Bahar mı sonbahar mı?
Fotoğraf: Envato
Yandaş basın ve Başbakanın uçağının kadim gazetecileri, Erdoğan nereye gitse orada “bahar” ilan ediyorlar.
Erdoğan’ın gezisiyle birlikte Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da “Arap Baharı”nın yerine “Erdoğan baharı”nı aldırdılar. Sanki Arap İslam dünyasındaki ayaklanmaları Erdoğan örgütlemiş havasında verildi gezi.
Şimdi de basın Makedonya için “Erdoğan baharı”ndan söz ediyor. Ama Erdoğan, Makedonya gezisinde Makedonya’da dostluk, kardeşlik mesajı veren gerçek bir bahar havasından çok bir “Erdoğan havası” estiren bir yol izlemiş görünüyor. Bu da dış politika bakımından yeni handikaplara işaret ediyor.
Bu yılın başında bile, sloganı “Komşularla sıfır sorun!” olan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun başında olduğu AKP Hükümetinin dış politikasını, bugün Başbakan Erdoğan ve Davutoğlu hatırlanmasını bile istemiyor. Çünkü bu sloganla yola çıkan Hükümetin, bu kısa sürede geldiği yer adeta; “Komşularla yüzde yüz sorun”dur! Ve bu kısa süre içinde Ermenistan’la “milli maçlar”la başlayan iyileşmeler tümüyle yok olduğu gibi, “bir millet iki devlet” hamaseti üstünden kurulan ilişkiler bile eskide kalmış, iki ülke birbirinin yüzüne güler görünürken her vesileyle de, enerji sorunundan Ermenistan’la ilişkilere kadar başlıca konularda karşı karşıya gelmektedir. İran’la “füze kalkanı” gibi devasa bir sorunla ilişkiler buzdolabına konmuştur. Irak’la çok yönlü sorunlar büyümektedir. Suriye artık mutlaka müdahale edilerek rejimi yıkılması gereken büyük düşmandır. Güney Kıbrıs ve Yunanistan yeniden, ilişkilerde “it dalaşı”nın bile Ege’nin iki yakasındaki şoven-milliyetçi tutumu tatmin etmediği, “savaş”tan söz edilen aşamaya gelmiştir.
Türkiye’nin kara ve denizden komşuları içinde sorunu olmayan tek ülke Bulgaristan’dı!
“Geçmiş zaman” kullanıyoruz, “dı” diyoruz. Çünkü öyle görünmektedir ki, yakında Bulgaristan’la da kafa kafaya gelinecektir!
Bir Roman çeribaşının adamının bir Bulgar genci trafik kazasında öldürmesiyle başlayan ırkçı gösterilerde “Romanları vuralım, öldürelim” sloganlarına, “Türkleri bıçaktan geçirelim” sloganları eşlik etmiştir. Yakında bir seçim olacağı ve Bulgaristan’daki ırkçı şoven kesimlerin bu olayları kışkırttığı, bundan rant sağladıkları düşünüldüğünde, bu olaylar “yatışsa” bile yeni ırkçı kalkışmaların ortaya çıkması beklenmez değildir. Tersine, kriz ve AB’deki neofaşist eğilimlerin de etkisiyle bu tür girişimlerin artması da beklenirdir.
Eğer bu gelişmeler Bulgaristan’daki faşist odaklarla sınırlı olsa, bir “dış vaka” olarak görülebilirdi. Ancak AKP Hükümetinin dış politikasındaki yönelişi dikkate alındığında, Balkanlar’da da Hükümetin hamlelerinin bu ülkelerle ilişkileri zorlayacağı, bölgedeki tek sorunsuz ülke Bulgaristan’ın yanı sıra Makedonya ve öteki Balkan ülkelerindeki Türk ve Müslüman halklar üstünden sorunların büyüyeceği görülmektedir.
Başbakan kendini karşılayan Türk ve Müslüman kalabalığa Makedonya’dan söz ederken “Ecdadımızın kokusunu aldığım topraklar” diye söz ediyor ve tamamen Türk ve Müslüman argümanlarla süslü bir konuşma yapıyor.
Şöyle düşünelim: Papandreu İstanbul’a gelmiş, üç beş bin İstanbullu Rum’a; “Bu topraklarda ecdadımın kokusunu alıyorum” diye konuşuyor. Ve konuşmasının içinde Bizans’ı yücelten bir üslupla konuşuyor. Böyle bir durumda AKP Hükümeti, hele de “Makedonya’da Erdoğan Baharı” diyen basın bu “Papandreu baharı” karşısında nasıl tutum alırlardı?
Herhalde Makedonlar da benzer tutum alırlar. Ve bundan da iki ülke arasında ve iki ülkenin halkları arasında dostluk filan çıkmaz.
Peki Makedonya Hükümeti Türk mü, Müslüman mı?
Hayır!
“Ecdadımız” konusunda Makedonyalı çoğunluğun fikri “Bu ülkedeki, sonunda silahla kovdukları 400 yıllık Osmanlı egemenliği” değil midir? Ve Balkanların bu en genç ve en sorunlu ülkesinde böyle ziyaret, herhalde hiç de diplomatik nezaketle bağdaşır değil ve iki ülke arsındaki kardeşlik ve dostluğa karşılık gelmez.
Dahası hükümetin son aylardaki tutumu, Müslüman halklara yönelik bir ajitasyondur ve BM’de; Keşmir’den Bosna’ya, Kıbrıs’tan Karabağ’a, Filistin’den Somali’ye İslam dünyasında her sorunun sahibi olarak kendisini ilan eden Erdoğan’ın Balkanlar’daki birçok ülkede küçük Türk ve Müslüman azınlıklar üstünden Bulgaristan başta olmak üzere Balkan ülkelerinde Osmanlı izine basarak yürüyen bu yeni Osmanlıcı tutumun Türkiye’nin Balkanlarda da yeni düşmanlar kazanmak üzere olduğunu göstermektedir.
Komşularıyla “sıfır sorun”da başarısızlığa uğrayan AKP Hükümeti, şimdi komşularıyla düşmanlığı öne çıkararak “Erdoğan baharı” propagandasıyla güç toplamak istemektedir.
Bu yol, bazı başarılar sağlıyor görülebilir; ancak orta vadede bile bu yol çıkmaz yoldur. Çünkü “Erdoğan baharları” propagandası “AKP’nin sonbaharı”nın güçlü işaretlerini gizlemek içindir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00