İyi izleyiciye soru
Fotoğraf: Envato
Bu diyalog, birkaç gün önce bir bilgi yarışmasında geçti. Sunucu, tüm tiyatroculuğuyla giriş sorusunu şöyle sordu:
“Edebiyatla aranız nasıl?”
Yarışmacı biraz utana sıkıla cümlesini kafasında hazırladı, sonra en iyi özeti şöyle yaptığına inanmış olmalı:
“İyi bir izleyiciyim.”
Sunucu ne denmek istendiğini anlamakla yetinmedi, yadırgamadı, tartışmadı, sorusuna geçmeye karar verdi.
Bilgi yarışmalarının gereksiz ayrıntı yarışmalarına dönüşmesi başka bir konu. Burada anlaşılan, edebiyatla okumak dışında bir ilişki kurmanın normal sayıldığı bir memlekette yaşadığımız. Bunu görünce, memleketin bir güzel insanının, bir yayıncının “şehir yapılanması” diye tanımladıkları bir örgüt için düzenledikleri operasyonda tutuklanmasının abesliğini kime nasıl anlatmalı diye düşünür oldum.
Kiminin suçu ders vermekti, kiminin suçu siyaset yapmak, kimininki belki partinin önünden geçmek, çayını içmek, “Kürt arkadaşları” olmak falan olabilir. Ragıp Zarakolu’nun suçu, kitap okunmayan memlekette kendini yayıncılığa adamış bir kahraman olmak. Sesini kim duyacak?
Bizde enkaz çok, bilirsin, Ragıp abi.
Aylar aylar önce gazetecileri darbeci sayıp aldıklarında, yine delil saydıkları kitaplardı. Bunu tuhaf bulmak, onların meslektaşlarına düştü ve “Olmaz böyle şey” dedikleri eylemlerde ne talihsiz bir pankart taşımak zorunda kaldılar, “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları”.
Peki tutulanların arkadaşı ya da meslektaşı olmayanların bu işe diyecek bir sözleri yok muydu? En azından gazetecileri birilerinin okuyor olmasını bekleyebilirdik. Belki arkadaşlarının sesini duyunca onların suçunun gazeteci olmak ve kitap falan yazmak olduğunu öğrendiler ama yine de tutuklayanlar hepsini bastırdı gitti.
Çünkü memleketin sakinleri “iyi izleyici” oldukça, senaryoyu yazıp oyunu sahneye koyanlar hep daha avantajlı. Bu seferki oyunları, kendilerine benzemeyen herkesi bir yerlere kapamaksa, onu izletecekler.
Şimdi burada Ragıp Zarakolu “Şöyle bir yayıncıydı, yayınlama özgürlüğü için böyle bir kavga verirdi, bütün dünyanın okurlarına özgürlüğü anlatırdı” diye anlatsak, “iyi izleyici” için bu ne ifade eder? “Yayıncı olmak, şu demektir” diye söze başlanır mı mesela?
Okur olan anlar, en iyi ihtimalle. İyi izleyici, kanalı değiştirir mi, işte soru o.
Ragıp Zarakolu’nun büyük suçu, kitap okunmayan memleketin yayıncısı olmaktı ya, o memleket kitapla ilişkisini yeni bir boyuta taşımış o arada. Şimdi kitapların “suç delili” sayıldığı günleri yeniden yaşatıyor tutuklayıcılar. Kitaplar dışında “suç delili” bulamayacak kadar zavallı olduklarının üstünü örtmeye çalışıyorlar sadece.
İyi izleyici, bunu gözden kaçırmayacak kadar iyi midir acaba? “Biz bu filmi görmüştük” der mi?
Ragıp abinin sesini duyar mı?
İzlemeyi bırakıp oyuna katılır mı?
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59