Yazdıklarının ve yaptıklarının arkasındayız!
Fotoğraf: Envato
Siyasal alanın AKP lehine düzenlenmesi için polis ve yargının bir ‘siyasal mengene’ gibi iş gördükleri uzun zamandır dikkati çekiyordu.
Ergenekon davası ve KCK davası birbirinden çok farklı siyasal kimliklere sahip öznelerin hedefe konuldukları davalar. Biri darbeci ve ‘ulusalcı’ kesimlerin AKP’ye yönelik girişimlerine odaklanırken, diğer dava ise ‘terörle mücadele’ gibi bir görüntü altında Kürt siyasi hareketini ve ittifak güçlerini hedef alıyor. İki davada sanık sandalyesine oturtulanların, birbirinden çok farklı siyasal özelliklere sahip olmalarının bu davaları açanlar açısından bir önemi yok. Onlar açısından önemli olan, -Yenişafak, Star, Sabah ve Zaman gazetelerinin dönem dönem yaptıkları ‘kurgusal’ manşet haberlerden de öğrendiğimiz gibi- bu iki ayrı davada yargılananların AKP’ye karşı olmaları onları iktidar cephesi nezdinde ortaklaştırıyor.
Meslektaşımız ve arkadaşımız Ahmet Şık’ı Ergenekon kapsamına sokma gayretkeşliği ile, Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve gazetemizin de yazarlarından olan, yayıncı Ragıp Zarakolu’nun KCK operasyonuna dahil edilmeleri farklı uçlara yönelik benzer bir refleksin ifadesi.
Yani bazılarını Ergenekon sepetine atarak, bazılarını da KCK torbasına doldurarak, AKP’nin ‘mutlu ve müreffeh’ bir şekilde iktidar sürmesi sağlanmaya çalışılıyor.
Elbette bu iki nokta farklı bağlamlara da sahip. Öncelikle Büşra Hoca ve Zarakolu, Kürt sorununun demokratik çözümü için bedel ödemeyi göze almış, tutarlı bir demokrat tavrı sergilediler. Bu konudaki duruşları analiz edildiğinde dertlerinin temel olarak AKP’nin zayıflatılması da değil, demokrasinin Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye’nin temel sorunlarının çözümünü sağlayacak düzeyde gelişmesi ve genişlemesinin mücadelesini vermek olduğu görülecektir. Onlara BDP’nin Siyaset Akademisi’ndeki konumları bahane edilerek yapılan muamele ise hukuksal değil, sadece siyasal bir temele dayalı olarak açıklanabilir. Aksini savunanlar AKP’nin Siyaset Akademisi’nde benzer katkılarda bulunan isimlerin bugüne kadar tırnağına bile dokunulmamış olmasını açıklamalıdır.
Bu arada, Ersanlı ve Zarakolu’nun serbest bırakılma talebinin aynı kapsamda onlarla birlikte gözaltına alınmış olan Kürt siyasileri de içermesi gerektiği açıktır. Onların gözaltına alınmalarının Kürt siyasi hareketinin meşruiyet zemininin sınırlama hesabı üzerine kurulu olduğunu görmemek bir siyasal cehalet örneği olacaktır. Tam da bu nedenle Ersanlı ve Zarakolu’nun bırakılmalarına odaklanarak diğerlerini ihmal eden yaklaşımların demokratikliği de ciddi biçimde sorgulanmayı hak eder. Zira böyle davrananlar, kasıtları bu olmasa da, diğerlerinin Kürt sorununun ‘içeriden’ özneleri olarak, bu bedeli zaten hak etmiş olduklarını varsaymış oluyorlar.
Prof. Ersanlı ve Zarakolu’nun KCK operasyonuna dahil edilmesiyle verilmek istenen bir mesajın da, korkunun dağları sarması olduğunu görmek gerekiyor. Korku o kadar dağları sarsın ki, batıda hiçbir aydın Kürtlerin demokratik çözüm ve barış mücadelesine omuz vermeye yeltenmesin! Kazan Vadisi’ndeki gerillanın payına cesedinin tanınmayacak hale getirilmesi düşüyor ise, barış diyerek ona destek verenlerin payına da KCK torbasına doldurulmak düşecektir. Son KCK operasyonlarıyla söylenmek istenen budur.
Gözaltına alınan isimlerin şahsında, Kürt sorunun demokratik ve barışçıl çözümü mücadelesine güç vermeye çalışanların duruşları da ‘yamultulmaya’ çalışılıyor. Bu tutumun karşısında dik durmak hem bir politik görevdir, hem de bir haysiyet meselesidir.
Bu arada, bu yazıyı, epey bir zamandır aynı gazetenin birbirini takip eden sayfalarında yazma keyfini ve onurunu paylaştığım Ragıp (Zarakolu) Abiye buradan bir selam göndermeden noktalamak olmaz. Yazdıklarının ve yaptıklarının arkasındayız!
- Büyükada’dan günümüze ‘Etki Ajanlığı’ komplosu 29 Ocak 2025 11:35
- Ahmet Güneştekin bizim acılarımızı da görecek mi? 27 Ocak 2025 06:45
- Tek adam düzeniyle onun sınırları içinde baş edilemez 20 Ocak 2025 15:37
- 'Zalim iyimserlik' 13 Ocak 2025 04:59
- Çok aktörlü bölgesel inşa ve ortasında bir “süreç” 06 Ocak 2025 05:00
- Enternasyonalizm bayrağı, daha daha yukarı! 30 Aralık 2024 06:30
- Diyarbakır notları: Seçim öncesi gelip ‘Ser sera, ser çava’ demeyin 16 Aralık 2024 04:52
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23