29 Eylül 2011 06:14

Blok vekilleri Meclise gidecek

Blok vekilleri Meclise gidecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dün toplanan Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku vekilleri, TBMM’nin 1 Ekim’de yapılacak toplantısında Meclisteki yerlerini alma kararı verdi. Böylece son ayların en çok tartışılan ve merak edilen konusu çözüme kavuşmuş oldu.

12 Haziran seçiminden sonra, törensel oturumlar, 61. Hükümet’in “güvenoyu” alma maratonunu ve eksik olarak toplanmış olmasını bir yana bırakırsak, Meclisin seçimden sonra “ilk  gerçek oturumu”  1 Ekim’de yapılmış olacak. Ancak şunu da biliyoruz ki 12 Haziran seçiminin oluşturduğu Meclis, tarihinde görülmedik biçimde CHP ve Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun milletvekillerinin Meclis çalışmalarına katılmama ve yemin etmeme eylemiyle açılmıştı. Yeni seçilmiş Blok vekillerinin aylarca yemin etmeden kalmaları bile kendi başına Meclis’in son derece önemli sorunlarla toplandığı anlamına gelir. Ancak bundan daha da önemlisi Meclis’in, vekillerin yemin etmeden durmalarının nedeni olan sorunlar da dahil olmak üzere, ülkenin başlıca sorunlarının çözüm alanı olup olamayacağıdır.

1 Ekim günkü açılışta, BDP ve Blok vekilleri de yerlerini alacaktır. Bu da elbette, Meclisin ülke sorunlarını ele alması, siyasi ortamın yumuşatılıp Kürt sorununun barışçıl çözümü amacıyla Meclis zeminin kullanılması için son derece önemli bir dayanak teşkil edecektir.

Ne var ki, protestonun nedeni olan ve kamuoyu vicdanın da kabul etmediği altı tutuklu vekilin serbest bırakılmadığı koşullarda toplanan Meclis, son derece önemli sorunları çözülmek üzere gündemine alması için kucağında bulacaktır.

Tabii burada, “Seçimden bu yana geçen üç buçuk ay içinde kendisiyle ilgili olan tutuklu milletvekilleri ve Hatip Dicle’nin vekilliğini çalınması sorununu bile çözememiş bir Meclis, ülkenin devasa sorunların nasıl çözecektir?” sorusu hemen gündeme gelmektedir. Ve Meclisin böyle bir “olumsuz puanla” çalışmaya başlayacak olması elbette, yeni bir anayasa yapılmasından Kürt sorununun çözümüne, özgürlük taleplerinden, emekçilerin acil çözüm bekleyen pek çok sorununa kadar çok önemli konularda başarılı olup olmayacağı tartılmasını da gündeme getirmektedir.

Ne var ki, “Bu olumsuzluğun aşmanın imkanı yoktur” diye bir şey de söz konusu değildir. Ve Meclis, gündemine örneğin tutuklu vekillerin sorununu çözmek için girişimler yapmayı alır ve ülkede siyasi gerilimi azaltacak bir çalışma için harekete geçerse; kuşkusuz; az çok aklı başında her çevrenin, herkesin “artık yeter” dediği çatışma ortamına son verip, Meclis’i ülke sorunlarının çözümünün tartışıldığı bir zemine dönüştürebilir. Çünkü gerek basında gerekse kamuya açık her zeminde, çok çeşitli çevrelerin dile getirdiği gibi; bugünkü çatıma ortamı, içerde ve dışarıda yapılan operasyonlar, kentlerde BDP’li politikacılara, sendikacılara yönelik “KCK üyesi” iddiasıyla sürdürülen tutuklamalar, bırakalım ülkede huzuru sağlamayı huzuru bozan, her çevrede tedirginliklere yol açan gelişmelerdir.

Yine basına ve basın özgürlüğüne karşı bir kampanyaya dönüşen gazetecilerin haber yapma özgürlüklerini baskı altına alan tutuklamalar, aylarca, hatta yıllarca süren tutukluk halleri de Meclis’in el atması  gereken acil sorundandır. Ve elbette milyonlarca emekçiyi ilgilendiren sendika yasaları ve iş yasası ilgili düzenlemelerin emekçiler lehine bir biçimde sonuçlandırılması da Meclisin emekçilerin gözündeki yerini de belirleyecektir.

Kısacası Meclis, daha önceki meclislerin olmadığı kadar önemli konuları gündemine almak zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Ve onun işlevini ve yapacağı işlerin kamuoyu karşısındaki meşruiyetini de barıştan, özgürlüklerden, kardeşlikten, emekten yana tutum alıp almayacağı belirleyecektir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa