21 Kasım 2011

Türkiye’den fotoğraflar


Türkiye’nin günleri sürekli dolu dolu geçiyor. İrili ufaklı bir yığın olay oluyor. Deprem, çatışmalar, KCK’nın durumu, Suriye sorunu ilk sıralarda yerini alıyor. Arkasından diğer olaylar geliyor. Bu “Diğer olaylar” ise, yenileri çıktığı zaman hem halkın gündeminden çıkıyor, hem de kısa sürede unutuluyor.
İşte “Unutulanlar Rafı”ndaki mümtaz ve mutena yerini alan “Türkiye Fotoğrafları”ndan birkaçı…

“GÖSTERİCİLER VURULMALI”: Adana Emniyet Müdürü Mehmet Avcı, bir süre önce, “Molotofkokteyli atanlara karşı gerektiğinde silah kullanılmalı ve gösterici kimseye zarar vermemesi için o an vurulmalı,” demişti. Açık söyleyeyim, bu sözlerin yer aldığı haber gazetelerde yayınlandığı zaman herkesin ayağa kalkacağını sanmıştım. Ama yooo, kimsenin gıkı çıkmadı… Böyle bir yasa çıkarsa, siz varın seyredin gerisini. Örneğin adam, gösterilerden birinde, elinde kola şişesi taşıyan bir göstericiye basacak kurşunu, sonra da “Molotof atacağını sandım,” deyip çıkacak işin içinden. Hem zaten günümüzde göstericilere karşı polisin elini tutan yok ki. Gaz bombası, biber gazı, cop, tekme ve diğer silahlar kullanılmıyor mu? Ne çabuk unuttuk hamile bir bayanın tekmeler sonucu karnındaki çocuğunu yitirmesini?

CEMAATE ÜYELİK: Van Milletvekili Özdal Üçer, Van Depremi dolayısıyla iktidarın kendisine yakın derneklerin, cemaatlerin dışındaki çeşitli kesimlerin yardım dağıtımına engel olduğu ve bu kişilere, “Önce gidin derneğimize, cemaatimize üye olun,” dendiğini söyledi.

ATATÜRK’ÜN HAYALİ VE ABDÜLMECİD: Atatürk’ü anma töreninde konuşan AKP’lilerin Başbakanı şöyle demiş: “Türkiye’nin bugün ulaştığı seviye hiç ama hiç kuşkusuz, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere cumhuriyetimizin kurucularının arzu ve tahayyül ettikleri, hedefledikleri bir seviyedir.” Kadın tacizlerinde, cinayetlerinde Dünya Birinciliği’ni zorlamamız konusunda, Çocuk Gelinler alanında Dünya İkincisi olmamız, yolsuzlukta tepelere ulaşmamız, cari açıkta Dünya Şampiyonluğunu ele geçirmemiz, tarım ürünlerinden ete kadar birçok gıda maddesini ithal etmemiz, işçi ölümlerini kulak arkası yapmamız, komşumuz olan ülkelerle her geçen gün aramızın açılması, en basit işçi ve öğrenci gösterilerinde güvenlik güçlerinin vahşice davranması, eğitim sisteminin çökmesi, sağlık sisteminin batması ya da diğer bazı konular üzerinde durmayacağım. Benim sözünü etmek istediğim, durup dururken, bir “Abdülmecid’i Anma Toplantısı”… 25 Haziran 1861’de ölen Abdülmecid’in 150. Ölüm Yıldönümü dolayısıyla AKP’lilerin Meclis Başkanı bir tören hazırlamış. İlginçtir, 25 Haziranda ölüyor Abdülmecid, 17 Kasımda anılıyor, yani Atatürk Haftası’nda. Tıpkı 23 Nisan sıralarında kutlanan Kutlu Doğum Haftası gibi. Her şeyini, ramazanı, kandilleri, dini bayramları İslam ülkelerinde kullanılan takvime göre uygulayan Türkiye, iş Kutlu Doğum Haftası’nı kutlamaya gelince, Hıristiyanların takvimini kullanıyor. Bir ilginçlik daha: Son Padişah Vahideddin’in bir İngiliz savaş gemisine binerek İstanbul’dan kaçtığı günün tarihi 17 Kasım (M.Aşık, Milliyet, 17.11.2011). “Acaba,” diyorum içimden, “Vahidettin’in kaçışı mı kutlanıyor, sessiz sedasız?​”

YAŞASIN ZENGİNLİK:  Parası olanlar, askerlikten de yırtıyor. 20 bin lirası olmayan “Yoksul Memet” nöbete, 20 bin lirası olan “Zengin Memet” yan gelip yatacak. Kutsal görev sayılan askerliğin son aşaması böyle oluyor demek ki… Biz zengin ülkeyiz ya, şimdi de yabancı doktorla hemşire de geliyor. İthalatta sınır yok, bizde para bol… Bu bolluk spor alanlarında da kendini gösteriyor. 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılan tüm ülkeler içinde, futbolculara verilen prim konusunda, Türkiye birincilik kürsüsünde. Örneğin elenmeden yoluna devam eden Almanya’nın 10 maçta oynayan futbolcuları 180 bin avro prim alıyor, buna karşılık elenerek evinin yolunu tutan futbolcularımızdan 10 maçta oynayana 900 bin avro veriliyor.
Yorum sizin…   


Takdir İlah’tan para benden

Bizim devletimiz her felâketin sonunda, gerçek suçluyu açıklar: İlahi takdir… Oysa hiç günahı yoktur, İlah’ın. Ülkemizde olan tüm ölümlü sellerde de, depremlerde de, kimse kusura bakmasın ama, suçlu tektir: İnsani taktir ya da Takdir-i insan…
Son Van Depremi de insanın suçlu olduğunu açık açık göstermektedir.
İktidardakiler, İlahi takdir’e sarılarak gerekli konuşmaları ve gövde gösterilerini yaptılar. Yalnız iktidardakiler değil, herkes İlahi takdire sarıldı.
Bu yeni deprem, devlete yeni bir gelir kapısı açtı. Daha önceki büyük deprem sonucu toplanan vergiler duble yollara gittiği için, bu yenisi için vergilere ve cezalara başvurulacakmış.
Ne diyeyim, “Takdir İlah’tan, para benden…”

evrensel.net

Evrensel'i Takip Et