Daha gergin bir bölge ve dünya-II

“Birleşmiş Milletler Teşkilatı”nın Libya’ya ambargo kararı alması ve AB ile ABD adına yapılan açıklamalarda “Tüm seçeneklerin masada tutulduğu”nun ilan edilmesi, Orta Doğu-Kuzey Afrika’ya emperyalist müdahalenin yeni askeri saldırıları gündeme getirebileceği olasılığına işaret ediyor. Amerikan savaş gemileri Akdeniz’e açıldı ve Libya’ya doğru yol alıyor. Libya’ya “askeri müdahalenin kaçınılmazlığı”na dair açıklamalar bakanlık düzeyindeki İtalyan devlet görevlileri tarafından yapıldı. İsrail, iki İran savaş gemisinin Suveyş Kanalı’ndan geçmesini savaş telallığı için gerekçe edindiğini bir kez daha gösterdi. İran gemileri Suriye’nin Lazkiye Limanına demirlerken, iki ülke adına bu gemilerden birinde iş birliği anlaşması imzalandı. ABD ve iş birlikçilerinin İran’ın “içini karıştırma operasyonu” yeni denemelerle devam ediyor.

Amerikan ve Batı emperyalistleri tarafından işgal edilerek fiilen parçalanan Irak’ta Kürtler ile Araplar ve Kürtlerin kendi aralarındaki çatışmalar yeniden yoğunluk kazandı. Irak Kürdistanı’nda askeri varlığını sürdüren PKK “eylemsizlik”-”Ateşkes” kararını gözden geçirerek “aktif savunma konumuna geçeceğini” açıkladı. Afganistan’daki işgalciler, “istikrar sağlama” ve sözüm ona El Kaide’yi etkisiz kılma gerekçesiyle ülkeyi yakıp-yıkmaya devam ediyorlar.

Bölgedeki gelişmeleri ve özellikle de halkların kendi ülkelerinin diktatör yöneticilerine karşı geliştirdikleri devrimci ayaklanmaları gerekçe göstererek savaş alarmına geçen Siyonist işgalcilerin Filistin halkına karşı sürdürdüğü imha tüm acımasızlığıyla devam ediyor.

Bu gelişmeler ne “istikrar sağlayıcı” ne de halkların yararınadır. Halklar ayağa kalkmazdan önceki yönetimlerin gerici-emperyalist uşağı politikaları; uluslararası tekeller ve büyük güçler yararına sağlanmış “düzen” ya da sözüm ona istikrar büyük darbeler almış; ABD ve müttefiklerinin halkların kanı pahasına sürdürdükleri devlet işleyişleri eskisi gibi sürdürülemez duruma düşmüş; halklar yararına önemli değişimlerin ateşi tutuşturulmuştur. Burjuvazi ve emperyalistlerin bu durumu kabullenmeyecekleri ve kendi yararına oluşumların yeniden tesisi için her yola baş vuracakları açıktır. Emperyalist yağma kuvvetleri ve onlarla iş birliği yaparak sınıf egemenliklerini sürdüren bölge gerici yönetimleri, halkların üzerindeki baskıyı yoğunlaştırarak, çıkarları gerekli kıldığında yeni çatışmaları gündeme getirerek  bunu sağlamaya çalışacaklardır. Askeri faaliyetlerin, yeniden hız kazanmış olmasının gösterdiği de budur.

Bu gelişmeleri, Libya, İran ya da başka bölge ülkeleri yönetimlerinin halklara karşı zor ve baskı politikalarıyla izaha çalışarak müdahaleleri olumlu göstermek isteyenler ise, Irak ve Afganistan’da yüz binlerce insanın katledilmesini ve bu ülkelerin ekonomileriyle kültürel birikiminin tahrip ve talan edilmesini farkında olarak ya da olmayarak, yayılmacı emperyalist politikanın güç bulmasına zemin hazırlıyorlar.

Olgular ve gelişmeler, işçi sınıfı ve bağımlı-ezilen halklar yararına olan tek tutum ve politikanın Tunus-Mısır ve diğer ülke halklarının başlattıkları ve bazı diktatörlerin kaçmasına, diğerlerinin aynı akıbete uğramamak üzere reformcu politikalarla hedef saptırmaya yönelmesine yol açan ayaklanmaların halkların demokratik-devrimci egemenliği sağlanana dek sürdürülmesi ve tüm bölge düzeyinde genişletilmesi olduğunu gösteriyor. Bu ne kadar başarılabilinirse, emperyalistlerle işbirlikçileri tarafından dayatılan halklar boğazlaşması ve yeni bölgesel ya da daha geniş savaşların önlenmesi o denli mümkün olacaktır. Filistin halkının özgürlüğü, işgal altındaki Irak, Filistin, Afgan topraklarından emperyalist ve Siyonist yağmacıların çekilmesi, ABD başta olmak üzere bölgede savaş rüzgarları estiren sömürgeci güçlerin bölgeden ve bölge denizleriyle limanlarından tümüyle çekilmeleri, üzerine çok şey söylenmiş olan ve söylenmeye devam eden “Ortadoğu Barışı” için zorunludur. Bölge ülkeleri halklarının kendi geleceklerini kendilerinin belirlemeleri için, kendi gerici hakim sınıflarıyla onların politik-askeri temsilcilerine karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesini zaferle tamamları gerekir ve bunun önündeki engel sadece bu ülkelerin gerici güçleri değil, onların sırtlarını dayadıkları uluslararası tekelci burjuvazi ve yağmacı emperyalistlerdir. Bölgeyi ve dünyayı geren ve yeni savaşlara doğru sürükleyenler de onlardır. Bölgenin ve dünyanın insan ve tüm canlı türleri için daha yaşanılır hale getirilmesi için onların yenilgiye uğratılmasından başka bir yol ve seçenek yoktur. Hayatın her günkü gelişmelerle yeniden ve yeniden kanıtladığı ve gösterdiği gerekliliktir bu.

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et