Gidiş nereye?
Ölümlerle iç içe yaşatılmaya alıştırıldı halkımız. Medya da bu alışkanlığın kalıcı olabilmesi için elinden geleni ardına koymuyor. Deprem bölgesinde nesnel haberlerle halkı bilgilendirmek yerine, insani duyguları sömüren bir ‘acı’ edebiyatına soyunuyor. Son örnek yüzlerce canın yok olmasına, kentin ve ilçesi Erciş’in yıkımına yol açan Van depremi. Van’daki meslektaşlarımla konuşuyorum. Halkın, yardım dağıtımındaki gecikmeden, adaletsizlikten yakındığını, zorlu kış koşullarını çadırlarda karşılayacak olmanın endişesini yaşadıklarını anlatıyorlar. Yaygın medya ise eski alışkanlığını sürdürüyor. İktidarın eksiklerini göstermek bir yana, iktidar için başarı tabloları çiziyor. Gerçekleri göz ardı ederek duygu sömürüsü haberler düzmeyi sürdürüyor. Toplumun bir kesiminde ise ayrı bir hava esiyor. Şimdiye dek topluma enjekte edilen nefret tohumları filizlenmenin ötesinde büyüyerek boy veriyor. Terörle Kürt halkını örtüştüren iktidar söylemleri, medyanın kimi yeni çiçek açmış kalemşorlarının buram buram ırkçılık kokan yazıları ile öteki üzerindeki baskılar insanlık dışı bir mecraya yöneliyor. Sosyal paylaşım sitelerinde doğuya yardım gönderilmesine karşı kampanya açanların hezeyanlarına gülebilirsiniz, ama çevrenize kadar ulaşan nefretten gözü dönmüş insanlara ne demeli. Toplumu böylesine ayrıştırarak ülkenin nereye gittiğini düşünüyor etkili ve yetkili siyasiler. Van’da, Erciş’te ve bölgede bir insanlık dramı yaşanıyor. Buna karşın Somali’ye gösterilen ilginin yarısı bile gösterilmiyor bölgeye. Tersine bu afet ortamında bile bölgede Kürtler üzerinde baskı uygulamaları artarak sürüyor.
Hafta sonu yerel gazetecilerle ilgili bir eğitim toplantısı için Malatya’daydık. Orada da yerel gazetecilerin bir bölümünün de meslek ilkelerini, mesleklerini unutarak birer siyasi kimliğe büründüklerine üzüntü ile tanık oldum. Yerel gazetecilerin yaygın basını örnek alarak gazeteci olduklarını ve tarafsızlıklarını unuttuklarını görmek hüzün vericiydi. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde terör için ulusal birlik adına Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği toplantıya bazı gazetelerle birlikte Cumhuriyet Gazetesi de çağrılmamıştı. Bunu fırsat bilerek Cumhuriyet gazetesine eleştiri yönelten yerel basın mensuplarından organize bir grubun gerçeklerle bağdaşmayan sözlü saldırıları da ibret vericiydi. Sahi gidiş nereye? Demokrasi açılımından bugünlere ne çabuk geldik. Mahalle baskısı şimdilerde kentlere mi yaygılaştırılmak isteniyor. Yoksa Ahmet İnsel’in vurguladığı gibi “Demokratik otoritarizm, Türkiye için de olasılığı yüksek bir geleceği mi temsil ediyor.”
Evrensel'i Takip Et