DİĞER YAZILARI
Selçuk Yula 12 Ağustos 2013
Ayaklardan başlara 1 Temmuz 2013
Direnişin aynası 10 Haziran 2013
Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013
Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013
Kara para 25 Şubat 2013
Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013
Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013
Şahin demokratlar 4 Şubat 2013
YAZI ARŞİVİ

Gaziantep’in emekçi mahallesi Karşıyaka’da küçük bir terzi dükkanı, onun içinde de cüssesi küçük, ama yüreği büyük bir insan. Terzi Tahir’den bahsediyorum, yani 30 senelik mahpus Tahir Canan’dan.
1980 öncesi Gaziantep’in emekçileri ve yurtsever öğrencileri onu Terzi Tahir olarak bilirler. Çimento fabrikası işçileri, tekstil atölyelerinde çalışan gençler, liseliler, biz üniversite öğrencileri, mahalle esnafı, hepimiz onu bilinçli ve mütevazı yapısıyla tanırdık. Küçücük terzi dükkanına gelenleri elinden geldiğince ağırlamaya çalışıp onlarla sohbet eden Tahir’den herkes mutlaka bir şeyler öğrenirdi. Örneğin onunla yaptığımız bir sohbeti hiç unutmuyorum. Tahir kendisinin proleter sayılamayacağını, çünkü bir üretim aracına sahip olduğunu söylerdi. Sahip olduğu tek üretim aracı ise fi tarihinden kalma takoz bir dikiş makinesi idi.
Gaziantep o zaman küçüktü, Tahir’i başkaları da tanırlar ve ona diş bilerlerdi. Karşıyaka semtinin namlı faşisti, kahvehane sahibi Teke Bekir vardı mesela. Siyasi şube komiserleri ve diğer işkenceci polisler, kara gözlüklü subaylar; bunların muhbirleri, iti, uğursuzu.
Tahir Canan 1978 yılında işte bu uğursuzların derin bir tezgahıyla, işlemediği siyasi cinayetlerden dolayı cezaevine atılarak 36 sene hüküm giydi, 13 sene hapiste kaldı ve 1991 yılında çıkan “Şartlı tahliye yasası” ile serbest bırakıldı. Gaziantep damlarında yatanlar onu yine saygın mahpusluğu ile anarlar. Bu işin ilginç yanı ise şuydu; Tahir’in onca işkenceye rağmen üstlenmediği bu cinayetleri sonradan başka birileri üstlendi ve onlar da aynı suçtan yıllarca hapis yattı.
Tahir Canan hapisten çıkınca sadece 2 sene toprağa basabildi, 1993 yılında TDKP (Türkiye Devrimci Komünist Partisi) üyesi olduğu gerekçesiyle tekrar tutuklandı ve 12.5 sene hapis cezasına çarptırıldı. Tahir o günden beri hapiste yatıyor, şu anda Bandırma Cezaevinde gün sayıyor ama kaç gün sayacağı hâlâ belli değil. Nedeni ise, infaz hesabında yapılan hukuksuz uygulamalardır. Avukatlarının yıllar süren çabalarına rağmen bu hukuksuzluk giderilmedi, yapılan bu yanlış hesaba göre Tahir Canan 14 yıl daha hapiste yatacak.
Tahir hapisteyken çocukları dışarıda büyüdü, babalarını sadece görüş günlerinde görebildiler. O çocuklar evlendi, yuva kurdu, Tahir’in torunları oldu. Şimdi, torunları da onu ziyaret günlerinde görebiliyor.
Bu memleketin Başbakanı da hapis yattı. Yattığı süre 4 aydır. Cezaevine büyük bir şovla, davul zurnayla, Albayrak’ların otobüs konvoyu ile girdi; 4 ay sonra da aynı şamatayla çıktı. Başbakan bu 4 ayı her fırsatta kullanıp dillendirdi; çünkü o 4 aydan dolayı kendisini Mandela falan zannediyor.
Başbakanın oğlundan, babasının hapisliği hakkında bugüne kadar hiçbir şey duymadık, herhalde o da kayda değer bulmadı ki işe güce tutundu, gemisine binip gitti.
Tahir Canan’ın oğlu ise, babası için gururla, göğsünü gere gere bakın şunları söyleyebiliyor ;
“ Babam  kim mi?.. Benim babam Tahir Canan. Hep idealleri için yaşamış, eğilip bükülmemiş bir insan. Bugün kim 30 yıl cezaevinde kalıp da hâlâ dünyada güzel şeylerin olabileceğini düşünebilir?.. Kim 30 yıllık cezaevine rağmen, torunlarının kitap okuması, iyi yurttaş olması için çaba harcar?.. Ve kimseye yük olmamak için cezaevinde şal yaparak geçimini sağlamaya çalışır?..”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et