NATO Konseyi’nde Türkiye ne yapacak?
Fotoğraf: Envato
Anlaşılan ABD, Fransa ve İngiltere liderleri Kaddafi’nin Libya halkına yaptığı zulmün üzüntüsünden geceleri uyuyamıyorlar!
Doğrudan bir askeri harekâtla mı “Libya’yı kurtarsınlar” yoksa şimdilik “hava sahasın kuşatıp denizden de abluka yaparak” zaman içinde ortamı bir askeri müdahale için uygun hale mi getirecekler ona karar verebilmiş değiller. Yoksa Libya halkını kurtarmaya, gerekirse devrimi bile kendileri yapamaya kararlılar!
Ancak şimdi iş sadece “gece gündüz düşünmeyi”, “her seçenek masanın üstünde” demeyi, “o onu demiş, bu bunu” spekülasyonunu aşmış bulunuyor.
Çünkü NATO, 24 saat süreyle AWACS’ların Libya’yı denetim altına almasını şimdiden karara bağlanmış bulunuyor. Ama “öneriler” daha ileri! İngiltere ve Fransa, Kuzey Irak için yapıldığı gibi, “Çekiş Güç” benzeri bir kuvvetin oluşturularak Libya’ya sürekli bir fiili bir müdahale tehdidi oluşturulmasını, özellikle Doğu Libya’da tam denetim sağlanmasını istiyorlar. ABD’yi de bu müdahale biçimine razı ettikleri belirtiliyor.
Dün toplanan ve bugün kararını açıklayacak olan NATO Konseyi batılı emperyalistlerin Libya’ya yapmayı planladığı müdahaleyi hangi araçlarla ve nasıl yapılacağına bugün karar verecek.
Libya’dan ise, son günlerde; “muhalifler bugün yarın Trablus’u ele geçirir”, “Kaddafi kaçmış olabilir” gibi haberlerin yerini, hükümet kuvvetlerinin muhaliflerin elindeki önemli kentleri geri almaya başladığı, haberlerine bırakırken, ayaklanmanın ilk günlerinde sadece “dengesiz” açıklamalar yapan Kaddafi’nin yeniden vaziyete hakim olmaya başladığı anlaşılıyor. Dahası Kaddafi, bir müdahale karşısında ülkesine savunacak bir antiemperyalist lider gibi konuşmaya başlamış bulunuyor.
İsyancılarla ABD ve öteki batılı emperyalistler arasındaki ilişki ise belirsizliğini koruyor. Batılı ajanslar isyancıları, batı müdahalesini bekleyen işbirlikçi bir güç gibi gösteremeye çalışsa da henüz bu konuda belirli bir şey yoktur. Ne var ki, Libya’daki isyanın üstünde yaratılan şaibe, dünyanın antiemperyalist güçleri ve halkları için de Tunus ve Mısır ayaklanmalarına verilen destek ve gösterilen sempatiyle ölçümlemeyecek ölçüde geridir. Bunun nedeni de bu isyanın, Arap ülkelerindeki halk başkaldırılarına karşı Libya’yı bir üs olarak kullanmak üzere batılı emperyalistler tarafından yönlendirildiğinden duyulan kuşkudur.
Batılı emperyalist güçler, Libya’ya bir askeri müdahale için hazırlanır ve Libya’da at izi it izine karışırken; dahası NATO Konseyi bir müdahale için karar vermek üzere toplanmışken Türkiye ne yapıyor?
“NATO Libya’ya müdahale etmeli”, “Libyalıları Kaddafi’nin zulmünden kurtarmalı” diye konuşulmaya başlandığında, “NATO’nun Libya’da ne işi varmış?” diye gürleyen Başbakan Erdoğan’dan müdahalenin ciddiyet kazındığı şu günlerde bir ses bir nefes duyulmadı.
Burada hatırlatalım ki; Eğer NATO Konsey’i bir karar alacaksa; bu kararı Türkiye “evet” demeden alamaz! Çünkü, bu karar için tüm üyelerin oy birliği gerekir.
Öte yandan Türkiye ile Almanya’nın bir BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan NATO’nun böyle bir karar almasını doğru bulmadığı, BM Güvenlik Konseyi’nde de Rusya’nın böyle bir kararı “veto edeceği” belirtilmektedir. Ne var ki bunların hepsi, “söylenen” ya da “orada burada” yapılan spekülasyonlardır. Asıl olan ise bugün Türkiye’nin NATO Konseyi’nde ne yapacağıdır. Türkiye, açıkça Libya halkının kendi kaderini tayin hakkın destekleyerek NATO Konseyi’nin müdahale kararı anlamına gelecek olan “Libya hava sahasını uçuşlara kapatılması”na “evet” mi diyecek yoksa “Libya halkının kendi kaderini tayin hakkını” mı destekleyecek onu da bu akşam görmüş olacağız.
NATO Konseyi’nde Türkiye’nin, Libya’ya adı şu ya da bu olan bir müdahale için “evet” demesinin mazereti olamaz. Irak’ın işgali öncesinde de Türkiye adım adım suç ortağı yapılmıştı. Şimdi de aynı süreç işletilmek istemektedir. Yok, “Türkiye’nin savaş uçakları böyle harekâtta görev almıyor”; yok, “Türkiye’nin gemileri kuşatmaya katılmıyor” gibi bahaneler de kurtaramaz AKP Hükümeti’ni!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00