26 Eylül 2011

Müjdat Gezen’in urun kellesini

Ben gündemdeki konular üzerine pek sıcağı sıcağına yazı yazmıyorum. Aradan biraz zaman geçtikten sonra dile getiriyorum, düşüncelerimi. Biraz art niyetli olarak yapıyorum bunu.
Çünkü Türkiye’de bir çok önemli olay, olduğu gün gazetelerde, televizyonlarda yer buluyor, sonra unutulup gidiyor. Halkımızın da pek üzerinde durmuyor, devamını ya da olayın gelişimini önemsemiyor. Onlar da unutuyor. Boşuna Dünya Şampiyonu olmadık, unutkanlık konusunda. Sık sık yazarım, anımsatırım, bundan yıllarca önce yapılan bir araştırmayı. O araştırmaya göre, biz Türkiye’de yaşayanlar, 17 günde unutuyormuşuz. İkincilik kürsüsünde Danimarkalılar var, onlar da 200 günde unutuyorlarmış. Uzak ara şampiyonuz, gördüğünüz gibi…
İşte bu yüzden, yeri geldikçe bazı konuları anımsatmak için yeniden dile getiriyorum. Peki, ne oluyor? Pek bir şey olduğu da yok ya, neyse…
Geçtiğimiz günlerde, içinde “Müjdat Gezen” geçen bir olay oldu. AKP’lilerin Başbakanı Recep Tayip Erdoğan, “AKP’ye oy verenleri aptal olmakla itham ettiği” iddiasıyla Müjdat Gezen aleyhinde açtığı davayı kazandı.
Müjdat Gezen, bu karar sert tepki gösterdi. Daha önce de 15 AKP’li milletvekiliyle Ceyhanlı bir yurttaşın açtığı davaları kendisinin kazandığını belirterek şöyle diyor Müjdat Gezen:
 “15 AKP’li milletvekilinin açtığı davayı ben kazandım. Aynı davayı Başbakan açtı ve o kazandı. Hani kanun önünde herkes eşitti. Ama bazıları daha iyi eşittir. Nasıl oluyor da aynı davayı bir vatandaş açınca ben kazanıyorum. Başbakan açınca, Başbakan kazanıyor. Bu bir hukuk skandalıdır. Benim ülkemi rezil etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu kararı avukatım aracılığıyla temyize götüreceğim. Temyiz de böyle olursa AİHM’ye taşıyacağım. Ve Avrupa’ya gidip Türkiye’deki hukuk sistemini anlatacağım. Burada sorulacak soru şudur: Tuz kokarsa ne yapacağız!.. Bana herkes diyor ki, aman Başbakan’la uğraşma… Benim hiç kimseyle uğraştığım yok. Benim ne gemiciklerim var, ne de bir yerde toplu param. Ama beni 50 yıldır omuzlayan halka karşı bir sorumluluğum var.” (Cumhuriyet, 14.9.2011)
Vatandaşın, milletvekillerinin açtığı davayı kazanıp da, Recep Tayip Erdoğan Bey’in açtığı davayı kaybetmesine kızıyor, Müjdat Gezen ve “Bu bir hukuk skandalıdır”, diyor. Bu skandal konusunda fena halde yanılıyor. “Hukuk skandalı” hukukun geçerli olduğu ciddi ülkelerde olur. O ülkelerde ayda, yılda bir hukuka ters düşen bir olay olur, bir karar verilirse, yer yerinden oynar, “Bu bir hukuk skandalıdır,” diye olay ya da karar düzeltilinceye kadar gündemde tutulur. Bizde öyle mi ya? En büyük skandalların ömrü bir-iki hafta, diğerlerininki ise birkaç gündür.
İşte son günlerde olan ve hemen unutulan iki-üç olay. Ciddi ülkelerde olsaydı bu olaylar, “Skandal” sayılırdı.
Erzurum’da Hidroelektrik Santral’e (HES) karşı çıkan 17 yaşında kıza verilen ceza: “HES’in çalışma alanları ve HES eylemcilerine yaklaşması yasak.” (Radikal, 15.9.2011)
Bir başkası: Karısını sokak ortasında bıçaklayan kocaya verilen ceza: 6 ay eşine şiddet uygulamama, alkol alarak eve gelmeme ve iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesi… (Cumhuriyet, 14.9.2011)
Ve üçüncüsü: Geçen yıl ayağı kırık halde bulunan karaca yavrusu, tedavisi için Vahşi Hayat Derneği Başkanı’na getirilir. O da veteriner çağırıp tedavi eder. Karaca iyileşince doğaya salıverir. Ve bir avcı vurur. Çevre ve Orman Müdürlüğü, yabani hayvanın tedavisi süresince insana alışarak yabani özelliğini kaybeden karaca yavrusunun vurulmasına neden olduğu iddiasıyla Vahşi Hayat Derneği Başkanı’na dava açar. (Milliyet, 14.9.2011)
Neyse…
“Hani herkes eşitti?​” diye soruyor Müjdat Gezen. Hâlâ öğrenememiş demek ki, koskoca Recep Tayyip Erdoğan, “Hukuk” önünde sıradan yurttaşlarla, örneğin Ceyhanlı bir yurttaşla ya da 15 AKP’li milletvekiliyle hiç eşit olabilir mi?
O, kendi deyimiyle artık “Usta”. Yetmez… O, partisinin bazı ileri gelenlerinin hazırladığı pankart ve dövizlerde “2.Peygamber” olarak ilan edilen kişi. Yetmez… O, yine partisinin bir görevlisi tarafından, “Sayın Recep Tayyip Erdoğan için her gün 2 rekat Şükür Namazı kılmalısınız,” denilen kişi. Yetmez… O, partisinde görevli bir milletvekili tarafından, “Recep Bey’in koluna dokunmak ibadettir,” denilen kişi. Yetmez… Fazla uzatmamak için (Yoksa daha yığınla var) Batı’dan, Almanya’dan bir örnek. Alman Die Welt gazetesi, Erdoğan için “Son Halife” başlığını atmış.
Ve sen kalkmışsın, “Hani herkes eşitti?​”  diye soruyorsun. Hiç eşit olur mu, yurttaşlarla?
Sen yat kalk, şükret, Batı’nın bile “Halife” dediği kişi, senden para isteyinceye kadar, “Yıkın şu ucubeyi,” dediği gibi, “Urun kellesini şu Müjdat Efendi’nin,” diyebilirdi. Ne demiş atalarımız: “Molla, kelleyi kolla…”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et