücretle çalışıyor.

65 yaş üstü nüfusun yüzde 13’ü geçinebilmek için, inşaat gibi ağır işler de dahil, çalışıyor.

Aile Bakanlığı verilerine göre 3 milyon 690 bin aile sosyal yardımla geçiniyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
MEB’in tarikatlardan sonra Ülkü Ocaklarıyla protokol imzalamasının ardından Ülkü Ocaklarının okullarda düzenlediği etkinliklerin propaganda ve eleman kazanmaya dönüştüğü iddiaları gündeme geldi

Evrensel'i Takip Et