22 Eylül 2011

İki haftadır yazamıyordum. O nedenle, biraz gecikmeli de olsa Başbakan Yardımcısı Sayın Bülent Arınç’ın sözlerine yanıt vermek isterim.
Sayın Arınç, 8 Eylül 2011 tarihinde İstanbul’da katıldığı bir törende yaptığı açıklamada, kendi görev alanıyla ilgili olduğu için, cezaevlerindeki gazeteciler sorununa da değindi ve “Mesleğinin karşısında gazeteci yazan 60’dan fazla kişinin cezaevlerinde olduğunu” ilk kez teyit ederek şöyle dedi:
“Eğer, ‘Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yeterli değil, aslında Terörle Mücadele Kanunu da değişiklik istiyor’ deniliyorsa, bugüne kadar yüksek sesle söylenmedi, kulağımıza üflendi sadece, lütfen bunu savunanlar, yüksek sesle, Terörle Mücadele Kanunu’nda ne değişmesi gerektiğini, hangi maddenin hangi sebeple özgürlükleri kısıtladığını söylesinler, bunun üzerine bir tartışma başlatalım. (…) Olabilir ki ‘İfade özgürlüğünü kısıtlayan hükümler Terörle Mücadele Kanunu’nda vardır, bunları kaldıralım’ diyebiliriz, ‘Bunları değiştirelim’ diyebiliriz. Ama ben bunu gazetelerin köşe yazılarında, meslek örgütlerinin başkan veya yöneticilerinin hazırladıkları rapor ve konuşmalarında da görmek istiyorum…”
***
Türkiye Gazeteciler Sendikasının Dönem Başkanlığı sırasında, 18 Mart 2011 tarihinde, Gazetecilere Özgürlük Platformu heyeti, Sayın Bülent Arınç’ı ziyaret ederek, bu konudaki görüşlerini sözlü olarak ilettiği gibi yazılı bir de rapor sundu. Altında GÖP üyesi meslek örgütlerinin açık isimlerinin yazılı olduğu raporda, şu ifadeler yer alıyordu:
“2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu ile 2006 yılında değiştirilen Terörle Mücadele Kanunu’nun basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan çok sayıda hüküm içerdiğini ve ‘Bu kanunlarla cezaevlerinin gazetecilerle dolacağı’ uyarısını meslek örgütleri olarak 6 yıl öncesinden yapmıştık. O günden bugüne de her ortamda, şikayetlerimizi ve taleplerimizi dile getirdik.
Bu kanunlarda gerekli düzenlemeler, meslek örgütlerinin görüşleri alınmak suretiyle yapılmadığı takdirde, bu tablonun bugünkünden çok daha vahim hale gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
(…) Terörle Mücadele Kanunu’nda gerekli değişiklikler yapılmadığı takdirde, cezaevlerindeki meslektaşlarımızın özgür kalmalarının önündeki engeller devam edecektir. TMK’nın özellikle 6 ve 7’nci maddelerinin değiştirilmesi talebimizin de dikkate alınmasını diliyoruz.”
***
Evrensel gazetesinde 27 Mayıs 2011 tarihinde yayımlanan “Cezaevlerindeki Gazeteciler (3)” başlıklı yazımın bir bölümünde, Sayın Bülent Arınç ile yaptığımız görüşmenin içeriğine değindim:
“… GÖP olarak Sayın Arınç ile 18 Mart 2011 tarihinde yaptığımız görüşmede, TMK’nın gazetecilerin cezaevine girmelerine gerekçe olarak gösterilen 6 ve 7’nci maddelerinin kaldırılması talebimizi iletmiştik. Sayın Bakan ‘Terörle mücadelenin sürdüğü bir ortamda bu talebi gündeme getirmesinin mümkün olamayacağını’ ifade etmiş, biz de bunun üzerine ‘Hiç değilse 2006 yılındaki değişikliklerin öncesine dönülmesinin kısmi bir rahatlama sağlayabileceğini’ belirtmiştik. Sayın Bakan da ‘bu önerinin Düşünülebileceğini’ söylemişti…”
***
Bunca temas, diyalog çabası, değişiklik talebinden sonra, tekrar başa dönülecekse, sözlerimiz kös dinleniyor, raporlarımız okunmuyor ya da anlamazdan geliniyor demektir.
Bence bundan sonra Sayın Bakanın yapması gereken; “fısıltıyla” ya da “yarım ağız” değil; meslek örgütlerine “açıkça” çağrıda bulunarak, TCK ve TMK başta olmak üzere tüm kanunlardaki basın ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan hükümlerin değiştirilmesi ya da kaldırılması hususunda ortak bir çalışma başlatmasıdır… Tıpkı 2003-2004 yıllarında Basın Kanunu değişiklikleri sırasında, o dönemin basından sorumlu Devlet Bakanı Sayın Beşir Atalay’ın yaptığı gibi…
Hükümet, cezaevlerindeki gazeteci sayısını teyit etti; şimdi sıra, bu sorunun temelinde bu hükümetin çıkardığı kanunların kötü yazılmış hükümleri olduğunu kabul etmeye geldi…
Fısıldamadan yüksek sesle söylüyoruz: Sorunun çözümü, bu hatayı kabullenmenizle başlayacak…

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et