25 Eylül 2011 11:38

Barış mı? AKP ile mi? Haydi canım sen de!..

Barış mı? AKP ile mi? Haydi canım sen de!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Anlatılanlara bakarsanız, AKP ve tabii ki tepeden tırnağa karizma lideri Erdoğan içeride ve dışarıda barış yanlısı.. Barış için yanıp yakılıyor. Ama münafıklar, iç ve dış düşmanlar bırakmıyorlar! Hem yurt içinde hem de dışında üstüne üstüne geliyorlar Erdoğan’la AKP’sinin! Yoksa ülke ne söz.. Bölge ne söz.. Dünyaya barışı getirecek.
Belli değil mi? Ülke güllük gülistanlık, kapılarımızla pencerelerimizden barış ve huzur fışkırıyormuş gibi, Allah adına, Somali ve Filistinlilerin huzuru peşinde koşturuyor. Sokmali’deki kıtlık ve Gazze ambargosu birincil sorunları arasında. Yardım için elini de uzatıyor, BM’ye de götürüyor bu iki sorunu.
Mısırlıları da fazlasıyla düşünüyor tabii. Onlar Kavalalı M. Ali Paşa’dan bu yana rakip görüp Gazze’ye geçip şov yapmasına yol vermeseler de, Erdoğan onlar ve huzurları için var. O nedenle Mübarek’e “git” demişti, şimdi asıl neden kendisini Batılılara beğendirmek olsa bile, bizim yaşadığımız “laikçi-şeriatçı” türünden çatışmalarda helak olmayıp huzur bulabilsinler diye Mısırlıları laikliğe çağırdı.
Suriye’ye kardeş muamelesi yaptı, barış elini uzattı, hatta “tepesine çıkmalarına” bile ses çıkarmadı, ortak bakanlar kurulları topladı, stratejik işbirliği konseyleri kurdu. Tam “sıfır”lanmıştı ki, Davutoğlu ile Erdoğan değil haşa, Esad ve BAAS iki saat içinde tutum değiştirdiğinden olsa gerek, sorunlar diz boyu oldu, “kardeşlik” yerini düşmanlığa bıraktı.
Libya ile iyiydik, 25-30 milyarlık yatırım yapılmıştı bu ülkeye. NATO operasyonuna karşı çıktı Erdoğan’la AKP’si, ancak ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamaz duruma gelindi. Yanına Merkel’i de alarak AB müzakerelerinin önünü tıkayıp “imtiyazlı ortaklıkla idare edin” düşmanca tutumunu almış olan Sarkozy yalnız Libya’ya harekat başlatmadı da sanki, Türkiye’ye de düşmanlığın pimini çekti. Şimdi göz diktiği Libya’nın petrolünü alıp gidiyor, “Libya Libyalılarındır” diye savunması Erdoğan’a düştü.
Hele İsrail.. Alçak sandalyeye oturtmaları, Gazze’ye ambargo koymaları, uluslararası sularda Mavi Marmara’ya saldırmaları yetmiyormuş gibi, “kahpe Rum”a destek de çıkarak Doğu Akdeniz’de Kıbrıslılar adına petrol aramaya başlayan Amerikan şirketi Noble’ın askeri korumasını da üstlendiler. AKP ve dışişleriyle başbakanı oysa, daha yeni “Füze Kalkanı”nın radarını Kürecik’e kurmayı kabul etmiş, İran’dan gelecek füzelere karşı İsrail’e kol kanat germişlerdi! Nankördüler bu İsrailliler!
Bir İran şimdilik.. Bir de Filistinliler.. Sadece onlar iyilikten anlar görünüyorlar. Gerçi İran da mırın kırın etmiyor değil. Oysa anlamıyorlar ki, AKP Türkiye’si, mezhep ayrılığına rağmen çok sevdiği İran’a düşmanlıkla değil, ama el ele veren düşmanların dolduruşuyla Batı Türkiye’nin din siyaseti izleyip eksen değiştirdiğini sanmasın diye “mecburen” radarı kabullenmişlerdi. Zaten “İran’a karşı” diye yazdırtmamışlardı NATO belgesine.
Ama ağızlarınla kuş tutsalar bile, olmuyordu işte.. AKP Türkiye’si barış istedikçe üstüne geliniyordu. Türkiye’ye karşı savaş açıldı açılacaktı. Rumlar.. Hem Kıbrıslılar, hem de Yunanlılar.. İsrailliler.. Suriyeliler.. Fransızlar.. Hatta Almanlar. Ermeniler zaten bir punduna getirme uğraşındaydılar. Hatta hatta “iki ülke tek millet”ten Azeri kardeşlerimiz bile..
O kadar sermaye ihraç edip “yardım” için elimizden geleni yaptığımız Barzani ile Talabani de hatta. Onlar da “Kürtlerinizle barışın” demekteydiler. Sanki AKP barış istemiyormuş, sanki barış olsun diye o kadar “açılım” yapmamış gibi.. Şimdiki Kandil operasyonları, tıpkı Kürecik’e radar türünden, “mecburiyetten” değilmiş gibi..
PKK durmuyordu ki! Savaşı yeniden başlatmıştı! “Yıllardır ateşkes yapmamamıza rağmen hiç operasyonları durdurmadınız” diyorlardı. Oysa nasıl durdursunlardı? “Devlet hiç dağlarını boş bırakır, dağlarında silahlı militanların dolaşmasına sessiz kalabilir miydi?​” Liberal solcular bile “hangi devlet topraklarında silahlı grupların varlığına katlanır” diye sormuyorlar mıydı? Kendileri duramazlardı tabii. PKK durmalı, silahları bırakmalıydı. Hasan Cemal böyle demekteydi. En son başbakan da böyle demişti: “Silah bırakırlarsa, operasyonlar da durur”! Hangi eşitsizliklerin kaynaklık ettiği savaşın neden başladığı sorusu ortada kalsa bile, böyleydi! İşe gelirseydi.. AKP barışçıydı!.. Savaşı isteyen hep başkalarıydı! İnanan inanırdı.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa