Çöp ve mertek meselesi (2)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Son zamanlarda Afrika’nın kuzeyinden yola çıkan “Arap Baharı” rüzgarının, savrula savrula kimi “muktedir”lerin “taht”ını alaşağı ettikten sonra, şu sıralar gelip dayandığı Suriye semalarında da gerçek anlamıyla bir “çöl fırtınası”na dönüşüp, böylece Şam’ın ünlü şekerinin tadını kaçırıp, ardı sıra ortalığı yer ile yeksan edip etmeyeceği henüz meçhul!
Yanı başımızda, burnumuzun dibindeki komşumuzda “ahval ve şerait” bu minvaldeyken, öte yandan bizim diyarlarda, yani yakim uğruna oluk oluk kan dökerek sınırlarını çizdiğimiz “Misakımızın millisinde” şu anda “iktidar” cenahında “tek kale” top koşturdukları için keyifleri her bakımdan yerinde olan “devletlu”larımızın, komşudaki bu “hengame”nin bundan böyle nereye varıp, ardı sıra nerede noktalanacağını “müneccim başı” medyum Memiş gibi önceden kestiremedikleri için az buçuk huzurları kaçtı bittabi ki!
İster istemez huzurları kaçtı ama, öte yandan da üç bilinmeyenli bir “bela”lı denklemi andıran, “Komşuda pişer bize de düşer” endişesiyle öncelikle ülkemizin, ardı sıra da halkımızın en ufak bir zarar görmemesi için, tıpkı bir zamanlar kafalarına estikçe ha babam “Durumdan vazife çıkarıp” böylece memleket sathında, kimilerine göre “Vatan kurtaran aslanlar”, kimilerine göre de tam anlamıyla “derebeyi” kesilen “apolet”liler tayfasını çağrıştıran zihniyet doğrultusunda, “Kitabına uydurup” geliştirdikleri “sivil vesayet”in rahatlıyla gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında çeşitli önlemleri almak için kolları sıvayıp, dolayısıyla ciddi ciddi “işbaşı” yapan muktedirlerimize hamdolsun!
Kirvem, senin zaten yıllardan beri ezbere bildiğin gibi bu tür benzer olayların, bu tür görünmez “kaza ve bela”ların, hani şom ağzımdan yel alsın, hani maazallah, hani kazara gelip kapımıza dayanması en ufak bir ihtimal dahilinde bile olsa, milletçe yekpare “mermer” kesilip gereken her türlü önlemi anında hem alıyoruz, hem de buna muktediriz nitekim!
Nitekim “kem gözler”den sakınmamız için alınacak tedbirlerin başında Arap harfleriyle hazırlayıp, üçken bir teneke içinde sıkıca lehimleyip boynumuzdan astığımız “muska”lar gibi, sığınacak öncelikli dalımız, “milli birlik” ve onun mütemmim cüz’i olan “bütünlük” kavramına can simidi gibi anında sarılmak şart!
Gerçekten de başımız şu ya da bu şekilde sıkıştığında evvelemirde birlik, bütünlük, dirlik, huzur, refah, adalet gibi kavramların yanı sıra, ayrıca ağzımızda giderek pelesenge dönüşen “kardeş”lik duygusundan dem vurup, sonra da bunun içini, içeriğini seksen türlü yemin eşliğinde yoğurup, böylece sabah akşam her öğünde yurdumuzun semalarından bereketli yağmurlar eşliğinde sadece halkımıza değil, aynı zamanda da bitişikteki komşularımızın yanı sıra, keza uzak diyarlardaki “din” kardeşlerimize de dağıtmakta ne denli “usta” olduğumuzu, geride bıraktığımız “çıraklık” ve “kalfalık” döneminin ardından tam da şu günlerde kanıtlıyoruz çok şükür!
“Jandarma başçavuşu” unvanıyla şu kırtıpil alemde fink atan Sam Amca’mıza özenip, bu minvalde en azından Ortadoğu’da hesapça kendimize yeni “ufuklar” açmak için Dışişleri Bakanımızı mekik misali oradan oraya postalayıp, bu tavrımızla hesapça “büyük devlet” ayaklarına yatarken, bu arada daha düne kadar “kardeş” deyip bağrımıza bastığımız Kaddafi’nin, kefereler tarafından ipinin çekilmek üzere olduğunu hisseder etmez, anında bir “U” dönüşüyle defterimizden silmekle yetinmeyip, aynı şekilde yine “birader”imiz diyerek günübirlik ziyaretlerle “acı kahve”sini içmeye gittiğimiz Esad’ın da ilk fırsatta ümüğünü sıkmak için alesta neden mi bekliyoruz?
Ehh tabii ki “kardeş”lik adına!
El alemle “sözde” sürüp giden bu kardeşlik muhabbetini bir tarafa bırakırsak, beri yandan kardeşliğin en “hasso” örneğini otuz yıldan beri dağlarda birbirleriyle boğuşarak “ispat”lamaya çalışan gençlerimiz arasında yıllar yılı “katı yumurta” misali asla değişmeyen “milli politika”larımızla yeşertip, geliştirebildiğimiz için de ne denli övünsek azdır ağparik…
Öyleyse?..
Öyleyse kendi gözümüzdeki mertekten bihaber, elin gözlerinde çöp arama sevdası acaba neyin nesi, kimin fesi, bunu haftaya yine konuşalım Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30