Siyaset sokağa yoldaş olur mu?
Fotoğraf: Envato
Çatışmalı ortam devam ediyor ve artık sadece onlarca kişi bir günde hayatını kaybettiğinde haber değeri taşısın isteniyor. Siyasetin gücü ölümleri durdurmaya yetmediği gibi sorumluluğu bile üstlenmiyor.
Ankara başta olmak üzere bir çok şehirde bayraklarla gösteriler yapılmaya başlandı. Ve tabi iş bir noktadan sonra duyarlılığa dayalı tepki göstermenin ötesine geçiyor. Kimi şehirlerde BDP binalarına saldırılar gerçekleşiyor.
Bu tablonun nereye varacağını kestirememenin hiçbir mazereti olamaz. Telafisi imkansız toplumsal gerilimler yaşanmaya başlandıktan sonra müdahalenin ise hiçbir anlamı olmaz.
BDP yöneticilerine yönelik tutuklamaların PKK üzerinde caydırıcı etki yapma ihtimali olmadığı halde aynı yöntemde ısrar ediliyor. Kamuoyu önünde hedef gösteren bir dil kullanmaktan geri durulmuyor. Dahası yaşananlardan dolayı iktidarın muhalefeti eleştirdiği bir ilginç dönem yaşıyoruz.
Muhalefetin zayıflığını fırsat bilen Başbakan, erken davranıp, toplumun nabzını kontrol altına alma çabası içine giriyor.
Toplumun nabzını tutmak ile toplumsal beklentiye cevap vermek birbirinden oldukça farklı şeyler.
Bazen bu bırakın beklentiye cevap vermeyi, tam tersine beklentiyi yönetmek üzere planlamalar yapılıyor. Güvenlik ve barış beklentisinden, özgürlükçü anayasaya, ekonomik kriz kaygısından, dış politikadaki tartışmalara kadar bir çok konuda algı yönetimi siyasetin asıl işlevi haline geldi.
Toplumsal ihtiyaçları yapısal değişikliklerle karşılamak risk içerir. Siyasal sonuç ortaya çıkarmanın da tek yolu bu riski göze almaktan geçer. Bunu hedeflemek yerine zamana yayılan oyalanma stratejisi sorunları daha da derinleştirir.
Türkiye siyaseti ciddi bir tıkanma içerisindedir. Bu tıkanıklığın aşılmasında parlamento içi dengelere umut bağlamak toplumsal siyasete olan inancın kaybını göstermektedir.
Siyaseti bir katılım aracı olmaktan çıkaran, her şeyi temsili düzeye indiren seçim barajı, genel başkan tahakkümü ortada dururken parlamento üzerinden toplumsal öncülük iddiası son derece zordur.
Bu yaklaşımda daha fazla ısrar edilirse, halkın siyasete olan güvensizliği çok daha belirleyici düzeye ulaşacaktır.
Sokağa yoldaşlık etmeyi zor ve zahmetli gören anlayışlarla ancak elitist siyaset mekanizmaları kurulur. Son sözün sokakta söylenmeye başlandığı ve son karar vericinin alanlarda kendini göstermeye başladığı günler geldiğinde, merkezi siyasetin iflasının farkına varmak anlamsızlaşır.
- Yazılı olmayan kurallar 11 Nisan 2015 01:00
- Muhalefetin gücü ve farkındalık 04 Nisan 2015 00:57
- Katırlar da ağlar 28 Mart 2015 01:00
- Halife efendimiz aldatılmış hükümsüzdür 21 Mart 2015 00:52
- Ben aday olmazsam kim olmalı? 14 Mart 2015 01:00
- Erdoğan’ın faizci arkadaşları ? 07 Mart 2015 00:54
- Türkmenistan modeli dururken ne Meksika'sı? 28 Şubat 2015 01:00
- Kavganın büyüğü 21 Şubat 2015 00:52
- En yeni Türkiye 14 Şubat 2015 01:00
- İşlevsiz parlamento, tutarsız başkanlık 07 Şubat 2015 00:52
- Herkes radikal solmuş meğer 31 Ocak 2015 00:53
- Deli deliyi görünce 17 Ocak 2015 01:00