6 Kasım 2011

Ne yazık ki, kentlileştiremediğimiz insanlarımızın tutumlarıyla, bütün kentlerimiz mimarlıkların pazarı durumuna geldiler.
Ayrıca son evrede, gene insanlarımızın tutumlarıyla,
-Kamudan hırsızlıklara karşı savunmasız duruma getirildiler.
-Yaşayanlarından varlık edinebilmiş olanları, yanlış yaşama biçimlerine özendiriyorlar kentlerimiz.     (Bunun için renkli basın ile TV kanalları ellerinden geleni yapıyorlar.)
-İnsanlarımız kendilerini başkalarının yerine koyamaz oldular.
-Gelecek kuşakları yetiştirecek eğitim kuruluşları bölündü, dengesizleşti, çocuklarımız yarış atlarından beter oldular. Sosyal olmaktan çıktılar… Toplumu değil köşeyi dönmeyi düşünüyorlar. Çünkü önlerindeki örnekler böyle…
-Hizmet dağılımının dengesi hemen hemen yok oldu.
-Yayalar, engelliler, çocuklar, tümüyle göz ardı edilmişlerdir kentlerimizde…
Bu genel özelliklere karşın, Mersin, öteki kentlerimize göre daha “kent” dir.
Çünkü,
-Mersin’in okuma yazma yüzdesi %99…
-Üniversitesi var. Hem de üç tane…
-Operası, balesi, tiyatrosu var.
-Sanat dernekleri var.
-Sivil toplum örgütleri var.
-Yetiştirdiği sanatçılar var.
Ama bütün bunlar oturanlarıyla dengeli mi?
Öyle değilse Mersinlilere iş düşüyor…
Bu konunun şimdilik son sözü
Gelecek dünü yardıma çağırarak kurulmaz.
Ahmet Haşim diyor ki:
Geriye bakarak yürünmez… Yürünmeğe çalışılırsa düşülür…
Dünden medet umanlar; eskiye özlem -nostalji- hastaları, bu günü beceremeyenlerdir.
Gelecek gelecekte kurulmaz, bu günden kurulur.
Onu bize başkaları kuruvermez. Onu ancak biz kurabiliriz
Bunu başarabilmek için, anlattıklarıma bakarsanız, hem Mersin’in, hem Mersinlilerin hiçbir eksikleri yok…

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et