Diyarbakır, Ankara, İstanbul!
Fotoğraf: Envato
-Dün on binler Ankara’da, emek ve demokrasi mücadelesinin taleplerini haykırdılar.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla gerçekleştirilen mitingde eğitimciler, sağlıkçılar, yerel yönetim çalışanları, büro emekçileri, hekimler, mühendisler, her meslekten işçiler, kamu emekçileri, gençler, kadınlar, emek ve demokrasi mücadelesinde yer alan partilerin üye ve taraftarları, hükümetin, emekçilerin haklarına yönelik saldırılarını ve ülkeyi bir kaosa doğru sürükleyen iç ve dış politikasını protesto ettiler.
- İstanbul’da Kampana Deri fabrikasında son günlerde çok ilginç ve önemli bir gelişme yaşanıyor. Olayın gelişimini Evrensel okurları günlerdir izliyorlar. Kısaca da özetleyelim: Kampana Deri patronu sendikalaşan işçileri yıldırmak için İzmir’deki, kendisine ait Savranoğlu Deri fabrikasını kapatıp işçilerini İstanbul’daki Kampana Deri fabrikasına sürgün etti. O, işçilerin İstanbul’a gitmeyip işten ayrılacaklarını düşünüyordu. İşçiler toplu olarak Kampana’ya geldiler ama sendikalaşma mücadelesinden vazgeçmediler. Ancak patron, kaymakam, emniyet güçlerinin el birliği ile işçilerin direnişi kırılmaya çalışıldı; çalışılıyor. Bu işçi atılımını İstanbul’daki deri işçileri ve Deri-İş Sendikasının yöneticileri kucakladı ve mücadeleyi sürdürüyorlar. Ailesini, eşini, çocuklarını İzmir’de bırakan kadınlar, erkekler ortak bir mücadele için, patrona, sendika düşmanlarına karşı bir zafer kazanmak için kenetlenip İstanbul’a gelmişlerdir.
Fabrika küçük, işçilerin sayıları az ama giriştikleri iş çok büyük! Bu yanıyla bakıldığında bugüne kadar sendikalaşma girişiminde bulunmuş ve bulunacak olan tüm işçilerin, mücadeleci sendikacıların umudunu taşıyorlar. Çaktıkları kıvılcımın sürekli bir meşaleye dönüşmesi ve sendikal mücadelenin önünü aydınlatmasının imkanını taşıyorlar Kampana işçileri. Ancak bunun başarılması Kampana’nın kurulu olduğu bölgeden başlayarak tüm ileri işçi kesimlerinin, mücadeleden yana sendikacıların desteğini alırlarsa, sadece Kampana değil emek mücadelesinin sıkıştırıldığı köşeden çıkmasına bir ışık tutabilir Kampana’da uç veren mücadele.
- Öte yandan Diyarbakır’da önceki gün milletvekillerinin eşliğinde yürüyen Diyarbakırlılara karşı girişilen saldırı ve bu saldırı etrafında yapılan ve KCK operasyonlarını da kapsayan tartışmalar açıkça göstermiştir ki, ülkemizin demokratikleşmesi, yeni ve demokratik bir anayasa mücadelesi, Meclise sıkışmış bir mücadele ile sınırlı kalamaz, kalmamalı da. Tersine, demokratik bir Anayasa ancak, Kürtlerin, Alevilerin, işçilerin, emekçilerin taleplerini karşılayan, hak ve özgürlüklerini koruma ve geliştirme mücadelesiyle olanaklıdır.
Şu açıkça görülmektedir ki; Ne Kürt özgürlük hareketi güçlerinin, ne emek güçlerinin, ne de Alevilerin, çevre hareketinin, kadın hareketinin “kendi başlarına” hedeflerine varmak için önlerine çıkan güçleri alt etmeleri olanaklı değildir. Ve dahası bütün bu ileri gitmek, daha demokratik, daha özgür bir yaşam, halkların kardeş olduğu bir Türkiye, emperyalist planları bozan bir ülke isteyen güçlerin önündeki barikat hep aynı egemen güç odakları ve onların hükümetleri tarafından kurulmaktadır.
Bu yüzden de Diyarbakır’daki saldırıya uğrayan Kürt siyasi güçleri, Ankara’da miting alanını dolduran emek ve demokrasi güçleri, Kampana Deri’de emek mücadelesinin ön karakolu olarak direnen Kampana deri işçileri şahsında ülkemizin örgütlenmek isteyen genç işçi kuşakları ve mücadeleden yana sendikacıların ortak bir strateji etrafında birleşmesi şarttır.
Bu yüzden de bugün; Diyarbakır’ı da, Ankara’yı da, İstanbul Kampana Deri’yi de izleyen ama ne yapacağına karar veremeyen, ya da hasbelkader ucundan kıyısından katılan, mücadeleden yana sendikacılar, işçilerin, emekçilerin ileri kesimleri ve demokrasiden, sosyalizmden yana olduklarını söyleyen siyasi odaklar, artık bu seyircilikten kurtulma zamanlarının gelip geçtiğini anlamalıdırlar. Bu güçlerin, emek ve demokrasi güçlerinin birleşmediği koşullarda hiçbir alanda bir başarının olmayacağı, Türkiye’nin makus talihini yenmesinin mümkün olmayacağını anlamaları gerekir.
Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku, onun girişimi olarak kongre ve parti girişimleri, meclisteki BDP ve Blok milletvekilleri grubu; bu stratejinin ete kemiğe bürünmesi için son derece önemli dayanaklardır.
Bu imkanlar kişisel, grupsal kaygılarla ya da ön yargılarla heder edilmemelidir.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00