Avrupa daha çok şok olacak!
Fotoğraf: Envato
Daha bundan bir hafta önce Brüksel’de toplanan Avro Bölgesi Zirvesi’nde Yunanistan’ın borçlarının yüzde 50’sinin silinmesi yönünde alınan kararın mürekkebi kurumadan, Atina’dan gelen referandum kararı Avrupa Birliği’nde derin bir “şok” etkisi yarattı.
“Demokrasinin vatanı” olarak bilinen Yunanistan’da Başbakan Papandreu, aslında en başta yapılması gerekeni en sonunda yaptı. Yunanistan’ın geçmişi ve geleceği AB ve IMF tarafından bu denli ipotek altına alındıktan sonra halka söz hakkının verilmesi ile sorunun kısa süre içinde çözüleceğini beklemek elbette yanıltıcı olur.
Ama yine de; iki yılı aşkın bir süredir sokakta dayatılan planlara karşı mücadele eden halkın, olup bitenler konusunda referandumla tercihini ifade etmesi büyük bir öneme sahip.
Ve şimdiden, “Avronun istikrarı” adına Yunanistan’a dayatılan ağır faturaları ödemek zorunda bırakılan Yunan halkının, referandumda “ikinci yardım paketine” hayır diyeceğine kesin gözüyle bakılıyor. En azından son birkaç haftadır bu yönde yapılan kamuoyu yoklamalarında, “yardım paketleri”nin Yunanistan’ı kurtarma yerine batırdığı görüşü (yüzde 60) ağırlıkta.
Önümüzdeki yılın başında yapılması beklenen referandumdan nasıl bir sonucun çıkacağını şimdiden peşinen ilan etmek elbette sakıncalı. Ama; Avrupa’nın hafta başından bu yana yaşadığı “şok” referandumdan “hayır” oyunun çıkacağına olan inançla yaşanıyor. Çünkü, dayatılan acı reçetelere karşı Yunan halkı arasında AB’nin planlarına karşı yükselen öfkeyi görmemek için kör olmak gerekiyor.
Ama hemen belirtmemiz gerekiyor ki; AB’nin egemen güçleri Yunanistan’daki referandumdan “evet” oyunun çıkması için elinden gelen her şeyi yapacağını da şimdiden söylemek gerekiyor. Çünkü daha önce AB’nin çeşitli ülkelerinde yapılan referandumlarda alınan sonuçlar karşısında nasıl tavır alındığını biliyoruz.
Peki; Yunan halkı AB tarafından verilmesi planlanan 100 milyar avroluk ikinci yardım paketini almayı reddettiği takdirde ne olacak? Elbette çok şey olacak. Her şeyden önce alacaklı durumundaki ülkelerde sarsılmalar meydana gelecek, bankalar batacak. Bir tek referandum sözü bile borsada büyük düşüşlere yol açtı, piyasalarda büyük güvensizlik yarattı.
Bir hafta önce Avro Bölgesi Zirvesi’nde alınan kararların yarattığı moral havasıyla, bugün Cannes’te başlayacak G 20 Zirvesi’ne katılmayı planlayan Angela Merkel, Nicolas Sarkozy ve AB’nin diğer yöneticileri şimdi ne diyeceklerinin şaşkınlığı içinde. Bu nedenle, Angela Merkel ve Nicolas Sarkozy dün acil bir şekilde bir araya gelerek, avronun kurtarılması için dünyanın diğer liderlerine ne diyeceklerini ele aldılar.
Aslında söyleyebilecekleri çok fazla şey yok. Çünkü, Almanya-Fransa merkezli üretilen ve dayatılan bütün “kurtarma planları” iflas etmiş bulunuyor. Yunanistan ve “borç krizi” içinde olan diğer ülkelerin boynuna takılan boyunduruk onları sürekli aşağıya, bataklığın içine çekti ve çekmeye de devam ediyor.
Bugüne kadar bunları itirazsız bir şekilde yapan Papandreu ve partisi, uyguladıkları politikalarla kendi sonlarını getirdiklerini fark ettikleri için şimdi topu halka atmayı kararlaştırmış bulunuyorlar. Bundan sonra karar altına alınacak bütün kesinti politikalarına büyük çoğunluğun “evet” demesi durumunda yola devam edecekler. Yani; tehdit ve şantajla halkın dayatılan politikalara el kaldırmasını sağlamak, “referandum hamlesi”nin başlıca amaçları arasında bulunuyor.
“Hayır” çıkması durumunda, Yunanistan’ın yönetilmesi eskiye göre çok daha zor olacak. Daha açıkçası, AB ve IMF’nin hazırladığı acı ilaçları halka zorla içiren sermaye partileri ve burjuvazi Yunanistan’ı artık isteği gibi yönetemeyecek. Siyasi kriz ve çelişkiler derinleşecek.
Bu da uzunca bir süredir kendisini sokakta hissettiren halk mücadelesinin yeni kazanımlar ile kalabileceğinin ipuçlarını veriyor. Bunun farkında olan Alman ve Fransız basını, “Hayır” ihtimalinin Avro Bölgesi ve AB’nin geleceği üzerinde nasıl bir etkide bulunacağını şimdiden hesaplamaya başladı. En önemlisi de, konunun Papandreu tarafından halka götürülmesine karşı içten içe bir tepki söz konusu. Yani, uygulanan politikalar, alınan “yardımlar” konusunda Yunan halkına söz verilmesinden rahatsızlar.
Buna gerekçe olarak da Yunanistan’ın dışarıdan yardım almasının dışında başka bir alternatifinin olmadığını gösteriyorlar.
Ama nafile. Çünkü ok yaydan çıkmıştır. Yunanistan üzerinden planlanan Avrupa’nın görece küçük ve zayıf ülkelerinin büyükler (Almanya ve Fransa) tarafından esir alınması, hatta mali olarak yutulması planları geriye tepiyor ve halklar tarafından bu planlara karşı verilen mücadele giderek birleşiyor.
Bu nedenle; AB’nin egemenlerini daha fazla “şok” etmek için, Yunanistanlı emekçilerin, sendikacıların, ilerici örgüt ve partilerin referandum sürecinde yapacakları çalışmalara uluslararası düzeyde destek olmak önemli.
- 2. Trump döneminde Avrupa'yı neler bekliyor? 17 Ocak 2025 04:58
- Avusturya'dan Güney Kore'ye siyasi krizler ne anlama geliyor? 10 Ocak 2025 04:08
- Almanya ABD’nin arka bahçesi mi? 03 Ocak 2025 04:54
- Avrupa 2024-25: Krizler, çelişkiler ve mücadele 27 Aralık 2024 04:19
- Romanya seçimleri, TikTok ve AB'nin demokrasi anlayışı 20 Aralık 2024 05:25
- ‘Suriyeliler gitsin mi, kalsın mı’ tartışması üzerine 13 Aralık 2024 04:24
- Avrupa'da 'siyasi kriz' hayaleti dolaşıyor 06 Aralık 2024 06:40
- Almanya'yı savaşa hazırlıyorlar 29 Kasım 2024 06:45
- Kiev'deki hesap Moskova'ya uyacak mı? 22 Kasım 2024 04:30
- Bir Almanya gerçeği: İşçilere yoksulluk, CEO’lara zenginlik 15 Kasım 2024 04:12
- Trump Pandora’nın kutusunu açtı, Avrupa panikte 08 Kasım 2024 12:17
- 5 maddede ABD seçimlerinin Avrupa’ya etkileri 03 Kasım 2024 04:30