Siluet
Fotoğraf: Envato
Güncenin birinden saygılı bir ses aradı…
Yanıtlamamı dilediği soruları vardı…
Böyle durumlarda nasıl bir günce, şu bu demeden, doğru bildiğimi söylüyorum. Yanıtlıyorum kısacası…
İlk soru şuydu:
- İstanbul’ un silueti?
İkinci soru da,
- Surların hemen dışında, Zeytinburnu’nda yapılan yapı için ne düşünüyorsunuz?
İdi...
Aslında birinci soru, ikincisini sorabilmek içindi besbelli…
İstanbul siluetinin anlamını kısaca özetledim:
İstanbul’un silueti yalnızca bir görüntü değildir. Anlamlıdır… Tarihseldir… Son günlere dek her evresi öncekilere saygılıdır. Bu siluet üzerinden toplumun sosyal- kültürel, yönetsel kurgusunu da okursunuz. Buna karşın doğasına saygılıdır… Yapılar birbirlerine saygılıdır…
İsviçre kökenli, çok ünlü Fransız mimar L’ Corbusier, daha 1911 de yer yüzü mimarlarına, tasarımcılarına şöyle seslenmiştir:
“Siluetin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız İstanbul’u görmelisiniz.
Ünlü bir İngiliz kent tasarımcısından ( sanıyorum Abercromby) İstanbul tasarını yapması istendiğinde,
“Onu bir gün ancak bir Türk mimarı yapabilir.”
Yanıtını verdiğini okumuştum.
İtalyan Picinato’ nun da, örneğin Boğaziçi’ndeki Tokatlıyan otelinin son iki katının kesilmesi gerektiğini kimselere anlatamadığını, bu yüzden çok üzüldüğünü,
“Doğanın size verdiği İstanbul gibi bir “nimet”i kendi ellerinizle yok ediyorsunuz.” diyerek kızdığını, onunla çalışan dostlarımdan biri aktarmıştı.
Kısacası İstanbul, günümüzden en az 8500 yıl öncesinden beri var olan, yeryüzünün gözbebeği bir kenttir. Ne Londra’sı ne Paris’i ne New York’u onun eline su dökemez.
Onun siluetini Osmanlı, yüz yıl gibi kısacık bir sürede, kendinden öncekilere saygı göstererek, kendinden etmiştir. Örneğin eskinin “forum”larına, anayollarına saygı duyarak… Kubbeleri, minareleriyle de bunları daha bir belirginleştirerek…
Onu, değil anamalcının ya da onun satın aldıklarının eline, üç beş dar görüşlü yöneticinin eline de bırakamazsınız.
İstanbul siluetine önünü ilikleyip, binlerce yılın birikmiş “efendi”liğiyle yaklaşmak gerekir.
Gelin görün ki, örneğin Atatürk köprüsünden baktınız mı, Sultanahmet camisinin minareleri arasından dev gibi saygısız bir kitle görünüyor bu günlerde… “Buna ne diyorsunuz?” diye soran günce yazarına şu yanıtı verebilirim ancak:
EDEP YAHU!
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08