Kürecik’e çağrı!..
Fotoğraf: Envato
Yine radar. Yine Kürecik’e!
Meğer Türkiye’yi atom başlıklı dahil füzelerden koruyacakmış!
Meğer Kandil’e ortak operasyonu tartıştığımız İran’la dost değil de düşmanmışız! Bakmayın “füze kalkanı” anlaşmasında İran’ın adının geçirilmediğine. Batılı emperyalistler özellikle Rusya’yı hedefin kendisi olmadığına ikna etmek üzere durmadan tekrarlıyorlar ki, “hedef İran”dır.
Gerçekten İran mıdır, ayrıdır. Füze kalkanı ve Kürecik’e kurulacağı açıklanan yönlendirici radarın bir hedefi İran’dır şüphesiz. İran bir bölgesel güçtür ve Amerika’yla İsrail’e boyun eğmemektedir. Ve bölgede kimi zaman üstü örtülü kimi zaman açıktan Amerikan politikalarını yürütmekte olan Türkiye’yle de rekabet halindedir. Hedefin bir ucunda İran olacaktır. Ama yalnız İran mı? Sonuçta İran bölgesel bir güçtür. Ama on yıllarca dünya egemenliği için Amerika ile çekişmiş Rusya vardır. Çoktan toparlanmıştır, dünya ölçeğinde bir aktör olarak eski gücüne ulaşmaya çalışmaktadır. Ve daha ötelerde Çin vardır, şimdilik Batı sermayesinin ciddi katkılarıyla olsa bile hızla büyümekte, güçlenmektedir.
Özetle, “radardır, ne olur ki”, “İran’dır, Amerika’yla birlikte haddini bildiririz” denip geçilecek rahatlığa yer yoktur.
Kürecik’teki eski radar Rusya’yı hedef almıştı. Başta “komünist tehdit”e karşı kurulmuş, sonra Rusya ile ABD’nin dünya hegemonyası için kapıştığı günlere gelinmişti. Amerika ve Avrupa’nın esenliği için Türkiye gözden çıkarılmış, tehlikeye atılmıştı. Kürecik Amerikan radarının tamamlayıcısı İncirlik’teki atom başlıklarıydı. Kürecik radarı Rusya’dan bir “tehdit” algıladığında ya da Amerikan politikası bir “tehdit” gereksindiğinde, bunlar ateşlenecekti.
1962 Küba Krizi’nde yaşanmıştı. Dünya savaşın eşiğinden dönmüştü. Eğer patlak verseydi, ilk elde kendisine yöneltilmiş atom silahlarını vurmak için, Rusya ilk darbelerini Türkiye’ye indirecekti. Yani Türkiye Rus atom silahlarının hedefi olacaktı.
Şimdi yine başa sarılıyor. ABD’nin her istediğini yaptırabildiği “tek tabanca” hakimiyet döneminin sonuna gelinir ve savaşların uğultusu uzaklardan duyulmaya başlanırken, yine silah yığınakları hızlanmıştır. Yine Türkiye namlunun ucuna sürülmektedir. Ve Hükümet gönül rahatlığıyla bir gece yarısı NATO radarının Türkiye’ye kurulacağını açıklayıvermektedir. Meclis falan hak getire! Dışişleri açıklaması ile… Amerikalı yetkililer ise “son 15-20 yıldır yapılmış en büyük stratejik anlaşma” olduğunu açıklamışlardır. Öyledir. “Türk-Amerikan ilişkilerindeki soğukluğun tamamen ortadan kalkışı” olarak nitelenmektedir. Öyledir.
Kürecik radarının yeniden kurulması, NATO’nundur denerek ve “İkili Antlaşmalar” gerekçesiyle hiç tartışılmadan, Meclis’e ihtiyaç duyulmadan, yangından mal kaçırır gibi kararlaştırılmıştır. Tüm Batı’yı ve Amerikalıların açıklamalarına göre İsrail’i de koruyacak, bilgileri İsrail’e aktarılacaktır. “Fedakar Türkiye” yine Batı ve İsrail’in selameti için kendisini tehlikeye atmıştır. Kim attırmıştır? Amerikalılar dayatmıştır dayatmasına.. Ama kim “tamam” demiştir? Kim, füze kalkanı ilk gündeme getirildiğinde büyüklenip “olmaz”, “hele komuta bizde olmazsa kesinlikle olmaz” demiştir de, sıra icraata geldiğinde “hay hay, buyurun kurun” demiştir?
Hayır, sorun sadece anti-emperyalizm sorunu olmakla kalmamaktadır. “İleri demokrasi” getirdiklerini iddia eden işbirlikçiler davetkârdırlar. En az emperyalizme karşı mücadele sorunu kadar, omuzlarına bastığı halkın sırtından efelenen ülkeyi astığım astık kestiğim kestik yönetmekte olan iç gericiliğe karşı mücadele sorunudur. İsrail karşıtı ajitasyon ve İslami değerlerin istismarıyla aldatılarak, dışarıda Amerikan planlarıyla içeride “demokrasi” adına neoliberal politikaların kıskacında boğulmaya karşı mücadelede bir kez daha Kürecik’te halka dayatılan “NATO radarı” öne çıkmaktadır. Kürecik radarı, evet yurtseverliğin bir göstergesi olacaktır yeniden, ama bir şeyi daha gösterecektir: Bizim mi, Türkiye halkının mı yani, yoksa padişahlık özentisi içinde bir gece yarısı karar açıklayanların mı sözü üstündür!
Kürecik’e radar kararı, Küreciklilerden başlayarak Malatyalılar’a, ama bütün Türkiye halkına ve devrimcilere bir mücadele çağrısıdır!
- 2. çözüm süreci mi? 31 Aralık 2024 06:30
- İçeride ve dışarıda kriz... 24 Aralık 2024 05:36
- Milli güvenlik, Türkiye ve İsrail siyonizmi... 17 Aralık 2024 05:56
- Ortadoğu yeniden dizayn edilirken... 10 Aralık 2024 05:08
- Esad’la görüşüp anlaşma mı, kavga mı? Hangisi? 03 Aralık 2024 06:45
- CHP ile Cumhur ve sınama yanılma… 27 Kasım 2024 06:45
- Papatya falı ve havuçla sopa... 19 Kasım 2024 04:58
- İngiltere'de Kasım Gelincikleri ya da 'şehitleri anma' günü 12 Kasım 2024 04:26
- Hoş geliyorsun faşizm… 06 Kasım 2024 04:55
- İşçi sınıfının ekonomik mücadelesinde kendisinden başka güvenecek kimsesi yoktur! 22 Ekim 2024 04:50
- Bahçeli, MHP ve terör... 17 Ekim 2024 05:43
- CHP ile nereye kadar? 15 Ekim 2024 05:11