20 Kasım 2011 15:43

KCK paralel devlet mi?

KCK paralel  devlet mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Başbakan Erdoğan ve yandaş medya, Kürt siyasetine karşı KCK adı altında yapılan siyasi operasyonları savunmak için sık sık KCK’nin “paralel devlet örgütlenmesi” olduğunu söylüyor. Erdoğan bu iddiayı, KCK operasyonları kapsamında Prof. Ersanlı ve yayıncı-yazar Zarakolu’nun tutuklanmasının eleştirilmesi bile “suça iştirak etmek” olarak göstermeye kadar vardırıyor. Öyle ya, KCK paralel devlet örgütlenmesi olduğuna göre artık akademisyeni, gazeteciyi, belediye başkanını, milletvekilini, kadınları, sendikacıları tutuklamak için uygun bir kılıf yaratılmış oluyor. Ve bu operasyonları eleştirmek bile suç olabiliyor. Son dönemlerde uzun bir dönemden beri AKP’yi destekleyen liberal çevreler ile Başbakan Erdoğan arasında yeni bir polemik başlatan da işte bu Kürt hareketine karşı yapılan operasyonlarda sergilenen Nazi’lerin Propaganda Bakanı Goebbels’i aratmayan yaklaşım.
Peki, nedir bu KCK?
Açılımı Koma Civakên Kurdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği) olan ve kuruluş sözleşmesinde kendini devlet olamayan (devlet kurma, iktidarı ele geçirme hedefi olmayan) örgütlenmiş, demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyon olarak tanımlayan bir yapılanma. Bu yapılanmanın ideolojik arka planında yatan ise; sınıf mücadelesinin yerine yaş, cinsiyet, etnik, dinsel vb. olgulara dayanan hiyerarşinin geçirilmesi ve dolayısıyla toplumsal dönüşümün öznesi olarak sınıfı değil, topluluğu görmesi. Kürt ulusal hareketinin Kürt Marksistleri ile en önemli ayrışma noktalarından biri olan bu ideolojik yaklaşım zaten KCK’nin ismine de yansımış. İşin bu tarafını bir kenara bırakarak söylemek gerekirse KCK, kendi örgütlenmesinin bir devlet sistemi olmadığını, halkın devlet olmayan ve sınırları esas almayan demokratik sistem olduğunu ve başta kadınlar, gençler ve emekçiler olmak üzere halkın tüm kesimlerinin, halk ve toplulukların kendi demokratik örgütlenmesini yaratarak politikaya katılmasını amaçladığını belirtiyor. Yani KCK’nin ne ayrı bir devlet kurmak, ne de iktidarı ele geçirmek gibi bir hedefi yok.
Öyleyse KCK’yi ülke egemenleri için bu kadar tehlikeli yapan şey nedir?
Elbette halkın örgütlüğünü esas almasıdır. Ve taleplerini bu örgütlülüğe dayandırarak yeri geldiğinde fiili olarak bu taleplerin gerçekleşmesi konusunda ülke egemenlerini zorlamasıdır.
KCK’nin Kürt ulusal demokratik hareketi ve mücadelesi ile ülke egemenleri arasındaki denklemdeki yerine gelince; devlet Kürt hareketine yasal zeminde siyaset yapma olanağı tanıdığı; sorunun çözümünün bu çerçevede önü açıldığı oranda aslında ortada KCK diye bir sorun yoktur.
KCK, ne zaman sorun olmaktadır?
Devlet, Kürt hareketine siyaset yapma zemini bırakmadığı, onun taleplerini baskılamak, örgütlülüğünü dağıtmak üzere harekete geçtiğinde. Yani devlet Kürt hareketine legal alanda siyaset yapma zemini bırakmadığında da Kürt halkının örgütlü kesimleri bu baskı politikalarına karşı tepki ve talepleriyle yine sözünü söylemeye devam etmektedir. AKP’nin icra organı olduğu devlet de bu örgütlülüğün bütün kesimlerini hedef haline getirmek için KCK operasyonlarını ardı sıra yapmaktadır. Açıktır ki, böylesi bir tabloda kimin KCK’li olup olmadığı önemli değildir ve BDP Eş Genel Başkanı Demirtaş’ın dediği gibi bu operasyonları yapanların zihniyetine göre bütün BDP’liler, Kürt hakının örgütlü bütün kesimleri KCK’li olabilir. Özetle KCK operasyonları, Kürt halkının bütün örgütlü kesimlerini hedef haline getirerek halkın başta Kürt sorununun demokratik özerklik ve demokratik Türkiye temelinde  çözümü yönünde sürdürdüğü mücadeleyi etkisizleştirmek, baskılamak ve kendi çözümünü (halkın kolektif hak talebi karşısında bireysel haklar çerçevesini aşmayan bir çözümü) dayatmak  amacıyla yapılmaktadır.
Sonuç olarak KCK’nin “paralel devlet örgütlenmesi olduğu” söylemi, Kürt halkının eşit haklar temelinde yürüttüğü demokrasi ve özgürlük mücadelesinin meşruiyetini ortadan kaldırmaya ve öte taraftan AKP’nin (devletin) bu temelde Kürt halk mücadelesine karşı her türlü saldırısını meşru göstermeye yönelik geliştirilmiş bir söylemdir. Ve savaşın son bulması; Kürt sorununun demokratik barışçıl bir temelde çözümü için ülkedeki bütün emek, demokrasi ve halk güçlerinin bu gerici propaganda ve saldırılar karşısında kararlıca durması giderek önem kazanmaktadır.

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa