7 Kasım 2011

70 yıl önce, 70 yıl sonra

Yazar ve yayıncı dostum Ragıp Zarakolu, 88 yıl içinde ilk kez yasaklanan Cumhuriyet Bayramı günü içeri alındı. Deniz Feneri’cilerden boşalan yere… Sanırım suçu, gözünün üstünde kaşının olmasıydı. N’apalım, İlâhi Takdir böyle buyuruyor, bazen deprem, sel yapıyor, bazen de gözlerin üstüne kaş konduruyor…
Bildiğiniz gibi, İstanbul’a geldiği zaman Dolmabahçe Sarayı’ndaki çalışma odalarından birinde vatan için çalışan ve sanırım bu yüzden de her geçen gün kendisini daha bir “Padişah” gören AKP’lilerin Başbakanı bir emr-i hümayun çıkararak halkın Cumhuriyet Bayramı törenlerine katılmasını yasaklamıştı. Çok “Hassas” biri olduğu için, “Cumhuriyet Bayramı Törenleri Out, Nikah Bayramı törenleri In” kuralından yola çıkıyordu, belki de. Cumhuriyet Bayramı Receptionu’nu iptal edip, başka receptionlara katılanların olduğu bir ülkede normal karşılanmalı böylesi işler… Sanırım, kendi aralarında, muhteşem büyükleri Ağlayan Kaya’nın o ünlü deyişini de söylüyorlardı: “Şükürler olsun Allah’ımıza, verdikçe veriyor…”
Sevgili Ragıp Zarakolu, “Deniz Feneri dışarı, Ragıp Zarakolu içeri” hukuk kuralını uygulayan “Muhteşem İleri Demokrasi” sayesinde içeri girdi. Eminim Ragıp Zarakolu, bazılarının ağlayarak “Şiir okudum, içeri attılar” dediği gibi, “Yazı yazdım, zındana attılar,” demez.
Yargıtay’ın, 13 yaşında satıldığı 26 kişinin tecavüzüne uğrayan N.Ç.’nin, babası yaşındaki kişilerle rızasıyla birlikte olduğu yorumunu yaptığı (Sanırım yine yakında AİHM’ye yüklü bir para ödeyecek Türkiye. Devlete bir gelir kapısı önereyim: “AİHM Vergisi” çıkarsınlar.) yahut da suçunu öğrenmek isteyenlerden para almaya kalkan HSYK’nin (Hadi Devlete bir kıyak daha: Böyle ufak paralarla uğraşmayın, örneğin camileri özelleştirin, paraya para demezsiniz.) yer aldığı hukuk düzenimizde Ragıp’ların içeri alınması olağandır.
Ragıp Zarakolu’nun zındana atıldığı gün, Rıfat Ilgaz geldi aklıma. O’nun “Kırk yıl önce, 40 yıl sonra” (Çınar Yayınları, Çizgiler, Semih Poroy’dan) başlıklı kitabını bir kez daha okudum.
Rıfat Ilgaz, “Sınıf” adlı bir kitap çıkarmış ve 10 Ağustos 1944’te, “Türk ulusu adına adalet dağıtmaya mezun İstanbul 1 No’lu Örfi İdare Mahkemesi” tarafından 6 aya mahkum olmuştu. 1986’da yazdığı kitabında şöyle diyor Rıfat Ilgaz:
“1944’ten beri bu böyle… Ne yapmıştım da fişlenmiştim. Yasal, ya da gizli bir partiye mi girmiştim? Elimden bir kaza mı çıkmıştı? Kaza, kader kurbanlarından biri miydim? Yoksa düpedüz bir kaçak ya da kaçakçı mı?​”
“Bildiğim kadarıyla Sınıf adlı bir kitap çıkarmış, tutuklanmış, altı ay hüküm yemiştim. Üstünden kaç kez af geçmişti. Atıldığım ilk mesleğim olan öğretmenliğe bir daha dönememiştim, ‘sabıkalı’ olduğum için… Bununla birlikte yasalar ikinci bir mesleği, gazeteciliği benden esirgememiş, Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Basın Şeref Kartı vermekte bile hiçbir sakınca görmemişti.”
“Zaman zaman şairler listesinden silinmiş, dergilerden, antolojilerden çıkarılmıştım ama, böyle önemli bir şiir kitabı yayınladığım için değerimi, ne yetkililer, ne de görevliler göz ardı etmemişlerdi. Tam kırk iki yıldır adımı dosyalarından çıkarmamışlar, adım adım beni izlemişlerdi.”
Daha sonra 12 Eylül 1980 sonrası günlerini anlatıyor, Rıfat Ilgaz. 40 yıl öncesinde de, o günlerden 40 yıl, 70 yıl sonrasında da değişen bir şey yok. Türkiye’yi yönettiklerini sananlar ne emekçileri sömürmekten korkmuşlar, ne insanımıza acı çektirmekten, ne varsa eğer öteki dünyada verecekleri hesaptan korkmuşlar; yalnızca tek bir şeyden korkmuşlar, “Ülkesini seven insanların düşüncelerini kâğıda geçiren kalemlerden korkmuşlar.”
İşte Ragıp Zarakolu da bunun son örneği…     


Sigara Böreği’nden Kadın Budu’na

Bir kentimizin Lokantacılar Derneği, sigara içmeyi özendirdiği gerekçesiyle “Sigara Böreği”nin adını “Kalem Böreği” yapmış ve bağlı oldukları Birlik de bunu onaylamış. Şöyle bir düşündüm de, bu anlayışla bazı şeyleri “özendiren” birçok yemek ve tatlılarımız var. Dilerim onları da değiştirirler, hatta asil ve necip Büyük Türk Büyükleri bir KHK çıkararak bu işi kökünden halleder. İşte aklıma ilk anda gelen isimler:

Kadın Budu, Kadın Göbeği, Dilber Dudağı, Vezir Parmağı, Kalkan Tavası, Torik Tavası, Palamut Yahnisi, Piliç Çorbası, Ezo Gelin Çorbası, Prenses Çorbası, Sosis Haşlama, Kremalı Sosis, Sahibe’ye Sürpriz, Gamze’nin Pastası, Kabak Bayıldı, İmam Bayıldı, Sarığı Burma, Hıyarlı Kuzu, Göğüs Pane, But Kol Sarması, Kaz Dolması, Önceki Hayatım, Pırtımpırt, Akpul Salatası, Beyin Salatası, Barış Tavası Köfte, Beyin Tavası, Beyin Ezmesi, Acem Pilavı, Sultan Reşat Pilavı, Arap Pilavı, Afgan Pilavı, Meyhane Pilavı, Tavuk Suyu ve Şaraplı Mantar, Şaraplı Yayın Balığı, Şaraplı Karaciğer, Kanyaklı Ördek… “Sigara Böreği, sigarayı özendiriyor, bunlar neyi özendiriyor?​” diye sorarsanız, onu da bulmak size düşüyor… 

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et