29 Ekim 2011 10:13

Depremin ilk haftasının gösterdiği

Depremin ilk haftasının gösterdiği

Fotoğraf: Envato

Paylaş

7.2’lik Van depreminin üstünden tam bir hafta geçti.
Van ve Ercişliler için bu en uzun bir hafta, aynı zamanda tüm Türkiye için de bir sınav haftası gibiydi.
Bu sınavda ırkçılık, şovenizm, İnternet lümpenlerinin, “beyaz Türk solculuğu”nun iğrenç yüzü görüldüğü gibi Türkiye halkının, Türk-Kürt kardeşliğinde ısrarının derinliğinin işareti sayılacak bir yardım ve dayanışma tutumu da ortaya çıktı.
Ama böyle bir felaket karşısında en soğukkanlı, en doğru, en uygun kararları alması beklenen hükümet ise; daha ilk andan itibaren birbiriyle çelişen kararlar vererek yalpalamış, büyük olaylar karşısında gereken sağlamlıkta bir irade (*) göstermekte aciz olduğunu da göstermiştir. Bu aczini de hükümet, BDP’ye ve CHP’ye ya da gerçekleri yazan, yansıtan gazetecilere saldırarak kapatmaya yönelmiştir.
Depremin üstünden bir hafta geçmesine karşın, bölgede hâlâ beslenme, barınma, sağlık gibi başlıca konularda sıkıntılar devam etmektedir.  
“Cumhurbaşkanı neden deprem bölgesine gitmedi?​” sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, “Van’a gideceğiz, ama orada insanların çalışmasını aksatmamak için şu anda zamanlamayı değerlendiriyoruz ve orayla irtibat içerisindeyiz. Yoksa aklımız fikrimiz orada. Ama fiziken buradayız” yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı oradaki çalışmaların ritmini bozma endişesinden söz ediyor. Ama ülkenin Başbakanı, kurtarma çalışmalarının en çok dikkat ve gayret gerektirdiği bir zamanda, depremin üstünden 12 saat geçmeden deprem bölgesine gitti.
Soru: Deprem bölgesine Başbakanın, Cumhurbaşkanının gitmesi mi doğruydu yoksa gitmemesi mi?
Daha deprem duyulur duyulmaz, dünyanın birçok ülkesinden yardım teklifi geldi. Ancak hükümet bu teklifleri, “Biz büyük devletiz. Yardıma ihtiyacımız yok” çalımıyla reddetti. “Hiç olmazsa kurtarma ekiplerini kabul edebilirdi ve bunlara ihtiyaç da vardı” eleştirileri de geçiştirildi. Ama aradan üç-dört gün geçtikten sonra, “Biz ne zaman depreme yardım teklifini reddettik?​” pişkinliği ile yardımlar kabul edilmeye başlandı.
Soru: Dünyanın çeşitli ülkelerinden yardımı kabul etmek mi doğrudur etmemek mi?
Van Valisi ve bölgeye kamp kuran İçişleri Bakanı Şahin, depremin ilk günleri boyunca, BDP’li Van Belediye Başkanı ve belediye yöneticilerini dışlayan, yok sayan bir tutum takındılar. Yetinmediler, Diyarbakır Belediyesinden gelen sıcak yemeklerin dağıtımını bile “Kızılay çadır kentinde yemek yapılacak” (Daha ortada bırakın çadır kenti çadır bile yokken) gerekçesiyle dağıttırmadılar. Yetinilmedi, bölgedeki organizasyonsuzluğun yol açtığı kargaşa, yağma gibi olaylar; “PKK’nin kışkırtması”, “BDP’nin teşvik ettiği eylemler” gibi sunuldu. Ancak aradan beş gün geçtikten sonra Van Belediye Başkanı, yerel yöneticiler ve BDP milletvekilleriyle Van Valisi ve İçişleri Bakanı toplanarak, “çalışmaların ortaklaştırılması” kararı alındı. İki taraf da “Sorun yok!” diyerek el sıkıştı!
Soru: BDP’li belediye ve yerel yöneticilerle, daha ilk andan itibaren iş birliği yapmak mı doğruydu yapmamak mı?
Bütün bu felaketin yarattığı karmaşa içinde “Depremzededen ilaç ve muayene katkı payı alınması” için talimat verilmiş, gösterilen tepkiler üzerine SGK Genel Müdür Yardımcısı böyle bir şeyin olmadığını, yasal olarak da buna imkan olmadığını öne sürmüş; kimseden katkı payı alınmadığını, (alınmayacağını) açıklamak zorunda kalmıştır.
Soru: Depremzededen katkı payı almak mı doğrudur alamamak mı?
Sorular çoğaltılabilir ama bu sıcak bir hafta içinde hükümetin,  en aciliyet isteyen konularda bile, ya “atı alanın Üsküdarı geçmesi”nden ya da ayyuka çakan eleştirilerden sonra geri adım atarak doğruyu bulmaya çalıştığı görülmüştür. Van depremi bir kez daha göstermiştir ki, acil kararlar isteyen önemli olaylar karşısında hükümetin refleksi yanlış kararlar alma biçimindedir.
Yukarıdaki soruların sorulmasın gerektiren tutum bunun açık göstergesidir.
(*) Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri seçilmesi, Libya’ya NATO müdahalesi, İran’ın nükleer anlaşmaya zorlanması, Türkiye’ye Füze Kalkanı Sistemi kurulması, Kıbrıs sorununun çözümü, Mavi Marmara’nın Gazze’ye gitme girişimi, gibi her büyük olayda AKP Hükümeti, önceki aldığı tutumun tam tersine onay vererek bu büyük olaylar karşısında irade koyamayacağını defalarca kanıtlamıştır.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa